- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sömürgeci Batı’nın Vahşeti!
Haber:
Fransız yanlısı olan ve Fransa’nın Nijer’deki Müslüman halka karşı işlediği suçları örtbas eden cumhurbaşkanına karşı Nijer’deki son askeri darbenin ardından, kendilerini gezegendeki en zengin insanlardan biri yapmaya yetecek kadar hazine içermesine rağmen halkı dünyanın en yoksulları arasında yer alan bu ülkeye karşı Fransa’nın işlediği tarihi suçlarla ilgili haberler dolaşmaya başladı; zira birbiri ardına gelen medya raporları, Fransa’nın elli yıldır uyguladığı ikiliye yani “yağma ve soykırım” suçuna odaklandı. Çünkü Fransa’nın keşif konusunda uzmanlaşmış şirketleri, değerli madenleri, özellikle de on yıllar boyunca piyasa değerinin yaklaşık %5’i gibi ucuz bir fiyata yağmaladıkları uranyumu ele geçirmişlerdir. Dolayısıyla bu, Fransa’nın enerji ihtiyacının %70’ini karşılamakta olup bu da Fransa’yı Avrupa’nın en büyük nükleer enerji üreticisi yaparken Nijer ise karanlığın, yoksulluğun ve çökmekte olan altyapının içinde boğulmaktadır. İkinci ve daha vahşi olan suça gelince; radyoaktif elementlerle kirlenmiş milyonlarca ton toza ulaşan kazılardan kaynaklanan radyoaktif atıklardır; bu atıklar, rüzgârla savrulup yağmur altında kirlenmekte, bu da suyu ve havayı kirleterek madenlerde çalışan binlerce masum işçinin ve yakın çevre sakinlerinin ölümüne neden olmakta ve olmaya da devam etmektedir.
Yorum:
Genel olarak insanlık, suçları dünyanın doğusunu ve batısını saran sömürgeci Batı’nın vahşetinden etkilenmekte ve halklar onun sonu gelmeyen açgözlülüğünün ve onun şeytani Makyavelizm’inin acısını çekmektedir; zira Makyavelizm, dünya halklarına tepeden bakmakta ve onlarla insan hakları olmayan şeylermiş gibi muamele etmektedir; zira mücrim sömürgecinin kazanımlarını gerçekleştirecek miktarın dışında dünya halklarının onun için hiçbir değeri yoktur. Bunun da ötesinde İslam ümmetinin başına, Batı’nın, ülkemizin zengin servetleri üzerinde hakimiyet kurmasını sağlamak ve bu ülkelerin çıkarlarını hatta belki de tüm Batı medeniyetini tehdit edecek şekilde kalkınmamasını sağlamak için Batı’nın bekçileri gibi çalışan ajan yöneticiler musallat olmuştur.
Her geçen gün kamuoyu için ortaya çıkan gerçekler, daha çok zarif kıyafetlerin, lüks parfümlerin ve gösterişli sloganların ardına gizlenen Batı’nın sahte medeniyetinin vahşetini ifşa etmesinin yanı sıra; vatancılık, milliyetçilik ve halklarına hizmet etmeye adanmışlık şarkılarına rağmen Müslüman ülkelerin başındaki yöneticilerin daha çok ihanet ettiklerini, ümmetlerinin düşmanlarına bel bağladıklarını ve halkları pahasına onların yanlarında yer aldıklarını ifşa etmesi, tüm Müslümanlara, bu yöneticileri değiştirme, kararlarını kendi elleriyle geri elde etme ve Müslümanların ve dünyanın diğer halklarının servetlerini ve geleceklerini yok eden vahşi Batı’nın ellerini koparma noktasındaki sorumluluklarını hatırlatmaktadır.
Müslüman ülkelerdeki güç ve kuvvet ehlinden olan muhlislerin, artık kafirlerin kuyrukları olan ajanları kaldırıp atmalarının zamanı gelmiştir; ancak bu, otoritenin gücünü bir düşmandan bir diğerine kaydırmak veya devletin dizginlerini sömürgeci Fransa’nın elinden alıp sömürgeci Amerika’nın ya da bir başkasının eline vermek için olmamalıdır. Ancak hareket ve değişim, sadece İslam’a, Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere sadakat ve ümmetin otoritesini hiç kimsenin ortak olmayacağı şekilde geri elde etme temelinde olmalıdır.
Ayrıca etkin olan partilerin, kitlelerin ve aydınların, üzerlerindeki aşağılanma ve korku tozlarını kaldırıp atmalarının ve kamuoyunu, İslam, onun hadaratı ve devlet projesi temelinde köklü ve kapsamlı bir değişime yönlendirmelerinin zamanı da gelmiştir.
Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24] Peki icabet edecek misiniz?
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şeyh Adnan Mezyan