- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Derne Selleri, Yöneticilerin İhanetlerini İfşa Ediyor!
Haber:
Libyalı bir yetkili, felakete uğrayan şehrin olası tahliye edilmesi hakkındaki haberlerin tırmandığı bir zamanda bir hafta önce selin vurduğu ve binlerce kişinin hayatını kaybettiği Derne şehrinin, hasarın boyutuna göre üç bölgeye ayrılacağını açıkladı. (El-Cezire Net).
Yorum:
Acil Operasyon Odası Başkanı Cibril Abdusselam şunları söyledi: Derne şehri hasara göre üç bölgeye ayrılacaktır; birincisi: İçinde yaşanması imkansız olan ve kalıcı olarak boşaltılması gereken bölge. İkincisi: Su altında kalan ve bireylerin içinde yaşaması riskli olan kırılgan bölge. Üçüncüsü: Yaşanabilir bölge.
Önemli olan soru, 1924 yılında Hilafet Devleti’nin yıkılmasından bu yana önceki ve sonraki hükümet ve yandaşlarının nerede olduğudur?! Barajlar yapılmış olsa bile insanların sel yataklarında oturmalarına nasıl izin veriliyor?! Olay gerçekleşmeden önce barajların bakımı neden yapılmadı?!
Meydana gelen sel olayına girmeyeceğiz, aksine gerek bu ülkede gerekse diğer Müslüman ülkelerde birbiri ardına gelen yöneticilerin sorumluluğunda olan işlerin gözetilmesini tartışacağız; baraj çıkışları, neden boş yere milyonlarca doların harcandığı Büyük Nehir denilen mecraya yönlendirilmedi?! Yoksa çalışmalarını, benzersiz bir başarı olarak yüceltmek için mi inşa edildi?! Tiranın ardından kontrolü teslim alan hükümetler nerede?! Oysa biz onlardan, kanların dökülmesinden, paraların yağmalanmasından, taht mücadelesinden ve sömürgeci kâfir Batı’nın çıkarlarına hizmet etmek için ülke ve insanların satılmasından başka bir şey görmedik!
Otoritenin mücrimlerinin ve onun için çatışanların çaldığı paralar, sel güzergahında ve uzun süredir bakımı yapılmayan barajların menzili içerisinde bulunan Derne kentinin tamamını bulunduğu yerden daha güvenli bir yere taşımaya yetecek miktardadır.
Maalesef bu durum tüm Müslüman ülkelerde tekrarlanıyor; zira barajlar, komşularını doğal hakları olan sudan mahrum bırakmak için inşa ediliyor. Ayrıca topraklar, ister barajların belli bir nedenden dolayı çökmesinden, ister doğal bir felaketten, isterse kâfirlerin insanları öldürmek için buraya tahakküm etmesinden dolayı olsun felaketlere yol açabilecek büyük bir ağırlık taşımaktadır. Tıpkı büyük aldatmaca, uluslararası destek ve komşu ülkelere muhalif kararlarla inşa edilen Rönesans Barajı’nda olduğu gibi; zira bu baraj onlar için saatli bir bomba haline gelmiş durumda olup herhangi bir şekilde yıkılması durumunda Sudan ve Mısır’ın boğulmasına yol açabilir.
İşlerin gözetilmesi, sadece salgınların ve felaketlerin meydana gelmesinden sonra olmaz; aksine gerçek gözetim, tüm insani hatalardan kaçınmak, tüm sebeplere bağlanmak ve kulların Rabbine tevekkül etmekle olur.
Gerçek çözüm, Allah’ın şeriatının, Allah’ın kendilerine emrettiği gibi onu uygulamaya kararlı olanların eliyle yeniden yönetime gelmesiyle olacaktır; böylece ülke ve insanlar, zalimlerin zulmünden ve ziyankârların saçmalıklarından korunmuş olacaktır.
Günümüz yöneticileri, insanların ölmesini hiç umursamıyorlar, aksine onlar, insanları ihmal etmekle ve onları cahil bırakmakla emrolunmuşlardır; çünkü onları, koltuklarını ve tahtlarını koruyan cehalettir.
Ey Müslümanlar: Dünyanın kurtuluşu ancak insanlara egemen olmaya dayalı bu despotluğun ortadan kalkmasıyla olacaktır; bu da ancak mevcut dünya düzeninden kurtulmamız ve uygulanabilir bir sistem olması vasfıyla İslam’ın geri dönmesiyle mümkün olabilir; zira mevcut esaretten ve ziyankârların şerlerinden kurtulmanın tek yolu İslam’dır; çünkü İslam, insanlığın tüm ihtiyaçlarını karşılayan, genel olarak insanların, özel olarak da Müslümanların işlerini gözeten Rabbani bir sistem olup gerçek gözetimi gerçekleştirecek olan da sadece odur.
Haydi o zaman bu dine yardım etmek ve Kerim Rasulümüz Salavatullahi ve Selamuhu Aleyh’in Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’in geri dönüşüyle ilgili müjdesini gerçekleştirmek için harekete geçin; işte o zaman hiç kimse, Allah Subhanehu’nun vadiyle ilgili umudunuzu kıramayacaktır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَكَانَ حَقّاً عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ “Müminlere yardım etmek Bize hak oldu.” [Rum 47]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim