- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yeni Yahudi Olağanüstü Hal Hükümetinin Üyelerinden Biri, Mümkün Olan En Kısa Sürede Amerika’ya Gizli Raporlar Sunacak
Haber:
BBC’den şu aktarıldı: “İsrail”de, savaşı idare edecek bir güvenlik konseyinin ortaya çıkacağı olağanüstü hal hükümetinin kurulması kararlaştırıldı ki güvenlik konseyine dahil olanlar şunlardır: Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Galant, Resmi Kamp Koalisyonu lideri Benny Gantz, eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer.”
Yahudi varlığının eski Washington büyükelçisi, Netanyahu’ya en yakın Likud bakanlarından biri ve görevi Stratejik İşler Bakanı olan Dermer’in, “Amerikan İşleri Bakanı” olarak nitelendirilmesi dikkat çekiyor; “görevi, Amerikan yönetimiyle iletişimi sürdürmek ve onu, yeni savaş konseyinde onaylanan her şey hakkında bilgilendirmek olacaktır.”
Yorum:
Yahudi varlığının en tehlikeli ve en hassas işleriyle ilgilenecek olan en tehlikeli hükümetinin mini güvenlik konseyinde bulunan bir üyesi, Yahudi ve Batı medyasında “Amerikan İşleri Bakanı” olarak nitelendiriliyor; onun görevi, Amerikan yönetimiyle sürekli teması sürdürmek ve en tehlikeli bakanlar konseyinde onaylanan her şeyi Amerikan yönetimine bildirmekle sınırlıdır. Bu sıfatla o, Amerika’nın resmi casusu olarak çalışacaktır. Şimdi -Dermer adında böylece bir casusun olduğu- bu ülke, bağımsız bir ülke midir? O halde onun tâbi bir devletten ne farkı var?
Bu aşağılayıcı durumuyla Yahudi varlığı aslında tâbi bir varlık olup kendi işinde hiçbir şeye sahip değildir; bu da herhangi bir devletin, başkalarının gözünde ne kadar güçlü görünürse görünsün bir başkasına bağlı olduğu sürece gerçekte zayıf bir devlet olduğu gerçeğini teyit etmektedir. Özellikle de bu bağlılık, mali, siyasi ve askeri destekle ilgiliyse; tıpkı Yahudi varlığı ile varlığı ve geleceği bu desteğe bağlı olacak derecede hayatın her alanında kendisini destekleyen Amerika’nın durumunda olduğu gibi.
Belki de bu, Amerika’nın sürekli olarak Yahudi varlığının yanında durduğunu açıklamaktadır; aslında bu duruş, hayati çıkarlarının savunulmasından başka bir şeydir. Zira Amerika için bu varlık, Arap bölgesinin kalbinde, onun kontrolünü elinde tutmak ve onun birliğini ve gücünü engellemek için kurulmuş Amerika’nın ileri üssünden başka bir şey değildir.
Kuruluşundan bu yana bu varlık aslında İngiliz yapımı bir varlıktı ancak 1973 savaşından sonra Amerika’nın muazzam mali desteği sayesinde Amerika’ya sıkı bir şekilde bağlı olan bir varlık haline geldi.
Bu nedenle Amerika, 7 Ekim’de aldığı korkunç yenilginin ardından düşeceğinden korktuğu için Gazze savaşında ona yardım etmek amacıyla hızla yardımına koştu ve bölgeye savaş gemileri göndererek gizli İslami güçlere, varlığa savaş ilan etmenin bizzat Amerika’ya savaş ilan etmek olduğu konusunda onları uyaran mesajlar göndermiş oldu.
Müslümanların Amerika’nın gerçek bir düşmanı olduğu ve Yahudi varlığının da onun kışlalarından bir kışla ve barikatlarından bir barikat olduğu gerçeğini idrak etmeleri gerektiği gibi değişim arzusuyla çalışanların ve politikacıların da bu gerçeği idrak etmeleri, Müslüman varlıkların onunla tüm ilişkilerini kesmek ve onu düşman olarak addetmek için var güçleriyle çalışmaları, büyükelçilerini sınır dışı etmeleri, üslerini silip süpürmeleri, onunla tüm ticari, ekonomik ve kültürel ilişkileri durdurmaları, elçilerini kabul etmemeleri, ajanlarını dünyanın her yerinde takip etmeleri, onları bir çekirdek gibi çitleyip atmaları, dahası onu, savaş tedbirlerinin alındığı Daru’l Harb olarak görmeleri gerekmektedir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed El-Hutvânî