Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Dünya Liderleri, Müslümanların Kanlarının Dökülmesine Dahil Olmak Amacıyla Yahudi Varlığını Ziyaret Etmek İçin Akın Ettiler

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Dünya Liderleri, Müslümanların Kanlarının Dökülmesine Dahil Olmak Amacıyla Yahudi Varlığını Ziyaret Etmek İçin Akın Ettiler

Haber:

Amerika Başkanı, Almanya Şansölyesi, İngiltere ve İtalya Başbakanları ve Avrupa Komisyonu Başkanı’nın Yahudi devletini ayrı ayrı ziyaret etmelerinin ardından, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Salı sabahı Yahudi devletine ulaştı; Fransa Cumhurbaşkanlığı’na göre (Elysee Sarayı) ziyaret, “Fransa’nın “İsrail” ile tam dayanışma için olduğunu, bölgede tehlikeli bir tırmanışın önlenmesini, sivillerin korunmasının öneminin hatırlatılmasını ve gerçek bir barış sürecinin kararlılıkla yeniden başlatılmasını ifade etmeyi” amaçlıyor. (El-Kuds El-Arabi)

Yorum:

Gazze’deki bir grup mücahidin Yahudi güçlerine karşı gerçekleştirdiği kahramanca bir eylemin ardından dünya liderleri, Yahudi varlığını desteklediklerini, Filistin halkına yönelik çeşitli baskı araçları sağlamaya hazır olduklarını ve Gazze’deki Müslümanları öldürmesi için ona başka bir ışık daha göstereceklerini ifade etmek için Yahudi varlığına seyahat ediyorlar.

Liderlerin diplomatik olmaktan uzak tutumları, dünya halklarının Yahudilerin suçuna karşı saf tuttukları, Yahudilerin suçlarını kınadıkları, ezilen Filistin halkına derinden sempati duydukları ve dünyanın çeşitli başkentlerinde kitlesel yürüyüşlerin yapıldığı bir zamana denk geldi. Yetkililerin insanlara, Filistin tarafını destekleme konusunda yaptıkları uyarıları ışığında bu durum, siyasi analistlerin bu liderlerin sezgilerinden ve zekasından şüphe etmesine neden oldu! Sorulması gereken soru şu; bu liderleri ülkelerindeki kamuoyunu görmezden gelmeye, Yahudi varlığı ile birlikte kaba tutumlarında ısrar etmeye ve kaçamak ve hile yoluna bile başvurmamaya sevk eden şey nedir?Cevap şu ana kadar belirsizliğini koruyor; ancak şu anda dakik bilgi eksikliği nedeniyle tam ve doğru bir cevap ortaya çıkmasa bile, bu tutumların sabit analiz temellerine dayalı net sonuçları vardır ve bunlardan en önemlileri şunlardır:

1- Bu liderlerin zekası, meseleleri her yönden kuşatabildikleri şeklinde varsayılmamalıdır; zira bu, sıhhatini hiçbir şeyin kanıtlayamayacağı bir mantıktır. Nitekim Şeytan, tuzağı zayıf olmasına rağmen Müslümanlara tuzak kurmaları için bu liderlere vesvese veriyor; buna Allah Subhanehu ve Teala’nın şu kavli delalet etmektedir: إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَعِيفاًŞüphe yok ki şeytanın kurduğu tuzak zayıftır.” [Nisa 76] Ancak onun planı hafife de alınmamalıdır; zira insanlığın atası Adem’i aldatıp cennetten çıkarmış, yeryüzündeki insanları saptırmayı başarmış ve Allah'a isyan etmeleri ve arzularına uymaları için kıyamet gününe kadar Allah’ın kullarına tuzak kurmaya devam edecektir. Bu liderlerin, aralarındaki ihtilaflara ve çıkar çatışmalarına rağmen Şeytanın kendileri için planladığı şey üzerinde ittifak etmeleri bize, hepsine hizmet eden veya “ifsat eden”, onlara zarar veren şeyi onlardan uzaklaştıran ortak bir çıkarın olduğunu gösteriyor. Ancak hassasiyetinden dolayı bunu şimdi açıklayamıyorlar; çünkü bunu sadece söylemeleri bile çabalarını boşa çıkaracaktır. Müslüman halklar da dahil hem kendi halklarının hem de dünya halklarının onlara sırtlarını dönmelerine neden olacak şey işte budur; zira bu, yönetimi halk adına ve halkın iradesiyle sağlayan ve hükümeti yalan ve aldatma yoluyla da olsa halkını memnun etme çabasına sokan demokratik temellere aykırıdır; işte bu ilkeleri bile göz artı ettiler, hatta diplomasiye ve dalkavukluğa bile başvurmadılar! Garip olan ise, halkın iradesini ve duygularını göz ardı etmelerinin ve sözde insani değerleri ayaklarının altına almalarının nedenini açıklamamalarıdır. Onlar için çok önemli bir şey olmalı ki, bu kınanacak tavrı takınıyorlar.

2- Şüphesiz bu tutum, Müslümanların başına çöreklenen rejimlerin kendilerine verilen ve kendisi için dikildikleri kirli rolü yerine getireceklerine dair bu sömürgeci liderlere güvence verdikleri gerçeğini teyit ediyor; bu güvence ise, Batı sistemini korumak, ümmetin birbirine yardım etmek ve davalarını savunmak için Batı sistemine isyan etmesine izin vermemektir. Dolayısıyla bunlar, görevi kamçısıyla insanları tehdit eden bir celladın ötesine geçmeyen görevlendirilmiş rejimlerdir. Hatta bu rejimler, misyonlarını yerine getirme noktasında daha yetenekli ve deneyimli bir hale geldiler ve finansal, teknolojik, bilgi ve istihbarat yeteneklerinin sağlanmasıyla birlikte baskı yöntemlerinde yenilikler yapmaya başladılar.      

3- Amerika ve İngiltere’nin bölgedeki İslam beldelerinin kıyılarının yakınına uçak gemilerini seferber etmesi,Batılı güçlerin, bu rejimlerin Kahire, İstanbul, Amman ve benzerleri gibi Müslüman ülkelerin başkentlerindeki halka açık sokakları kontrol etme gücünden emin olmadıklarını gösteriyor. Bu nedenle olası herhangi bir kaçışın önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu aynı zamanda dünya liderlerinin, vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple hastalığa tutulan ümmetin tutumlarının aksine rejimlerin tutumlarının, Batı’daki karar vericilerin tutumlarının yansımasından başka bir şey olmadığının farkına vardıklarını da teyit ediyor.

Muhtelif İslam beldelerindeki Müslümanların, dinlerine, kendilerine ve ümmetlerine olan güvenlerini pekiştirmeleri, bunları ifade etmeyen rejimlerden ve yöneticilerden beri olmaları gerekir ki uluslararası konumda hafife alınmayacak inatçı bir oyuncu olduklarından emin olsunlar; zira bu oyuncunun kaleye serbestçe şut atması an meselesidir. Ayrıca ümmetin, aralarındaki gerçek siyasi liderlerin etrafında toplanması gerekir. Davet taşımak için Hizb-ut Tahrir içinde çalışanlar da buna dahildir; zira onlar, ümmetin ve dininin gerçek temsilcileridirler. Dolayısıyla onlarla birlikte ve onların liderli altında ajan rejimlerin boyunduruğundan kurtulacaklar, İslam sayesinde dünyanın fatihleri olacaklar, o liderlere ve onların üvey evladı mutant Yahudi varlığına Şeytanın vesveselerini bile unutturacak bir ders vereceklerdir.

وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Rasulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” [Tevbe 105]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER