- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Utanç Verici İhanet… Bölgenin En Güçlü Yöneticiliği ve Ordu Komutanlığından Gösteri Liderliğine!!!
Haber:
Erdoğan, Cumartesi günü öğleden sonra saat üçte İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Gazze’yle dayanışma amacıyla bir milyon kişilik bir gösteri yapılması çağrısında bulunuyor ve bu gösteriye, Türkiye Cumhurbaşkanı ile birlikte çok sayıda yetkilinin katılması planlanıyor. (Orient News).
Erdoğan göstericilere yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Bugün, Gazze Şeridi’ndeki kardeşlerimizle dayanışmak için kıyamdayız. Hamas terör örgütü değildir dedim ya, bundan “İsrail” çok rahatsız oldu.”
Yorum:
Gazze’nin alevli gökyüzü ve Siyonist-Haçlı kindarının ateşiyle yanan toprakları tüm maskeleri düşürmüştür; zira savaş, bu savaşın Haçlı savaşı olduğu hakikatini ortaya çıkardığı gibi vatan haini ve utanç verici yöneticilerin, Haçlı Batı’nın aşağılık varlığını ve İslami beldemizin kalbindeki gelişmiş üssünü koruyup kollamaları için diktiği Demir Kubbe oldukları gerçeğini de ortaya çıkarmıştır.
Haçlı Batı’nın vahşeti ve barbarlığına gelince; onun karanlık tarihinin izleri silinemez ve suçları da unutulamaz. Ancak sömürgecinin kölesi olan utanç verici yöneticilerin ihaneti, yapılan ihanetlerde bir benzerini göremeyeceğimiz ve hainlerin tarihinde benzeri olmayan bir ihanettir; zira onların tüm tutumları zillet ve aşağılanmadır, bu zamanın en büyük günahı ve günahkârı bu yöneticilerdir. Zira hain ve utanç verici yöneticiler sayesinde Müslümanların beldelerine küfür geldi, İslam’a savaş açıldı, dine itaatsizlik meşrulaştırıldı ve bir kanun haline geldi. Yine onlar sayesinde saptırılıyoruz, cahil bırakılıyoruz, aç kalıyoruz, çıplaklaştırılıyoruz, sömürgeleştiriliyoruz, yağmalanıyoruz ve öldürülüyoruz…
Son alanı izzetli Gazze olan Müslümanların beldelerine yönelik Haçlı vahşeti ve barbarlığını, teslimiyeti dayatmak ve bu varlığı İslam’a karşı bir üs olarak pekiştirmek için bu rezil ve aşağılık varlığının içinden bizzat Amerika idare ediyor. Hain ve utanç verici yöneticiler ise düşmanın prangaları olup enerjimizi kısıtlıyorlar ve çabalarımızı dağıtıyorlar. Zira onlar, bizim gücümüzü, askerlerimizi ve ordularımızı bağlayan sömürgecinin zincirleri olduğu gibi düşmanın planlarını, entrikalarını ve komplolarını uygulayan araçlarıdır.
Siyonist hapishanelerindeki Müslüman esirler, sistematik bir infaz politikası çerçevesinde hastalıktan çürütülmekte ve yıllardır ölüme mahkum edilmektedirler. Hain Katar devletçiğinin ağzından hiç onların haberlerini işitmedik. Ama Siyonist köpeklerin ve onların yandaşlarının esirleri olunca Katar haini sabredemeyip, lanetli insanların esirlerini kurtarmak için tuzak kurmak ve tuzağının iplerini örmek için harekete geçti! Cüce Ürdün hainine gelince; sınırları koruduğuna ve askerlerin hareketini felce uğrattığına dair Yahudilere güvence veren açıklamalar yapmaya devam ediyor! İran’ın hain mollalarına ve Lübnan’daki partilerine gelince; adetleri olduğu üzere esip gürlediler! Böylece Kudüs’ü ağlama günü haline getirdiler. Askerlerine gelince; Kudüs ve Mescid-i Aksa dışındaki yerleri onlar için savaş meydanları yaptılar; zira onlar, Şam, Irak ve Yemen halkı için Büyük Şeytan’ın kutsadığı bir ateş oldular ve onun nüfuzuna ve sömürgeciliğine hizmet ettiler!
Türkiye’ye gelince; sömürgeciliğe hizmet etmek adına her türlü utancı üstlenmiş, utanç ve aşağılık cübbesini giymiş, yönetim yükünü, liderlik sorumluluğunu, bölgenin en büyük ordusunun başkomutanı ve dünyanın en büyük ordularından biri olmanın sonuçlarını hafife almış, acizliğini bastırmak için de yeryüzünün yaşlı insanlarıyla birlikte gösteriye katılmak için sokaklara inmiştir. Dolayısıyla o, gerginliği azaltmak için sömürgecinin vekalet verdiği ve sugūr-sınır (düşman saldırısına maruz kalan) halkına yardım etmek için orduların harekete geçmesi noktasında kamuoyunun pusulasını saptırmıştır.
Bölgenin en güçlü ordusunun liderliğini ve dünyanın en büyük ordularından birini nasıl da gösterideki gür sesinle ihanete ve ajanlığa dönüştürüyorsun? Felaket şu ki savaş topraklarının, Allah’ın en kutsal saydığı ve Nebisi’nin İsra ve Miracı’nın olduğu topraklar ve düşmanların da Rabbinin en büyük ve en nefret ettiği düşmanlar olmasıdır!
Mescid-i Aksa ve mübarek toprakları için gösteri yapılırken sömürgeci Haçlı Batı ise sömürgeci projeleri ve hegemonyası uğruna savaşa giriyor! Erdoğan, sömürgeci Amerika’nın ne zaman ihtiyacı olsa orduyu seferber edip harekete geçiriyor; zira sömürgeci Amerika’yı desteklemek ve istikrara kavuşturmak için orduyu Afganistan ve Irak'a doğru harekete geçirmişti. Sonra mübarek devriminin pusulasını saptırıp rotasını değiştirmek ve Amerikan ajanı Şam kasabının bekası için grupları satın almak amacıyla orduyu Şam’a doğru harekete geçirmişti; daha sonra sömürgeci Amerika’ya ve onun oradaki nüfuzuna hizmet etmek için orduyu Libya’ya doğru harekete geçirmiş ve Azerbaycan’ı sömürgeci Amerika’nın dairesine dahil etmek için ordu Azerbaycan için seferber olmuştu.
Mescid-i Aksa'nın ve mübarek topraklarının özgürleştirilmesi ise İslam’ın meselesi olup Amerikalıların meselesi olmadığı gibi kesinlikle Erdoğan’ın meselesi de olmayacaktır!
Türkiye’nin şehirlerinde yaygın bir şekilde Müslüman sokakların kaynaması ve bilinçli ve muhlis kişilerin önderliğinde Türk ordusuna ve Müslüman ordulara harekete geçme çağrısında bulunması Erdoğan’a, duyguları okşayacak, gerilimi azaltacak, kamuoyunun pusulasını ve yolunu saptıracak ve insanların ordularının harekete geçmesi için haykırma çabalarını boşa çıkaracak karşıt bir hareketi başlatmaktan başka seçenek bırakmamıştır. Bu ne kara bir ihanet; zira insanlar savaş istiyorlardı ama Erdoğan gösteri ilan etti!
Bu utanç verici yöneticiler, ordularınızı ve askerlerinizi bağlayan sömürgecinin zincir ve prangalarıdır ey Müslümanların evlatları! O halde ordularınızın kapılarını çalmaktan çekinmeyin; zira onların içerisinde zincirlerinizi ve prangalarınızı kıracak, bağlarınızı çözecek, Rabbinizin şeriatını uygulayacak ve tüm yeryüzünü küfrün pisliğinden kurtarmak için askerlerinizi harekete geçirecek tokmaklar vardır.
لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللهِ يَنصُرُ مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
“Eninde sonunda Allah’ın dediği olur. O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-7]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhammed