- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Özbekistan Ziyareti: Yeni Stratejik Kaynaklara Yönelik Bir Tutkudur
Haber:
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında Semerkant kentindeki konferans merkezlerindeki dar bir alanda bir görüşme gerçekleşti.Toplantının başında Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, bunun Fransız Cumhurbaşkanının son otuz yılda Özbekistan’a yaptığı ilk ziyaret olduğunu ve bu nedenle tarihi önem taşıdığını vurguladı. İki lider, ayrıntılı olarak Fransa ile Özbekistan arasındaki kapsamlı iş birliğinin daha da geliştirilmesi konularını ele aldılar ve iki taraf arasındaki ikili ilişkilerin stratejik ortaklık düzeyine çıkarılması konusunda mutabakata vardılar.(prezident.uz, 02/11/2023).
Yorum:
Aslına bakılırsa Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın 1994 yılında Özbekistan’a yaptığı ziyaretten yaklaşık 30 yıl sonra,mevcut Fransa Cumhurbaşkanının büyük şirketlerin bazı üst düzey yöneticileriyle birlikte şahsen Özbekistan’ı ziyaret etmesi, büyük ilgi uyandıran bir konu oldu. Bizler, Fransa’nın Avrupa Birliği'nin lideri ve yedi gelişmiş ülkeden biri olduğunu biliyoruz. Onun sanayisinin, Kuzey Afrika ülkeleri gibi sömürgeleştirilmiş ülkeleri ve oradaki Müslümanların iş gücünü sömüren siyasete dayalı bir devlet olduğu herkesçe malumdur. Bugünkü uluslararası durum ve son dönemde Afrika kıtasında yaşanan kanlı çatışmalar, stratejik kaynak eksikliğinin Fransa için ciddi bir tehdit oluşturduğuna işaret ediyor.Kısaca açıklamak gerekirse, son on yılda Avrupa Birliği’nin lideri Fransa ve Almanya’nın, NATO askeri bloğundan ayrılarak Amerika’nın nüfuz alanından kurtulma aşamasına girdiğini söyleyebiliriz. İşte bu amaçla Avrupa’nın önde gelen bu iki ülkesi, “ortak Avrupa” savunma ordusunun kurulması yönünde girişimlerde bulunmaya başladı ve bu projenin Amerika’nın çıkarlarına aykırı olduğu değerlendiriliyor.Amerika’nın ise bu projeye tepkisi, Avrupa’yı kontrol altında tutmak için Ukrayna savaşını kışkırtmak oldu. Doğal olarak Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomileri, özellikle de enerji sektörü bu savaştan büyük zarar gördü ve büyük kayıplara uğradı; çünkü Avrupa Birliği ülkeleri, ucuz Rus enerji kaynaklarından mahrum kaldılar ve bunları pahalı alternatif kaynaklarla değiştirmek zorunda kaldılar. Bundan daha önemlisi ise Amerika’nın Avrupa Birliğini tekrar güçlü bir şekilde kendi nüfuz alanına sokmayı başardığını söylememiz abartı olmaz. Ancak Amerika, bu sınırda kalmayacak; zira Amerika, Fransa için yeni zorluklar çıkarmak ve Avrupa Birliği’nin ABD’ye daha sadık kalmasını sağlamak için birtakım adımlarlar atacaktır. Nitekim son altı ayda Nijer ve diğer birçok Afrika ülkesinde yaşanan darbeler, bizim sözlerimizin açık bir delilidir. Dolayısıyla bu darbelerin sonucunda, Fransa’nın Afrika'daki sömürgelerinden kaynak akışı beklentileri ciddi şekilde tehdit altına girmiştir. Örneğin Macron’a yakın iki isimsiz kaynağa dayanan Bloomberg raporu şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu hafta enerji zengini Orta Asya’ya gidecek ve ülkenin nükleer reaktörlerinde kullanılan uranyumu sağlayan iki ülke olan Kazakistan ve Özbekistan’ı ziyaret edecektir.” Nitekim Orta Asya’daki dev petrol, gaz ve maden rezervlerinin, bunlara olan isteği artırdığı belirtiliyor. Bu nedenle Macron, bu bölgede “yeni dostlar” edinmenin ve yeterli uranyum rezervleri elde etmenin yollarını arıyor. Zira Nijer’de hükümetin devrilmesinin ardından ülkenin Fransa’ya olan uranyum ve altın ihracatını durdurduğunu belirtmekte fayda vardır. Nijer ise, Fransa’da elektrik üretiminde kullanılan uranyumun %15 ila %17’sini üreten dünyanın yedinci büyük uranyum üreticisidir. Ama ülkede iktidara gelen güçlerin Fransa ile olan ilişkileri pek iyi değildir.
Buradan Fransa’nın, Kazakistan ve Özbekistan pahasına Afrika’da kaybettiği enerji kaynaklarını telafi etmeye çalıştığı sonucu çıkarılabilir. Nitekim Macron’un ziyaretine çok sayıda büyük şirketlerin başkanlarından oluşan bir heyetin eşlik etmesi bunu teyit ediyor. Örneğin Verona Avrasya Ekonomik Forumu’nda Madencilik ve Jeoloji Bakanı Bubur İslamov, Spot web sitesine Fransız Orano şirketi ile stratejik ortaklık anlaşması imzalandığını söyledi ki bu şirket, ülkemizde uranyum madenciliği alanında köklü bir şirket olup uranyum madenciliği ve işleme alanında 500 milyon Dolara kadar yatırım yapacaktır.
Ayrıca ziyaret sırasında Macron, otoriter rejim sahiplerine “din özgürlüğü” ve “insan hakları” gibi sözde Batılı demokratik “değerler” hakkında hiçbir şey söylemedi. Ancak Avrupa Birliği’ndeki lider ülkenin bir lideri olarak aynı konuları önce bölge liderleriyle görüşmesi gerekmez miydi?! Bu, Fransa gibi kapitalist sömürgeci devletler için “menfaatin” ön planda olduğunu ve gerektiğinde bunun için demokrasilerine ve insan haklarına tükürebileceklerini bir kez daha kanıtlamıştır. Dahası onların ikiyüzlülüğünün boyutu, bugün Filistin halkına uygulanan soykırımda daha da belirgin bir hale gelmiştir.
Fransa’nın İslam’a ve Müslümanlara yönelik düşmanlığının, Amerika, Rusya ve Çin gibi sömürgecilerden hiçbir farkı olmadığını vurgulamakta fayda vardır; zira Fransa, sömürgeci işgalleri sırasında Afrika’da milyonlarca Müslümanı kılıçtan geçirmiş, kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere sakinleri katletmiş, onların servetlerini yağmalamış ve onları dünyanın en fakir ve en geri ülkeleri haline getirmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanı Macron,Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret eden karikatürleri ve bunların yazarlarını ifade özgürlüğü bahanesiyle korumaya devam ediyor. Ama bu iğrenç devletle dostane ilişkiler ve iş birliği kurmak için Cumhurbaşkanı Mirziyoyev başkanlığındaki Özbekistan hükümeti, Macron’u sıcak bir şekilde karşılıyor ve onunla ülkemizin ekonomik potansiyeli ve uranyum gibi stratejik kaynakları hakkında müzakerelerde bulunuyor. Şayet bu hükümetin liderleri, bizim Fransa gibi sömürgeci ülkelerin demokrasisine ya da başka bir şeyine ihtiyacımız olmadığını anlamış olsalardı, aslında onların bizim gerçek dinimize ve servetlerimize ihtiyacı olduğunu ve bizim kaynaklarımız olmadan onların bu ekonomilerinin ve güçlerinin olamayacağını anlarlardı! Şayet bu liderler Müslüman halkımızı İslam temelinde birleştirip onları Hilafet aracılığıyla Allah’ın hükümlerine göre yönetmiş olsalardı, İslam ümmeti onları destekler ve kabul ederdi! İşte o zaman Fransa, ülkemizin ve diğer Müslüman ülkelerin servetlerini yağmalamayı bırakacaktır! Ancak böyle şerefli bir görevi ve sorumluluğu Allah’ın sadece dilediği ve seçtiği kişilere vereceği de bir gerçektir.Böyle bir şerefe ve onura ancak hak edenler nail olabilirler! Bu nedenle her kim Allah’ın dinini yardım etmek için davet taşıyan veya onlara destek verenlerin saflarında yer alırsa, hiç şüphe yok ki o kurtulacak ve ona büyük bir mükâfat verilecektir, aksi takdirde kaybedenlerden olacaktır! Nitekim Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ * فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَى مَا أَسَرُّوا فِي أَنفُسِهِمْ نَادِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. Kalplerinde hastalık bulunanların “Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların dostluklarını kazanmaya çalıştıklarını görürsün. Umulur ki Allah müminlere katından bir fetih veya bir emir getirir de onlar içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar.” [Maide 51-52]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil - Özbekistan