- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Kasaplar İle Hainler Arasında Gazze!
Haber:
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yahudi varlığının Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu “Gazze kasabı” olarak nitelendirerek “son yüzyılın en büyük zulümlerinden birini işlediği” için adının tarihe bu nitelemeyle yazdıracağını ifade etti. (El Cezire Bülteni)
Yorum:
Erdoğan, en büyük Müslüman ordusuna ve NATO’nun en büyük gücüne sahip bir ülkenin yöneticisi olduğunu unutarak, Gazze haberlerini Türk uydu kanallarına aktaran bir gazete muhabiri olmaya razı oldu; dolayısıyla o, kendisini Müslümanların maslahatlarının gözeticisi olarak tasvir ettiği gibi büyük Osmanlı devletinin varisi olduğunu ve kahraman Osmanlı Halifelerinin torunu olduğunu iddia ederek de sürekli beynimizi çatlatıyor. Ayrıca o, içi boş cafcaflı konuşmalarıyla popülerliğini pekiştirmek için sürekli ümmetin meselelerine yatırım yaparken bu konuşmalar, kendisi tarafından aldatılan bazı kimselerin, onun ümmete ve ümmetin meselelerine karşı ön yargılı olduğunu düşünmelerini sağladı; nitekim Gazze olaylarının gelmesi onu ifşa ettiği gibi onun ümmetine ihanet ettiği gerçeğini de tüm ümmet için açığa çıkardı. Zira o, Amerika’nın çizgisinden ve Batı’nın çıkarlarından kıl payı kadar bile çıkamadığı için onun yalanı ve iki yüzlülüğü herkes için açığa çıktı.
Erdoğan’ın Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu’yu Gazze kasabı olarak nitelendirdiği gibi ümmetin de Erdoğan’a “Gazze haini” lakabını takma hakkı vardır; zira gerek Erdoğan gerekse Gazze halkını yüzüstü bırakan hain yöneticilerden oluşan meslektaşları, Gazze halkına karşı yardım görevlerini yerine getirmedikleri gibi zaman zaman da işgale destek vermişlerdir. Ancak Erdoğan, her zamanki gibi alemlerin Rabbinin ve O’nun emin Rasulü’nün dini İslam’ın ticaretini yaparak kendisini diğer hain yöneticilerden ayırmış olsa da o da Allah ve Rasulü’ne ihanet etmiş ve Allah’ın mümin kullarını yalnız bırakmıştır.
Yöneticilerin ihaneti ve buna boyun bükmeleri ümmetin bakışını, ordularına ve muhlis ordu komutanlarına yöneltmiştir. Zira bu ordu mensupları ümmetin evlatları olup ister hayır ister şer olsun ümmetin başına ne gelirse onların da başına gelmiş sayılır.
Ey Müslüman orduları ve ey muhlis ordu komutanları:
İçinizde, الَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا “(Muhacirleri) barındırıp yardım eden” [Enfal 72] Ensarın tutumunu sergileyecek, hak olanı desteklemek için sergilediği duruşundan dolayı sonsuza dek anılacak, böylece dünyada izzeti kazanacak ve ahirette de kurtuluşa erenlerden olacak biri yok mu?! Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ “İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” [Enfal 74]
İçinizde, Allah Azze ve Celle’nin çağrısına cevap verecek ve şöyle buyuran Subhanehu’nun emrine icabet edecek biri yok mu: وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, (o Müslümanlara) yardım etmek sizin üzerinize bir borçtur.” [Enfal 72]
İçinizde, kendisini, haklarında Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu sabırlı murabıt kardeşlerini terk edenlerin saflarında olmaktan uzak tutacak biri yok mu: لَا يَضُرُّهُمْ مَنْ خَذَلَهُمْ “Kendilerini terk eden kimseler onlara zarar veremezler.” [Al-i İmran 110]
İçinizde, ümmeti ajan yöneticilerden ve onun ülkesini sömürgecilerin işgalinden kurtaracak, attığı adımı ümmetin vahdetini yeniden tesis etme, Allah Subhanehu’nun vaadi ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olan İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurma, zafer için Rabbani izni beklediğinden dolayı varlığı sendelemeye başlayan işgale son verme ve Yahudileri, Allah’ın bu büyük şeref için seçtiği kullarının eliyle hezimete uğratma projesini başlatmak için olacak biri yok mu?!
Peki sizler, bu şerefe layık olanlardan ve Allah’a yardım edip Allah’ın size yardım ettiği ve ayaklarınızı sabit kıldığı kimselerden mi olacaksınız? Yoksa aşağılık bir tutum sergileyip batılın safında olanlardan ve hak olana yardım etmek yerine oturan kimseler hakkında söylenilenin sizin hakkınızda söylenilmesini hak edenlerden mi olacaksınız; zira Tebareke ve Teala şöyle buyurmuştur: وَلَوْ أَرَادُواْ الْخُرُوجَ لأَعَدُّواْ لَهُ عُدَّةً وَلَكِن كَرِهَ اللهُ انبِعَاثَهُمْ فَثَبَّطَهُمْ وَقِيلَ اقْعُدُواْ مَعَ الْقَاعِدِينَ “Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi.” [Tevbe 46]
Ey Müslüman orduları: Ahiretinizden önce bu dünyayı kaybetmenize sebep olan yöneticilerinizi umursamayın; zira onlar, sizi sattılar, davalarınızı sattılar, dinlerini sattılar ve kâfir Batı’nın çıkarlarını ve Müslüman ülkeler üzerindeki hakimiyetini sağlamak için efendilerinin isteklerine göre hareket ettiler.
Haydi üzerinizdeki aşağılık elbisesini çıkarın, zillet ve teslimiyet tozlarını silkeleyin, başkasının dünyası için ahiretinizi satmayın, hain yöneticilerinizi tekmeleyin, onların yıkıntılarının üzerine İslam ümmetinin şerefini inşa edin ve böylece dünyada ve ahirette Allah’ın razısına nail olanlardan olun. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن تَنصُرُوا اللهَ يَنصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz/sizi sabit kılar.” [Muhammed 7]
Ey Müslüman orduları: Allahu Allah Gazze için, Allahu Allah katledilen çocuklar, dul kalan ve evlatlarından mahrum bırakılan kadınlar, yerinden edilen, evleri yıkılan ve tahtları boş kalan aileler için bunu yapın. Bugün harekete geçmeyeceksiniz de ne zaman harekete geçeceksiniz?!
Şunu çok iyi bilin ki yaratılanlar yardım etme konusunda Allah Azze ve Celle yeter; şayet bir kavim yönetimi üstlenir de O’nun emrine icabet etmez ise Allah’ın gazabına müstahak olur ve Allah onların yerine zafere layık olan başka bir kavim getirir; bu Allah’ın bir lütfu olup bunu ancak (hayırdan) büyük nasibi olanlar elde edebilir. O halde gerisin geriye dönüp bu lütfu kaçırmayın. Zira Tebareke ve Teala şöyle buyurmuştur: إِلاَّ تَنفِرُواْ يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلاَ تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ “Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.” [Tevbe 39]
Şayet Gazze katliamları, düşmanlarının iğrençliği ve kibri, harekete geçip seferber olmayı hak etmiyorsa, bundan sonra hangi şey sizi harekete geçirecek Allah aşkına?!
وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
“Muhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Zekeriya