Haber - Yorum

Gazze İle Dayanışma Füzeleri Ateşlemekle Olur, Havai Fişekleri Yasaklama İle Değil!

Haber:

Başbakan Kakar, 28 Aralık 2023’te millete hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Filistin’de yaşanan son derece endişe verici durum dikkate alınarak, Filistinli kardeşlerimizle dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için yılbaşı münasebetiyle her türlü gösterinin yapılması hükümet tarafından sıkı bir şekilde yasaklanmış olacaktır.” (El-Fecr El-Pakistani)

Yorum:

Pakistan’da yılbaşı gecesi, genellikle havai fişekler atılarak ve havaya ateş açılarak gürültülü bir şekilde kutlanır. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri'nde yer alan Şârika gibi Arap ülkeleri de kutlamaları engelleme yöntemini benimsemiştir. Aynı şekilde 28 Aralık’ta da Gazze’deki savaş nedeniyle yılbaşında havai fişek atılması yasaklanmıştır.Ancak Siyonist hava savunmasını etkisiz hale getirmek ve Müslüman ordularının kara saldırısına destek vermek için füze fırlatılması gerektiği halde havai fişeklerin yasaklanması sadece göz boyamadan ibarettir. Nitekim Pakistan'ın Şahin-III balistik füzesinin menzili 2.750 kilometreye ulaşmakta olup Tel Aviv’i rahatlıkla hedef alabilecek niteliktedir.

İslam adına kurulmuş bir devlette savaşın zorunlu olduğu bir durumda destek aracı olarak kutlama yapılmasının yasaklanması, nükleer silahlara sahip dünyanın yedinci büyük ordusu için üzücü bir durumdur.Hükümetin Müslümanların ve İslam’ın onurunu korumak için yapabileceği tek şey bu mudur? Oysa Hilafet döneminde mazlumlara yardım etmek için ordular seferber ediliyordu. Ancak Müslümanların başındaki ajan yöneticiler, 21.000 masum Filistinlinin şehit olmasına tepki olarak havai fişekleri yasaklamaya başvuruyorlar! Kesinlikle bu, en düşük seviyede olduğumuzun bir göstergesidir. Dolayısıyla bu hain liderlik, Yahudi varlığına zaman kazandırmak yoluyla onun elini güçlendirecek adımları atmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Oysa otorite sahipleri, otorite ve nüfuzlarından sorumlu olup onlar, kısır kınamalara ve bu tür faydasız girişimlere başvuramazlar. Zira bunlar, kendilerine destek vermesi için cesur Kurtuluş Hükümetinin askerlerinin yüksek sesli marşlarını ve tekbirlerini duymak için yanıp tutuşan zulme uğramış kadın ve çocukların yüreklerindeki ateşi hafifletmiyor.

Bombalama, kıtlık, soğuk ve hastalık karşısında Gazze'deki Müslümanları yüzüstü bırakan bu hain yöneticiler, şimdi de sömürgecinin uzun zamandır önerdiği bir çözüm olan iki devletli çözüm çağrısında bulunuyorlar. Bu da pratik olarak Siyonist işgalciler için tek bir devlet, Filistinliler için ise Yahudi varlığı tarafından korunan açık bir hapishane anlamına gelmektedir. Bu, İslam’ın kabul etmediği bir çözümdür; zira İslam, Müslümanların topraklarından tek bir karışının dahi kafirlere verilmesini haram kılmıştır. Zira Allah Subhanehu ve Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ“Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.Fitne, savaştan (adam öldürmekten) daha kötüdür.” [Bakara 191]

Ey Pakistan içindeki subaylar! Ey Muhammed İbn Kasım’ın evlatları! Hükümetin almış olduğu sembolik tedbirler sizin duygularınızı ve arzularınızı temsil etmiyor. Zira sizler sabırsızlıkla mübarek İsra ve Miraç topraklarını kurtarmak için emirler almayı bekliyorsunuz. Gerçek şu ki, zayıflar ve muhtaçlar güçlü olanlara başvururlar. Bu nedenle İslam dünyası, ihtiyaç duydukları saatte sizlere bakıyor. O halde acılı saatlerinde sizlere çağrıda bulunan zayıflara ve kederli olanlara yardım edin. Peki neden hâlâ istekli ve muktedir olan güçler, Mescid-i Aksa’yı kurtarıp onun kapılarını kendi elleriyle açma nimetinden mahrum kalıyorlar?!

O halde haydi Allah Subhanenu ve Teala’nın emirlerine uyun, tahtları devirin, Filistin’i kurtarmak için harekete geçin ve Tel Aviv’in semalarını füzelerle aydınlatın. Böylece tüm İslam ümmetine kutlama yapmak için gerçek bir neden verin. Zira artık birlikte ayağa kalkmanın, harekete geçmenin, Batılı ülkelerle bağlarımızı koparmanın ve Filistin’in kurtuluşuna öncelik vermenin zamanı gelmiştir. Aslında Allah Subhanehu ve Teala, mazlumlara yardım etmek için yaptıklarımızdan dolayı bizleri hesaba çekecektir.

Haydi o zaman müminlere karşı şefkatli ve merhametli, saldırgan kâfirlere karşı ise sert olun. Dur bakalım Allah sizleri mi kullanacak yoksa yerinize dilediği kimseleri mi getirecek ey subaylar? Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَنْ يَرْتَدَّ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihat ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.” [Maide 54]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Kara Osman