Haber - Yorum

Suud Hanedanı Yöneticilerinin Düşündüğü Tek Şey, Yahudilerle Normalleşmek ve Ahlaksızlığın Yayılmasıdır!

Haber:

- Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan Al Suud, Filistin sorunu için uzun vadeli bir çözüme ulaşılıncaya kadar Suudi Arabistan Krallığı’nın “İsrail” ile ilişkilerini normalleştiremeyeceğini açıkladı.CNN’e verdiği röportajda, yaşanabilir bir Filistin devletine giden yol olmadan normal ilişkiler kurmanın imkansızlığıyla ilgili bir soruya yanıt olarak Suudi Bakan şunları söyledi: “Bizim için tek kazançlı yol budur; bu nedenle [cevap] evet. Çünkü istikrara ihtiyacımız var ve biz bunun Filistin meselesinin çözülmesiyle gerçekleşeceğini umuyoruz.” (Rusya el-Yevm)

- Arap dünyasından ve dünyadan bir grup yıldız, Riyad’a gitmeyi, sanatı ve sanatçıları kutlamak için olağanüstü bir geceye katılmayı ve Arap sahnesinde bir dönüm noktası haline gelen sanatsal etkinliğin dördüncü oturumuna katılmayı seçtiler; zira oturumda, Joy Ödülleri (Joy Awards) ve çeşitli dallarda kazananların taçlandırılmasının yanı sıra bir dizi sanatsal ikonun çabaları onurlandırılacak ve onların sanatsal sahneyi zenginleştirme ve benzersiz üretimleriyle kendilerini farklılaştırma yolculuklarına vurgu yapılacak. (Şarkul Avsat)

Yorum:

Suud Hanedanı yöneticilerinin düşündükleri şey, Yahudi varlığıyla normalleşmek olup onlar için önemli olan şey de işte budur; dolayısıyla onlar için öldürülme, yerinden edilme, yıkım, yakma ve tahribat hiç önemli olmadığı gibi Gazze Şeridi’nin yaşanmaz hale gelmesi, Gazze halkını bekleyen yerinden edilme ve Batı Şeria’daki suikastlar, tutuklamalar, evlerin yıkılması, işgaller, sabotajlar ve yıkımlar da hiç önemli değildir…

Suud Hanedanı yöneticilerinin önem verdikleri şey, Kızıldeniz’de istikrarın olmasıdır; çünkü orada meydana gelecek bir gerilim uluslararası ticareti etkiliyor; işte onlar buna çocukların ve kadınların öldürülmesinden daha çok önem verdikleri gibi bir de onlar Yahudilerle normalleşmeye önem veriyorlar; çünkü bu onlar için istikrar ve iktidarda kalmak demektir. Suud Hanedanı yöneticilerinin önem verdikleri şey, Harameyn beldesinde ahlaksızlığı yaymaktır; bunu da erkek ve kadın sanatçıları onurlandırmak ve onlara ödüller dağıtmak için Cumartesi günü yapılan kutlamalarla ve ihtilat (kadın-erkek karışık) ve diğer haramların yanı sıra ana düşüncesi sanat, oyunculuk ve müzik olan nesiller yetiştirmek için ahlaki değerleri yıkan haramlara paralar harcayarak yapıyorlar.

Ey Harameyn beldesindeki alimler: Suud Hanedanı yöneticilerinin açıklamalarını işitmediniz mi?! Neden onlara karşı çıkmıyorsunuz?!Ey alimler, şeyhler ve hatipler, haksızlık karşısında susanın dilsiz Şeytan olduğunu bilmiyor musunuz?! Bu fani dünyadan ne istiyorsunuz Allah aşkına?! O halde artık uyanın ve sizleri helake sürükleyen ve sizleri zilletin ve geri kalmışlığın meyveleriyle besleyen bu yöneticileri inkar edin.

Ey Harameyn beldesinin halkı: Sizler neredesiniz?! Mübarek toprakları işitmediniz mi?! Müminlerin Emiri Ömer İbn Hattab’ın fethettiği Kudüs’ü işitmediniz mi?! Yöneticilerinizin hakkında konuştukları Filistin’i işitmediniz mi?! Ama bizler, Yahudilere karşı gösteriler ve kınamalar yaptığınızı hiç görmedik ve işitmedik! Peki sizler, katliamları, yakılmaları, yıkımları, öldürmeleri ve yerinden edilmeleri işitmediniz mi?! Orduların topraklarınızdan çıkıp ülkeler fethettiğini ve insanların ona yaklaştığını bilmiyor musunuz?! Ülkenizden hareket ederek Mecusilerin ateşini söndüren ve Roma’nın haçlarını kıran Müslüman ordularının tarihini okumadınız mı?! Sizler tarihin neresindesiniz?

Ey Harameyn beldesinin orduları: Sizler Kuveyt’i kurtarmak için Batı ordularıyla birlikte savaştınız ve ülkenizi Batılı güçlere açtınız; o halde günahlarınızın kefaretini ödemeyi, Allah’a ve Rasulü’ne yardım etmeyi ve dünyayı Yahudilerden ve onların ifsatlarından kurtarmayı düşünmüyor musunuz?! Ey subaylar ve ey askerler: Haydi Allah’a karşı yüzlerinizi aklayın, Filistin halkına yardım edin, tarihinizi hatırlayın, rehaveti bir kenara bırakın ve dünya ve ahirette kazananlardan olmak için kalplerinizi Allah’a odaklayın. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلَّا خَذَلَهُ اللهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ، وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلَّا نَصَرَهُ اللهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ نُصْرَتَهُ “Her kim bir Müslümanı saygınlığının kaybolması, şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yardım eder.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)