Haber-Yorum

Ürdün, Yahudilerin Kâbusu Oldu!

Haber:

Ürdün’de işgalin elçiliğinin varlığını reddeden ve Gazze’ye destek veren gösteriler sürüyor. (Arabi 21)

Yorum:

Ebu Ubeyde, Ürdün’ü işgalcinin kâbusu olarak tanımlarken haklıymış; evet Ürdün, Yahudilerin kâbusu oldu; çünkü Filistin’e en yakın Müslüman ülke, dahası Doğu Şeria ve Filistin ile en uzun sınırı olan bir ülkedir; ayrıca Ürdün, mübarek toprakları kurtarmayı arzu eden geniş bir kitleye sahip olduğu gibi Yahudi varlığını birkaç saat içinde yok edebilecek kapasitede bir ordusu da vardır. Nitekim merhum Genelkurmay Başkanı Meşhur el-Cazi’nin ifadesine göre, varlık daha önce bunu, Kerame savaşında da denemişti; zira 1967 savaşında Arap ordularından kat kat daha fazla Yahudi teçhizatının yok edildiği işte bu savaştır; bu nedenle Yahudilerin, İngiltere’nin kendilerini korumak için kurduğu Ürdün rejiminin hayatta kalmasına oldukça hırslı olduklarını görüyoruz. Bu yüzden Netanyahu anılarında şunları söyledi: (Kral Hüseyin, Netanyahu'yu Londra dışındaki evinde gizli bir toplantıya davet etti. Netanyahu, Mossad’ın kiraladığı uçakla seyahat etti ve toplantı sırasında krala şunları söyledi: “Haşimi Krallığı’nın bekasının, “İsrail’in” çıkarı için hayati olduğunu düşünüyorum; gerekirse onun devrilmesini önlemek için askeri müdahalede bulunacağız.”)

Şayet Ürdün’de işler çığırından çıkmış olsa ve emir de Allah’tan ve ahiret gününden korkan ve gerçekten İslam ümmetine mensup birinin elinde olmuş olsa, Ürdün ordusu harekete geçip Filistin’e girer ve onu birkaç saat içinde Yahudilerin pisliğinden kurtarırdı. Şu anda Ürdün’de tutuklu bulunan parlamento üyesi ve Ürdün ordusunun eski askeri Usame el-Acarame şunları söylüyor: “Arap ordusu, füzeler ve tanklar olmadan sadece bireysel silahlarla yola çıkmış olsa, şayet bunu yapmış olsa sınırların ona açılacağını ve öğlen hareket etmiş olsa namazı orada kılabileceğini ve ikindiyi de Mescid-i Aksa’da kılabileceğini yakinen biliyorum. ”

Bu nedenle rejimin, İngiliz büyükelçisinin gözetimi altında nasıl da ırkçılık akorduyla oynadığını, aktivistleri tutukladığını ve göstericileri bastırdığını gördük! Yine kardeşleri Arap rejimlerinin, hareketi şeytanlaştırmak ve hareketin yanında duran, orduları harekete geçmeye ve mübarek toprakları kurtarma sevk eden herkese saldırmak için nasıl da elektronik sineklerini seferber ettiklerini gördük… İşte bütün bunlar Batı’nın, Yahudilerin ve onların ajanlarının, başlarına kötü şeylerin gelmesinden korktuklarını göstermektedir!

Bu nedenle Ürdün’deki subay ve askerlere bir çift söz etmek gerekiyor; onların, kitleleri izlemek, onları dövmek ve tutuklamak ya da Yahudilerin ve dostlarının gözlerine girmek için akaryakıt ve sebze tırlarını korumak yerine kitlelerin yanında durmaları gerekir! Evet, Ürdün ordusunun, kitlelere yardım eden, Gazze ve Filistin’deki kardeşlerine destek veren, Vadi Arabe’yi ayaklar altına alan onurlu bir ordu olması ve Yahudilere karşı cihad etmek, mübarek toprakları onların pisliklerinden temizlemek ve mübarek Mescid-i Aksa’da namaz kılmak için derhal harekete geçmesi gerekir… İşte tüm bunlar, Allahu Teala’nın emrine itaat etmek ve ajanların emirlerine isyan etmek demektir.

Allah Subhanehu şöyle buyurmuştur:وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir.” [Enfal 72] Ve Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ “Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.” [Bakara 191] Ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurmuştur: لَا طَاعَةَ لِمَخْلُوقٍ فِي مَعْصِيَةِ الْخَالِقِ “Yaratıcıya isyanda kula itaat yoktur.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdulaziz Munîs - Kuveyt