- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
ABD ile Çin Arasındaki Askeri Rekabet ve İslam Ümmetinin Konumu!
Haber:
Çin ve ABD, savunma iletişim kanallarını yeniden tesis etme çabalarının ortasında Asya-Pasifik bölgesinde artan gerginlikler de derinleşiyor.ABD, Çin'e karşı mevcut askeri üstünlüğünü sürdürse de analistler, Çin'in modernizasyon ve teknolojik ilerleme yoluyla askeri yeteneklerini geliştirmesiyle bu boşluğun daraldığına dikkat çekiyor. Çin Savunma Bakanı Dong Jun ile Amerikalı mevkidaşı Lloyd Austin arasındaki son görüşmelerde, bölgedeki askeri faaliyetlerin arttığı bir dönemde Tayvan'a yönelik sağlam tutumlar vurgulandı. Tayvan’ı kendi topraklarının bir parçası olarak gören Çin’in askeri eğitimini yoğunlaştırması, Amerika’nın korku ve uyarılarını artırmasına neden oldu. Pentagon, Çin’in denizdeki genişlemesinin gemi sayısında ABD’yi geride bıraktığına ve beklentilerin daha fazla büyümeye işaret ettiğine dikkat çekiyor. İki ülke askeri alanda rekabet ederken, Hint-Pasifik müttefikleriyle yapılacak işbirliği gelecekteki dengeleri şekillendirebilir.Aynı zamanda Washington'un AUKUS gibi girişimlerle desteklenen bölgedeki stratejik ittifakları, Çin’in etkisini dengelemeyi ve küresel güvenlik dinamikleri üzerinde etkileri olan karmaşık jeopolitik sahneye ışık tutmayı amaçlıyor.(scamp.com)
Yorum:
ABD ile Çin arasındaki askeri rekabet, devletin hem içeride hem de uluslararası alanda çıkarlarını koruyabilmesi için güçlü bir askeri güce sahip olmasının hayati önemini vurguluyor.Üstelik küresel ölçekte askeri yeteneklere sahip olan bir ülke, küresel meselelere önemli katkıda bulunmaya hazırdır.
Baskın askeri güçler olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, Asya-Pasifik, Afrika, Avrupa ve Amerika dahil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli etkiye sahiptirler. Ancak bu ikisinin laik akideleri, sıklıkla insani değerler pahasına ulusal çıkarları ön plana çıkarıyor. Çin’in Sincan ve Tibet’teki politikalarının yanı sıra ABD’nin Irak, Suriye, Yemen, Libya ve Afganistan gibi birçok ülkeye müdahalesi de bu dinamiği yansıtıyor. Ayrıca ABD’nin Yahudi varlığına verdiği desteğin devam etmesi, onun Filistin’deki Müslüman nüfusu etkileyen çatışmalardaki rolünü teyit ediyor.
Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in liderliği altındaki İslam hadaratı, Asya, Afrika ve Avrupa’ya kadar uzanan zengin bir tarihe sahiptir; bu refah dönemi, doğru akidenin, güçlü ekonomik ve askeri gücün temelini korumuştur. Ayrıca bu hadarat, dış çalkantılara karşı güvenliği sağlamış ve dünya medeniyetine olumlu katkıları kolaylaştırmıştır.
İslam ümmetinin görevi, geçmişte başarılarla dolu bu tarihi yeniden canlandırmak ve eski ihtişamına yeniden kavuşmak için çalışmaktır. Hilafetin kurulması yoluyla İslami hayatın yeniden başlatılmasına, geçmişteki başarıların yeniden elde edilmesinin ve müreffeh bir geleceğin sağlanmasının anahtarı olarak bakılmalıdır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Asvar