- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Netanyahu’nun ABD Kongresi’ndeki Konuşması Kabadayılığı ve Kibri Açığa Çıkaran Bir Korku ve Yardım Talebidir
Haber:
Netanyahu, 24 Temmuz’da, sıcak bir şekilde karşılandığı ABD Kongresi’nde bir konuşma yaptı ve kongre üyeleri onu, Amerikan başkanlarını en önemli konuşmalarında alkışladıkları gibi ayakta alkışladılar. Konuşması, Gazze’de devam eden savaşın Amerika ve Yahudi varlığının savaşı olduğu ve tüm Batı ve medeniyetinin terörizm ve vahşet olarak adlandırdığı İslam’a karşı bir savaşı olduğuna odaklandığı birçok noktayı içermiştir. Ayrıca o, Yahudi varlığının ABD’nin vazgeçilmez bir müttefiki olmaya devam edeceğini ve ABD’nin de Hamas ve terörizme karşı nihai ve mutlak zafer elde etmek için ihtiyaç duyduğu her şeyle kendisini desteklemeye devam etmesi gerektiğini söyledi.
Yorum:
Bu konuşma, ABD’de büyük bir ilgi gördü. Konuşmada Amerika Birleşik Devletleri ile Yahudi varlığı arasındaki bağlantı, onların bölgeye ve İslam’a yönelik düşmanlıkları ve buna her iki konseyin üyelerinin tekrarlanan alkışlarının eşlik etmesinin, önemli ve tarihi anlamları vardır. Netanyahu, İkinci Dünya Savaşı sırasında bu Kongre’de üç kez konuşma yapan İngiltere Başbakanı Churchill ile karşılaştırılırken, diğer Batılı ve Arap ülkelerinin yanı sıra Amerika ile Yahudi varlığının yaklaşık 10 aydır Gazze'ye yönelik yürüttüğü savaş sırasında Natenyahu’nun yaptığı konuşması, dördüncü konuşma oldu. Bu da bu savaşın sonuçlarının, küresel sistem için son derece tehlikeli olduğuna işaret etmektedir. Dolayısıyla bu konuşma, ABD Başkanı’nın Senato ve Temsilciler Meclisi’nin Capitol binasındaki ortak oturumunun önünde yaptığı Amerika Birleşik Devletleri’nin durumuyla ilgili her yıl yapılan “Birliğin Durumu” hakkındaki konuşmalarına benzer bir şekilde gerçekleşmiştir.
Bu konuşmanın ve gerekçesinin önemli anlamlarından biri de, bu savaşın Yahudi varlığına, ardından Amerika’nın bölgedeki nüfuzuna yönelik tehlikesidir. Zira aradan neredeyse bir yıl geçmesine rağmen bunun dünyadaki manşeti, Amerika’nın her türlü siyasi ve askeri desteğine rağmen Yahudi varlığının Hamas’ı ortadan kaldırıp tam ve mutlak bir zafer elde edememesi olmuştur ki bu da Amerika için bir başarısızlık olarak değerlendirilmektedir; dolayısıyla bu da bölgede birtakım emelleri olanların veya etki kazanma ya da gerçekliği değiştirme arzuları olanların bunun için planlar yapma iştahını kabartmıştır. Bu tehlikeler ve düzeyleri böyle bir konuşmayı haklı çıkardığı gibi bu konuşma da bu tehlikelere ve düzeylerine işaret etmektedir.
Bazı Kongre üyelerinin ve Amerika’nın önde gelen siyasi isimlerinin bu konuşmaya karşı çıkmasıyla ilgili söylenenlere gelince;bu muhalefetin, konuşmayı destekleyenlere kıyasla nispeten küçük olduğunu belirtmek gerekir ki bu da ABD’de iç rekabetlerin yaşandığı dönemlerde, özellikle de böylesine ciddi bir konuda normal bir durumdur.Netanyahu hükümetine karşı böyle bir eğilimin olduğu açık olup -her ne kadar ona destek veren eğilimden daha az olsa da-, bu varlıktan vazgeçme eğiliminin olması veya bunun ortaya çıkması doğaldır; çünkü onun bu savaştaki başarısızlığı, Amerikan çıkarlarını olması gerektiği gibi koruma yeteneklerinin tükendiğine işaret ediyor. Sanki Natenyahu’nun kabul edilmesi ve sıcak bir şekilde karşılanması bu eğilime bir karşı çıkış olup dünyaya, bunun Amerika için düşünülemez bir konu olduğuna, Yahudi varlığına desteğinin devam edeceğine dair güvence verdiğine ve bunun dışında bir alternatifin olmadığına dair bir mesajdır. Aynı şekilde yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen varlığın Gazze’de başarısız olmasının, ondan vazgeçmek değil, ona olan desteğin artırılmasını gerektiren sebepleri vardır; zira varlık, Amerika’nın vazgeçilmez bir müttefikidir. Aslında varlık, bu savaşın Batı’yı ve medeniyetini ve bölge üzerindeki Batı ve Amerikan hegemonyasını tehdit edecek şekilde bölgede derinden kök saldığını teyit eden yükselen İslami siyasi eğilimle savaşmak için en büyük uçak gemisi ve en büyük askeri cephaneliğidir.
Bu nedenle Netanyahu’nun ifadelerinin merkezinde bu anlamları gördüğümüz gibi ABD’li temsilci ve senatörlerin ayağa kalkarak bunları coşkuyla alkışladığını gördük. Dolayısıyla gerekçeleriyle birlikte bu konuşma, Gazze ve mücahitlerinin kararlılığı nedeniyle Amerika ve Yahudi varlığının ortak çıkmazının bir kanıtı olup bu da Amerika’nın, Gazze’ye diz çöktürmek ve “ertesi gün” olarak adlandırdığı noktaya ulaşmak için Yahudi varlığını hâlâ desteklediğine delalet etmektedir. Yukarıda geçenleri belgelemek adına Netanyahu’nun övündüğü ve kongrenin alkışladığı, ortak çıkmazı, ortak hedefi ve güçlü bağların devamını vurgulayan bazı ifadeleri aşağıda alıntılıyorum.
Gazze’de devam eden savaşın, sonucunun mevcut dünya düzeninin pekiştirilmesini ya da yok olmasını belirleyecek hayati öneme sahip bir medeniyet çatışması olduğunu söyledi. Zira şöyle dedi: “Bizler tarihi bir kavşaktayız, Ortadoğu kaynıyor ve çatışma, medeniyetler arasında değil, barbarlıkla medeniyet arasındadır.” “Amerika ve “İsrail” birlikte durursa biz kazanırız, onlar kaybeder.”İran’ı ve ajanlarını bölgede, Batı’da ve Amerika’da terör ve tehlike kaynağı olarak nitelendirdi; bu da onun yok edilmesi ve ajanlarının ortadan kaldırılması gerektiği anlamına gelmektedir. Zira şöyle dedi: “İran, ABD’ye karşı koymak için önce Ortadoğu’yu kontrol etmesi gerektiğinin farkındadır.” “İsrail’in” eli kolu bağlanırsa bir sonraki hedef ABD olacaktır.” İran'a karşı bir Arap-Amerikan (İsrail) ittifakı oluşturulması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi: “İsrail” ve ABD, İran’ın tehditlerine karşı koymak için Ortadoğu’da ittifak oluşturabilir.” “Ortadoğu’daki dostlarıma İran'ın tüm terör ve kaosun kaynağı olduğunu ve radikal İslam'ı empoze etmeye çalıştığını söylüyorum.” “Orta Doğu'da İbrahim Anlaşmalarının bir uzantısı olacak yeni bir ittifakı arzuluyorum.” “İsrail”, İran’ın nükleer silah geliştirmesini engellemek için harekete geçtiğinde hem kendisini hem de Amerika’yı koruyacaktır.” Ve “İsrail’le” barış yapacak tüm ülkeler ittifakımıza davet edilmelidir.” Savaştaki başarısızlığına, çok sayıda savaş alanının olmasını ve büyük desteğe olan ihtiyacı gerekçe gösterdi. Zira şöyle dedi: “Hamas, Hizbullah ve Husilerle savaştığımızda, İran’la savaşmış oluyoruz”, “Zafer ufukta görülmekte olup Hamas’ın yenilgisi İran terör eksenine güçlü bir darbe olacaktır.” Bu hedef için geniş çaplı uluslararası eylemlere girişme ve kongrenin her iki kanadından da dahili destek alma konusunda ısrar etti.
Yukarıda geçenlere ek olarak konuşmanın bir açıklama olmaksızın ima ve işaret yoluyla işaret ettiği en önemli olan şey, varlığın mevcudiyeti ve Amerika’nın bölgedeki çıkarlarını koruma görevini yerine getirme kapasitesi konusudur. Çünkü Amerika savaşın başında Netanyahu hükümetini Hamas’ı ortadan kaldırmaya zorlamıştı; zira Dışişleri Bakanı Blinken, Hamas’ı ortadan kaldırmanın, bu varlığın yerine getirmesi gereken bir yükümlülük olduğunu söylemişti. Bundan aciz kalınması, Yahudi varlığının liderlerini, tam zafer elde edilene kadar, yani ABD’nin emri yerine getirilene ve taahhütleri karşılanana kadar, asker ve kayıp açısından maliyeti ne olursa olsun ve hangi iç veya dış baskıya maruz kalırlarsa kalsınlar savaşı sürdüreceklerini yinelemeye sevk etti. Nitekim Netanyahu bu konuşmasında kararlılığını yeniden teyit etti ve hem varlığa hem de Amerika’ya yönelik desteğin artırılması talebinin karşılanamaması tehlikesini göstermek için ona yalvardı. Zira şöyle dedi: “İsrail” geri adım atmayacak ve zafere ulaşana kadar savaşacağız ve bu bizim taahhüdümüzdür”, “Kapsamlı ve tam bir zafer elde edinceye kadar savaşmaya devam edeceğiz”, “Hedeflerine ulaşılıncaya kadar Gazze savaşının bitmesine izin vermeyeceğim”, “Buraya size galip geleceğimizi teyit etmek için geldim.Bizim savaşımız sizin savaşınızdır, düşmanlarımız sizin düşmanlarınızdır ve bizim zaferimiz ABD'nin zaferidir”, “İsrail”, Amerika’nın onsuz yapamayacağı müttefiki olarak kalmaya devam edecektir”, “Amerika Birleşik Devletleri’ne, işi daha hızlı bitirmemizi sağlayacak araçları bize vermesi için çağrıda bulunuyorum.”
Bu konuşmaya yorum yaparken gözden kaçırılmaması gereken şey, içerdiği kabadayılığın miktarı ve bariz yalanların boyutudur. Dünya, dünyadaki en yalancı, en küstah ve en kibirli kişinin Amerikan Başkanı olduğuna ve bu konuda bir sonraki başkanın onu geçtiğine alışmışsa da, Netanyahu bu konuda tüm Amerikan başkanlarını geride bırakmıştır.
Bu konuşmada ne kadar güçle övünme ve zafer kibri olursa olsun, konuşmanın övünme ve kibirden kat be kat daha fazla korku ve panik içermesinin yanı sıra kat be kat daha fazla imdat çığlıkları ve yardım haykırışları içerdiği, metinleri ve durumları inceleyen biri için bir sır değildir ve zafere sadece bir saatlik bir sabır vardır.
وَلاَ تَهِنُواْ فِي ابْتِغَاء الْقَوْمِ إِن تَكُونُواْ تَأْلَمُونَ فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ كَمَا تَأْلَمونَ وَتَرْجُونَ مِنَ اللّهِ مَا لاَ يَرْجُونَ وَكَانَ اللهُ عَلِيماً حَكِيماً “O (düşman) topluluğu takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız onlar da, sizin çektiğiniz gibi acı çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onların ümit etmedikleri şeyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.” [Nisa 104]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmud Abdulhâdî