- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Tunus… İkinci Bir Fırsat!
Haber:
Tunus’ta cumhurbaşkanını devirmek için yapılan gösteriler. (15 Eylül 2024)
Yorum:
Tunus sokaklarındaki mevcut hareketlenme, oradaki insanların canlılığını ve onların siyasi değişim için duydukları dizginlenemez arzularını yansıtmaktadır. Nitekim Tunus’taki halkımız, korku bariyerlerini kırmak için duygusal olarak başlatılan Arap Baharı devrimlerinin ateşlenmesine öncülük etmiş ve böylece köklü bir değişim için gereken kısmın yarısını kat etmiştir. Ancak duygusal hareketi kontrol eden ve onu doğru yöne yönlendiren diğer kısım henüz tamamlanmamıştır.
Cumhurbaşkanının gidişi ve rejiminin hayatta kalması sahnesinin tekrarlanmaması için azı dişlerle sımsıkı sarılmayı gerektiren siyasi ve fikri gerçekler vardır. Bunlardan birisi, ne kadar bireysel olursa olsun bireysel yöneticinin, bir iç sistemin ve dış örtünün ürünü olduğu gerçeğidir. Zira bireysel yönetici, güvenlik hizmetleri, iktidar partisi, dekoratif partiler, sahte parlamento, özel hazırlanmış bir anayasa ve yasalar, medya, kültür, fikirler ve diğer sistemler ve şekiller gibi kurum ve kuruluşlar yoluyla yönetmektedir.Tunus’ta ve Tunus dışındaki diğer Müslüman ülkelerdeki asıl sorun, tiran Bin Ali’nin şahsı değil, onun arkasında bıraktığı, tiranları üreten ve onları tekrar üretip şekillendiren sistemdedir. Dış örtü ve desteğe gelince; bu, çok açık ve nettir. Örneğin 11 Ocak 2011 tarihinde Fransa Dışişleri Bakanı Michele Alliot-Marie şunları söylemiştir: “Fransız güvenlik hizmetlerinin uluslararası alanda tanınan uzmanlığı ve bilgisi, bu tür güvenlik sorunlarına katkıda bulunabilir.” Bu açıklamasında, o zamanlar Tunus ve Cezayir’de meydana gelen protestolara atıfta bulunmuştur.
Bu nedenle hem önceki ve sonraki rejimden tamamen kopmak hem de iç zemininden ve dış örtüsünden kopmak gerekir.
Protestoların gerçek bir devrime dönüşebilmesi için, kitlesel hareketin fikri bir anlamı ve belirli bir yönü olmalıdır. Dolayısıyla akide ve nizam olarak İslam’dan başka gerçek bir başlık yoktur. Bu yüzden uluslararası toplumun kabul ettiği demokratik kapitalizme doğru ilerleyen bir hareket ile Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ تَعْمَلُ فِي النَّاسِ بِسُنَّةِ النَّبِيِّ وَيُلْقِي الْإِسْلَامُ بِجِرَانِهِ فِي الْأَرْضِ يَرْضَى عَنْهُ سَاكِنُ السَّمَاءِ وَسَاكِنُ الْأَرْضِ لَا تَذَرُ السَّمَاءُ مِنْ قَطْرٍ إِلَّا صَبَّتْهُ مِدْرَاراً وَلَا تَدَعُ الْأَرْضُ مِنْ نَبَاتِهَا وَبَرَكَاتِهَا شَيْئاً إِلَّا أَخْرَجَتْهُ “Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır.O zaman Allah, daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduran Benim soyumdan birisini gönderecektir. O zaman gök hiçbir yağmur damlasını esirgemeyecek ve yer de bereketlenecektir” şeklinde buyurduğu gibi Hilafete doğru ilerleyen bir hareket arasında ne kadar da büyük fark vardır.Demokratik kapitalizme dayalı bir yaşam ile İslam fikrine dayalı bir yaşam arasında ne kadar da büyük bir fark vardır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]
Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir’in 18 Ocak 2011 tarihli bir yayınında söylediklerini hatırlıyorum:
“Lider ehline yalan söylemez. Hizb-ut Tahrir, azme değer ayaklanmanız sırasında otuz gün boyunca akıtılan masum kanların nidasına icabet etmeniz için azimlerinizi bilemektedir:
Bu kanlar, tepenizdeki zalim beşeri sisteme sessiz kalarak kendisini boş yere zayi etmemeniz için sizlere nidada bulunmaktadır...
Bu kanlar, Batının nüfuzunu, piyonlarını ve onun kültürü ile haşır-neşir olanları ülkenizden söküp atmanız için sizlere nidada bulunmaktadır...
Bu kanlar, Allah'ın davetine icabet ederek O'nun vaadi ve Resulü Sallallahu Aleyhi ve’s Selam’ın müjdesi olan Raşidi Hilafeti kurmanız için sizlere nidada bulunmaktadır...
Bu kanlar, işte güzel bir hayat bu şekilde olur, mutsuzluk, beşeri kanunları kaldırıp atmak ve insanların Rabbinin kanunlarına tabi olmakla ortadan kalkar dercesine sizlere nidada bulunmaktadır...
فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا يَضِلُّ وَلا يَشْقَى وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا "Her kim Benim hidayetime tabi olursa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Her kim de Benim zikrimden (hidayetimden) yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacaktır." [Tâhâ 123-124] O halde icabet edecek misiniz?”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt