- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerikalılar Gazze'deki Soykırıma Karşı Gösteri Yaparlarken
Savunma Bakanlıklarındaki Lobiler İse Savaşı Körüklüyorlar!
Haber:
Protestolar Birleşik Devletlerin çeşitli yerlerinde tırmanıyor; zira göstericiler, Gazze’de devam eden soykırıma dikkat çekiyorlar. Üniversitelerin ana kampüsünden Wall Street’in kalbine kadar Amerikalılar, ABD’nin Yahudi varlığına verdiği desteğin sona ermesini talep ediyor.Amerikalılar şiddete karşı gösteri yaparlarken, hükümet halkın taleplerine doğrudan karşı çıkmaya devam ediyor; zira Amerikalıların çoğunluğunun soykırıma karşı çıkması (Gallup), özel çıkar gruplarının sözde demokratik temsil üzerindeki nüfuzunun altını çizen bir husustur.
Geçtiğimiz iki hafta içinde Amerika Birleşik Devletleri’nin çeşitli yerlerinde düzenlenen çok sayıda protesto gösterisi, Yahudi devletinin eylemlerine karşı geniş çaplı bir muhalefeti ortaya koymaktadır. Harvard Üniversitesi, yönetimin Filistin yanlısı gösterilere katılan öğrencilerin eğitimini askıya alma kararına karşı dahili çalışma profesörlerin öncülük ettiği protestolara tanık oldu.Harvard Tıp Fakültesi’nde klinik tıp profesörü olan Lara Z. Germanos şöyle bir yorumda bulundu: “Harvard yönetimi, Filistinlilerin sağlığını, insan haklarını ve yaşamlarını savunan her türlü konuşma ve protestoyu yasaklayarak kampüste bir korku iklimi yaratmaktadır.” (NBC Boston)
Columbia Üniversitesi'nde yüzlerce öğrenci, ABD üniversitelerini kasıp kavuran Filistin yanlısı geniş çaplı hareketin bir parçası olarak 7 Ekim 2024 tarihinde kitlesel bir gösteriye katıldılar.Bu eylemlere ek olarak Filistin Gençlik Hareketi öncülüğünde binlerce protestocu Los Angeles'ta sokaklara döküldü.Gazze'de devam eden soykırımın birinci yıldönümüne denk gelen protesto, ülke çapında düzenlenen 55'ten fazla benzer etkinlikten sadece biriydi. (USC Annenberg)
Protestolar, üniversite alanının dışına taşarak ülkenin finans merkezine kadar ulaştı.Barış için Yahudilerin Sesi öncülüğünde yüzlerce protestocu Wall Street’teki New York Menkul Kıymetler Borsası’nda toplandı.Verdikleri mesaj açıktı: Yahudi varlığını silahlandırmayı durdurun. Barış için Yahudilerin Sesi Siyasi Direktörü Beth Miller protestocuların duygularını şöyle ifade etti: “İsrail” Gazze'deki insanları katletmek için Amerikan bombaları kullanırken Wall Street silah üreticileri ise hisse senedi fiyatlarının fırladığına tanık oluyor.”(NBCNew York); protestolarda 200’den fazla kişi tutuklanmış olup bu da kamuoyunun ABD politikalarına karşı artan hayal kırıklığını yansıtıyor.
Yorum:
Bu gösteriler, soykırıma karşı çıkan Amerikan halkı ile Yahudi varlığına mali ve askeri yardım yaparak soykırımı desteklemeye devam eden ABD hükümeti arasındaki derin uçurumu ortaya koymaktadır.
ABD hükümetinin Yahudi devletine verdiği sabit destek, Siyonist lobi ve askeri-endüstriyel kompleks gibi özel çıkar gruplarının tehlikeli etkisine ışık tutmaktadır; zira bu gruplar ABD dış politikası üzerinde güçlü bir etkiye sahip olup bu da insanların sesleri pahasına politikacıların kendi mali ve siyasi çıkarlarına öncelik vermelerini sağlamaktadır.İnsanlar ile hükümet arasındaki bu kopukluk, demokratik sistemdeki ciddi bir kusuru açığa çıkarmaktadır.
Özgürlüğün feneri ve insan haklarının koruyucusu olduğunu iddia eden bir millet olan Amerika, bir ara yüzden başka bir şey değildir. Zira onlar, demokrasi yoluyla barışı teşvik ediyormuş gibi görünürlerken elleri kana bulaşmıştır. Ancak bu demokrasi, yoksul ve çaresizlerin üzerine bombalar ve füzeler atılarak yayılıyor.Washington'daki sözde adalet kahramanları eylemlerini reform diliyle örtbas ederlerken, aslında yolsuzluk ve yıkım tohumları ekmektedirler. Allah Subhanehu ve Teala, bu yalan anlatıyı şu kavliyle açığa çıkarmaktadır: وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ * أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَـكِن لاَّ يَشْعُرُونَ “Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, anacak anlamazlar.” [Bakara 11-12] Dolayısıyla barış için çalıştıklarını iddia eden Washington’un liderleri, bizzat Yahudi varlığını silahlandıran, finanse eden ve soykırımı körükleyen aynı kişilerdir.
Bugün seçkinlere hizmet eden bir demokrasiye tanık oluyoruz. Nitekim savunma lobicileri, kamuoyunun çığlığına bakmaksızın mali ve askeri yardımların akışının devam etmesini sağlamaktadırlar.Askeri-endüstriyel kompleks savaştan fayda sağlamaktadır; zira dünya çapında şiddeti besleyen silahların satışından milyarlarca Dolar kazanmaktadır.Sonuç olarak politikacılar, temsil ettiklerini iddia ettikleri halkın taleplerini göz ardı ederek bu çıkarlarla aynı çizgide yer alıyorlar.
Amerika’nın dört bir yanındaki protestolar, Amerikalıların çoğunluğunun Gazze’deki soykırıma karşı olduğunu kanıtlamakta ancak hükümet, Yahudileri destekleme kararlılığını sürdürmektedir. Kamuoyu ile hükümet politikası arasındaki bu açık bölünme, demokrasinin ikiyüzlülüğünü ortaya koymaktadır. İnsanların sesi ise savaş ve baskıdan fayda sağlayan birkaç güçlü grubun çıkarları için bastırılmaktadır.
Demokrasi, ortaya çıkışından bu yana seçkinlerin elindeki bir araç olmuş, onların gücünü ve servetlerini korumak için tasarlanmış ve kesinlikle halkın iradesini temsil etmemiştir. Başta savunma lobileri olmak üzere özel çıkar grupları sistemi kontrol etmekte ve politikaların savaş ve baskıdan fayda sağlayan kişilerin lehine olmasını sağlamaktadır. Zira Amerikalılar Gazze’deki soykırımı protesto etmek için sokaklara dökülürken, çatışmadan fayda sağlayan kişilerin liderlik ettiği hükümetleri ise Yahudi varlığını finanse etmeye ve silahlandırmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla bu sistem, bir özgürlük ya da temsil sistemi değil, aksine bir sömürü sistemidir. Zira bu sistem, sıradan insanların çığlıklarını görmezden gelerek zenginlerin ve güçlülerin çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu yüzden devam eden protestolar, sadece halkın arzuları ile hükümetlerinin eylemleri arasındaki derin uçuruma ışık tutmakta ve demokrasinin, hizmet ettiğini iddia ettiği insanların değil, iktidardakilerin lehine çalışan baskıcı bir yapı olduğunu ortaya koymaktadır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Divan Ebu İbrahim