- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Allah’ın Bizim İçin Tayin Ettiği Bir Liderimiz Varken Kafirlerin Tayin Ettikleri Asla Bize Lider Olamaz!
Haber:
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Suriye'de kurulacak yönetimin, bir mezhep veya dış güçler tarafından yönetilmemek için mevcut fırsatı değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
AB liderleri mezhepsel şiddet, aşırıcılık ve terörizmin yeniden ortaya çıkmasını önleyecek bir Suriye liderliği çağrısında bulundu.
Trump, “Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde olacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Suriye halkının herhangi bir yol kazasına mahal vermeden, geçiş sürecini suhuletle yönetmesine destek oluyoruz. Başta Ahmed eş-Şera olmak üzere yeni Suriye yönetimindeki isimlerle iletişimdeyiz…" ifadeleriyle sahadaki etkisine vurgu yaptı.
Yorum:
Allah Subhânehû ve Teâlâ Suriye’deki Müslümanlara muhteşem bir zafer nasip etti. Asrın en büyük firavunlarından birisinden onları kurtardı. Bu zafer, bu kurtuluş muhakkak mazlum, kalbi selim ve dik duruşlu Müslümanlara ve sadece onlara aittir. Bu onların hakkı ve Rabbimizin bir lütfudur. Fakat bu zaferde hainlerin ve kuklaların bir payı ve nasibi yoktur!
Evet, Esad firavunu çekip gitti, onun zindanlarında yıllarca insan aklının alamayacağı işkencelere maruz kalmış Müslüman kadınlar, erkekler ve çocuklar kurtuldu. Yerin yedi kat dibine kadar kat kat zindanlar kurmuş olan bu zalimler, onlara destek olanlar ve/veya göz yumanlar muhakkak ahirette cezalarını Allah’ın cehenneminin yedi kat dibinde tadacaklar.
Fakat asıl büyük sınav şimdi başlıyor. Bu sınavın temellerini tam anlamazsak Suriyeli Müslümanların devrimi, dökülen kanları heder olacak, kirletilen namuslarımızın, diri diri toprağa gömülen gençlerimizin, gaz bombalarıyla öldürülen çocuklarımızın öcü alınamayacaktır.
Dolayısıyla bu kıyamı başlatanların kim olduğunu, hangi hedef ve sloganlarla yola çıktığını, kısacası ruhunun ne olduğunu asla unutmamalıyız:
Suriyeli Müslümanlar, “Sadece Allah için!”, “Halk bu rejimin yıkılmasını istiyor!”, “Ebedî liderimiz Muhammed!”, “İslamiyye! İslamiyye! Devrimimiz İslamidir!”, “Halk yeniden Hilafet istiyor!” diyerek kıyama kalktı. Suriye’nin tümünde Müslüman halk, mevcut nizamın yok edilip yerine İslam nizamının inşa edilmesini “İslam’ın liderliğini” talep etti ve bu talebinden de vazgeçmedi.
Bugün gelinen noktada ise “Suriye’nin kaderini ancak Suriye halkı belirlemeli!” diyen Batılı güçler ve onların İslam beldelerine yerleştirdikleri hain işbirlikçileri, mücrim hakimiyetlerini sürdürmek için Suriye halkına “kaderinin yolunu” çizmeye çalışıyorlar.
Esad ve onun koruyucusu Rus ve İran güçlerinden geri kalmayarak, okullara, savunmasız kadın ve çocukların üstüne bomba yağdıran ABD… ve kuşatma altında açlık çeken halka küflü bisküviler dağıtarak yüzlerce çocuğu zehirleyen, getirilen yardım erzaklarını almak isteyen Müslüman kadınların ırzlarına göz diken, Banyas katliamına seyirci kalan Birleşmiş Milletler… İşte bu esfele safilîn, Suriye’nin yol haritasını çizmeye çalışıyor, bunun için “anahtarını” kahraman ilan ettikleri sadık hizmetkârı Türkiye yöneticilerinin eline teslim ettiklerini söylüyorlar…
Erdoğan ise her zamanki gibi sömürgeci efendilerine itaatte kusur etmeyerek Suriye’de yeni kurulan düzenin uluslararası direktiflerin, laiklik ve demokrasi çizgisinin dışına çıkmamasının garantörü olacak… Dostu Trump’ın istediği gibi yönetimin “herhangi bir yol kazasına” uğramaması için, yani kâfirlerin “mezhepsel şiddet, aşırıcılık ve terörizm” olarak tanımladığı Suriye kıyamının hedefine ulaşmasını engellemek üzere yeni yönetime yol göstererek, İslam düşmanı sömürgecilerin Suriye’deki egemenliğinin garantörü olacak. Hem de Allah Subhânehû ve Teâlâ; اِتَّبِعُوا مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءَ“Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın.” [A’raf 3] dediği halde…
Bu minvalde Colani ve yandaşları şimdiden Esad rejiminin artığı politikacılar, hakimler ve uluslararası sözleşmeler ile mevcut düzeni devam ettireceklerinin sözünü verdiler. Bir taraftan da Esad’in şebbihalarını bile serbest bıraktıkları halde İdlib’te sırf hak sözü söyledikleri için haksız yere hapsettiği Mü’minleri hâlâ serbest bırakmadılar! Bunun karşılığında uluslararası terör listesinden çıkartıldılar.
Dolayısıyla Suriye’deki devrim hala sona ermemiştir. Beşar Esad’dan kurtulan Suriye halkı, kâfirlerin hakimiyetinin aracı olan rejimden kurtulamamıştır. Rejimin sadece ismi ve yüzleri değişmiştir. Suriye halkının liderliğine soyunan bu sahte kahramanların hiçbirisi devrimin başında Müslümanların talep ettiği liderlik sıfatına sahip değiller.
Mücahitler ve yeni yönetim kadrosu başta olmak üzere tüm Suriye Müslümanları ne pahasına olursa olsun Allah’a itaatten zerre kadar kaymamalılar. Allah’ın düşmanlarına karşı kalplerinde zerre kadar korku olmadan, açık sözlülükle, kendi hedeflerini hayata geçirmek, Allah’ın nizamını, İslam’ın liderliğini inşa etmek istediklerini ifade edip bu uğurda şimdi daha büyük bir kararlılık ve azimle mücadele etmeliler. En başta Allah’a verdikleri sözü hatırlayıp hem Allah’a hem kendilerine hem tüm Ümmet-i Muhammed’e sadık kalarak küffara hiçbir fırsat vermemeliler...
Hiç şüphesiz, Mü’minlerin lideri ancak Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın Rasulü ve kulu Muhammed Sallallahu aleyhi ve Sellem üzerinden insanlığa bir kurtuluş ve hidayet rehberi olarak gönderdiği mesajıdır. Bu mesajdan başka herhangi bir kişinin, herhangi bir grubun, herhangi bir fikrin, herhangi bir değerin peşinden gidenleri Âlemlerin Rabbi şöyle uyarmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تُط۪يعُوا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِر۪ينَ
“Ey iman edenler! Eğer kâfirlere uyarsanız, sizi, topuklarınız üzerinde gerisin geriye döndürürler de hüsrana uğrayanlardan olursunuz.” [Al-i İmran 149]
وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى
“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim (beterin de beteri) vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” [Taha 124]
Tüm bu açıklamalardan sonra; Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın insanların üzerinde yürümesini istediği yol, intisap etmesini istediği, itaat etmesini istediği yol böylece ortaya çıkmış oluyor. Demek ki, Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın bize tayin ettiği bir liderimiz var… Allah’ın bizim için tayin ettiği bir liderimiz varken kâfirlerin tayin ettikleri asla bize lider olamaz! Allah’ın ve Mü’minlerin düşmanları tarafından kahraman veya yönetici ilan edilenler asla bizim liderlerimiz olamazlar!
Dolayısıyla Suriyeli Müslümanlar ve biz de onlarla birlikte başlanılan yolda yürümeye devam eder, lider olarak sadece Kur’an’ın emirlerine, Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’in Sünnetine uyar, bu liderliği hem Mü’minler olarak hem kitleler olarak hem Ümmet olarak ve en nihayetinde DEVLET olarak varlığımızda cisimleştirirsek bugüne kadar maruz kaldığımız beterin beteri olan durumdan kurtulur iyinin de iyisi olan felaha kavuşuruz. Hem biz felaha çıkarız hem de tüm insanlık kurtuluşa erer… Bu liderliği Nübüvvet Metodu üzere İkinci Raşidi Hilafet devleti ile ikame etmek hem Suriye’deki hem tüm dünyadaki Müslümanların hakkı olmaktan çok, ölüm kalım meselesidir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Zehra Malik