Çarşamba, 08 Recep 1446 | 2025/01/08
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yeni Suriye Yönetiminin, Yahudi Varlığıyla Barış Hakkındaki Tehlikeli Açıklamaları!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yeni Suriye Yönetiminin, Yahudi Varlığıyla Barış Hakkındaki Tehlikeli Açıklamaları!

Haber:

Suriye yönetiminin başkanı tarafından Şam valisi olarak atanan Mahir Mervan, 27/12/2024 tarihinde yayınlanan Amerikan Kamu Radyosu'na tehlikeli açıklamalarda bulundu ve şöyle dedi: “Biz barış istiyoruz ve “İsrail’in” ya da başka birinin düşmanı olmak istemiyoruz.”

Yorum:

Bunlar, çok tehlikeli açıklamalardır! Hatta Yahudi varlığının Suriye’ye yönelik başlattığı saldırganlığı ve Suriye topraklarının yeni bölümlerini işgal etmesini şu sözlerle meşrulaştırdı: “İsrail” muhtemelen korkmuş olabilir, bu yüzden biraz ilerleyerek bazı bölgeleri bombaladı, bu doğal bir korkudur. Bizim “İsrail’e” karşı bir korkumuz yok. Ayrıca “İsrail” ile hiçbir sorunumuz da bulunmuyor. “İsrail'in” güvenliğini tehdit edecek hiçbir şeye müdahale etme arzusunda değiliz. Burada (Suriye’de) insanlar barış ve birlik istiyor. Kimse bir çatışma istemiyor. Biz barış istiyoruz. "İsrail" ile veya başka bir tarafla çatışma istemiyoruz.”Peki bu bir ihanet, alçaklık ve teslimiyet değil midir?Kendinize gelin ey devrim halkı; zira bu, büyük fedakarlıklar yapmanızın ardından devrimi değersiz bir pahaya satmaktır!

Radyo, “Onun, Amerika’ya “İsrail’le” daha iyi ilişki kurmamızı kolaylaştırın çağrısında bulunduğunu” söyledi.Peki bu çağrıyla Amerika’ya olan bağımlılığını ve Yahudi varlığıyla uzlaşma telaşında olduğunu teyit etmiş olmuyor mu?

Onun yaptığı açıklamalar, başkanı Colani’nin 14/12/2024 tarihinde Suriye televizyonuna yaptığı açıklamalarla örtüşmektedir; zira şöyle demişti: “Suriye’nin savaştan dolayı yorgun durumu, yıllar süren çatışma ve savaştan sonra yeni çatışmalara izin vermiyor. Bu aşamada öncelik yeniden yapılanma ve istikrardır, daha fazla yıkıma yol açabilecek anlaşmazlıklara sürüklenmek değil.” Bunlar, İslam'ı uygulamak ve işgal altındaki topraklarını ve Filistin'i kurtarmak için cihat ilan etmek istemeyen, aksine insanları dünyaya diz çöktürüp onları ineğin kuyruklarına sımsıkı sarılarak, inşa ederek, eğlenerek ve yiyerek aşağılık bir şekilde yaşamaya sevk etmek isteyen birinin cesaret kırıcı ve teslimiyetçi ifadeleri ve zayıf gerekçeleridir!Böylece onlar, kurtulacaklarını ve istediklerini elde edeceklerini sanıyorlar; aksine onlara aşağılanma isabet edecek, işgalin kılıcı başlarına musallat olmaya devam edecek ve işgalci varlıklarını kemirmeye ve ülkelerini parçalamaya başlayacaktır.

Firar eden Beşar Esad’ın ya da onun yıkılan rejiminin temel direklerinden herhangi birinin bile cesaret edemediği bu açıklamalar, Yahudi varlığıyla normalleşenlerin ihanetinden daha az olmayan alçak ve hain açıklamalardır.Yoksa bu, Amerika’nın, ajanı Beşar Esad’ı devirmeyi ve Türkiye yoluyla onları başa getirmeyi kabul etmeleri için öne sürdüğü şartlardan biri miydi?!Zira Amerika, Yahudi varlığıyla uzlaşma ya da onunla savaşmama sözü vermediği sürece hiçbir rejimden razı olmaz; bu yüzden Birleşmiş Milletler'e şikayette bulunmakla ve Beşar Esad rejiminin yaptığı gibi uygun zamanda cevap verme hakkımızı saklı tutuyoruz gibi boş açıklamalarla yetiniyor.

Radyo, “Onun, Filistinlilere ya da Gazze’deki savaşa atıfta bulunmadığını” söyledi. Zira şöyle dedi: “İsrail” medya organlarında, ABD'nin “İsrail'i” Heyet Tahrir eş-Şam ile ilişki kurmaya teşvik ettiği, ancak “İsrail’in” tereddüt ettiği yönünde haberler vardır.”Yoksa Suriye’deki yeni liderler, artık Filistin’deki kardeşleri ve Yahudi varlığının orada gerçekleştirdiği katliamlar konusunda endişe duymuyorlar mı?!Şayet Yahudi varlığına karşı harekete geçerlerse ve onları topraklarından çıkarmak isterlerse sıranın Suriye halkına gelmeyeceğini mi düşünüyorlar?!

Bağdat Moğollara teslim olduğunda da böyle bir şey meydana gelmişti; zira Moğollar orada öldürme, yıkma ve tahrip etme de dahil en korkunç şeyleri yaptılar. Sonra Şam'a doğru harekete geçmişler ve Şam’ın liderleri de korkmuştu. Şam’ın liderleri kurtulacaklarını düşünerek hain bir halk olan Moğollarla uzlaştılar. Ancak Moğollar onlarla uzlaştıktan sonra onlara ihanet ettiler ve Bağdat’a yaptıklarının aynısını Şam’a da yaptılar.Hatta bu liderler, Moğollarla uzlaşmayı reddeden ve antlaşmayı bozduklarını iddia ederek savaşmakta ısrar eden kardeşleriyle bile savaştılar!Sanki sahne tekrarlanıyormuş gibi, Şam’ın yeni liderleri teslim olacak ve yeni Moğollar ve Yahudi varlığı ile uzlaşmayı reddeden ve onlarla savaşma çağrıda bulunanlarla savaşmaya başlayacaklar! Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌEy iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.” [Tevbe 38]

Onlar, Amerika, Yahudi varlığı, Avrupa ve onlara tabi olan bölge ülkelerinin, İslam’ın uygulanmasına ve Hilafetin kurulmasına izin vermeyeceklerini, kendilerine saldırıp ortadan kaldıracaklarını ve Suriye’nin bu ülkelere karşı koyacak imkanlara sahip olmadığını gerekçe gösteriyorlar.Dolayısıyla onlar, Allah'ı unuttukları gibi O'na tevekkül etmeyi, O’nun Kendisine yardım edenlere yardım edeceği vaadini ve Allah’ın onları meleklerle ve müminlerle destekleyeceğini de unuttular.

Onların lisanı halleri, İslam’ın uygulanmasına çağrıda bulunmanın abesle iştigal ettiği, teslim olmak ve kafir ülkelerin kendilerine dikte ettiklerini kabul etmek gerektiği yönündedir!Oysa ne zaman taviz verseler, kafirler yeni tavizler talep edecekler ki bu, her yerde gözlemlenmektedir; hatta sonunda onlardan dinlerini bile terk etmelerini talep edeceklerdir!Nitekim bu, Endülüs'te ve başka yerlerde meydana gelmiş olan tarihi bir gerçektir; zira Müslümanlar ne zaman taviz verse, kafirler onlardan başka bir taviz talep etmişlerdir.Her şeyden önce bu, Rabbimizin, bize şu kavliyle bildirdiği Kur'anî bir hakikattir:وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْDinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” [Bakara 120] وَلاَ يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىَ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُواْOnlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler.” [Bakara 217]

Kâfir ülkelerin kapasiteleri abartılmakta ve Müslümanların kapasiteleri ise küçük gösterilmektedir.Bu sözler de, gerek ümmetin gerekse ümmetin kalkınması, kurtuluşu ve Hilafetinin kurulması için çalışan evlatlarının hayal kırıklığına, umutsuzluğuna ve cesaretinin kırılmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla bu ister iyi niyetle ister kötü niyetle yapılmış olsun, büyük bir yanılgıdır.

Oysa İnsanların çoğunluğu yorulmuyorlar, aksine savaş atmosferine alışıyorlar, inşa ediyorlar ve savaşıyorlar.Zira Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem devleti kurmuş ve İslam'ı tatbik konumuna getirmiştir.Nitekim her ne zaman bir olay meydana gelse, Allah ona (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hükmünü vahyetmiş, içeride inşa etmiş ve buna paralel olarak dışarıda savaşmış, Raşid Halifeler onun sünnetini takip etmiş, Halifeler neredeyse tüm dönemleri boyunca içeride inşa etmeye ve dışarıda savaşmaya devam etmişler, ümmet de bu atmosfere alışmış ve böylece ümmetin devleti, dokuz asır boyunca dünyanın en büyük devleti ve dört asır boyunca da büyük bir devlet olmuştur.

Müslümanların Afganistan ve Irak’taki direnişleri ve kafirlere karşı kazandıkları zaferler bu safsataları yalanlamaktadır.Afganistan’da 20 yıl boyunca Amerika ve müttefikleriyle savaştılar ve onları hezimete uğrattılar; şayet Hilafeti ilan edip İslam topraklarını birleştirmek için harekete geçmiş olsalardı, şüphesiz Allah onlara yardım edecekti.Şayet bu ülkeler onlarla savaşmak isteseler bile, insanlar onlarla savaşa hazır oldukları gibi zafer için maneviyata ve umuda da sahiptirler; çünkü Müslümanlar, ilk seferinde şer güçlerini mağlup etmişlerdir ve şayet tekrar saldırırlarsa Allah’ın izniyle yine mağlup edeceklerdir.Ayrıca Suriye’de suç rejimi ve onun doğrudan destekçileri olan Rusya, İran, Lübnan Hizbullahı ve milisleriyle savaştılar ve 14 yıl sonra onları mağlup ettiler. Bu yüzden şayet Hilafeti ilan eder ve İslam’ı uygularlarsa, Allah bu suçlulara karşı onlara yardım ettiği gibi bunlara da yardım edecektir.Savaş 14 yıl daha sürse bile insanlar Amerika, Yahudi varlığı ve diğerleriyle savaşmaya hazırdılar.Ama onlar Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin yapısı gibi büyük bir yapı inşa edecekler, bu yapı onları iki cihanda da güçlendirecek ve Allah’ın izniyle kıyamet gününe kadar devam edecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Esad Mansur

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER