- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Omurgasız Siyaset, Siyasi Partileri Bukalemun Gibi Renkten Renge Girmeye Sevk Ediyor!
Haber:
Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Ahmet Türk’ten oluşan DEM heyeti 6 Ocak Pazartesi günü ilk olarak saat 11:00'da Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile, daha sonra ise 13:30'da TBMM'de AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ile görüşecek. (2025.01.04 Euronews)
Yorum:
22 Ekim 2024’te Devlet Bahçeli’nin “Öcalan gelsin mecliste konuşsun” çıkışının ardından başlayan süreç tam gaz devam ediyor. 28 Aralık 2024 tarihinde Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan DEM Parti heyetinin, İmralı Adası’nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesinin ardından MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüştü. Daha düne kadar Öcalan’ın asılması için meydanlarda Erdoğan’a urgan fırlatan, DEM partinin kapatılması için defalarca çağrıda bulunan, hazineden aldığın yardımın kesilmesini ve meclisten kovulmalarını isteyen, hatta senelerce DEM partililerin yüzlerine bile bakmayan Devlet Bahçeli’nin DEM parti ile görüşmesi, tokalaşması, kucaklaşması, yıllarca terörist başı ve bebek katili dediği “Öcalan için gelsin mecliste konuşsun” demesi, sadece MHP değil, AKP dahil Türk siyaset sahnesindeki tüm partilerin ne kadar omurgasız olduklarını, efendileri Amerika ve İngilizlerin çıkarları ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri için bukalemun gibi renkten renge giren bir siyaset izlediklerini göstermektedir.
AKP lideri Erdoğan’ın, meydanlarda beka meselesi olarak görüp avazı çıktığı kadar DEM düşmanlığı yaptığı, belediyelerine kayyum atağı DEM ile pazartesi görüşecek olması akıllara durgunluk veren bir manzaradır. Aslında Erdoğan gibi ilkesiz pragmatist biri için siyasi kariyeri adına böylesi bukalemun gibi bir siyaset izlemesi hiç de şaşılacak bir durum değildir. Yıllarca darbeci diye meydanlarda bağıran Sisi ile bir anda kanka olması, kasap ve katil dediği Esed’e daha düne kadar çiçek uzatması, uzattığı çiçeğe karşılık vermediği için devirmesi, Nazi benzetmesi yaptığı Netanyahu ile New York’ta görüşmesi, soykırımcı varlığın cumhurbaşkanını sarayda ağırlaması, Gazze’de ümmeti kıyıp geçiren Siyonist varlık ile arka kapı yoluyla ticari ve diplomatik ilişkilerini sürdürmesi, Erdoğan gibi bir politikacı için ümmetin akıtılan kanının hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığını, siyasi geleceği için çiğnemeyeceği hiçbir kutsal ve değerin, yıkmayacağı hiçbir tabu ve normun olmadığını ortaya koymaktadır.
Erdoğan galiba şunu unutuyor. Erdoğan gibi ajanlar ne kadar efendilerine hizmet ederlerse etsinler, kullanma tarihleri dolduğunda Esed gibi, Mübarek gibi, Bin Ali gibi, Salih gibi gözyaşlarına bakılmaksızın tarihin çöplüğüne atılacaklardır. ABD, Erdoğan’ın iktidarda kalmasını istiyorsa, bu, post-Erdoğan sonrası AKP’nin parçalanacağından korkmasından ve Erdoğan sonrası AKP’ye liderlik edecek bir kişiyi bulamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Yoksa kim olursa olsun, isterse yıllarca çok değerli hizmetlerde bulunsun ABD gibi ülkeler için ajanların hiçbir değeri yoktur, hizmet ettikleri sürece değerlidirler.
DEM partililer ise ya siyasi basiretsizlik ya da efendilerinin talimatları nedeniyle şu an AKP liderliğindeki Erdoğan’ın Amerikan değirmenine şu taşımaktadırlar. Erdoğan’ın yarın siyasi emelini gerçekleştirdiğinde yani üçüncü kez başkan olduğunda DEM’lileri tekrar şeytan ve düşman ilan edip öcüleştireceğini, eskisi gibi meydanları çıkıp onları beka meselesi olarak göreceğini unutuyorlar galiba. DEM partililer Erdoğan’ın 2015’te Dolmabahçe’de çözüm masasını devirmesinden hiç ders çıkarmadılar mı? Yarın tekrar aynısının yaşanmayacağını garanti edebilirler mi? İşin daha da vahim olan tarafı, Erdoğan’ın kendi siyasi emellerine ümmeti alet etmesidir.
Dolayısıyla Erdoğan da dahil olmak üzere laik sistemde omurgasız politikacıların izlediği böylesi omurgasız ve bukalemun politikalar, İslam’ın yönetim sistemi Hilafet kurulmadığı sürece devam edecektir. Erdoğan gibi pragmatist, ilkesiz, normsuz politikacılar Suriye’de olduğu gibi ümmetin kanı ve canı üzerinden siyaset yapmayı sürdüreceklerdir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş