- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İslam Ümmetinin Bölünmesi ve Bunun Zehirli Etkileri!
Haber:
Geçtiğimiz hafta Pakistan ve Afganistan arasında tırmanan çatışmalar, Pakistan güvenlik güçlerinden en az bir kişinin ve Afganistan'da ise onlarca sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı.Sınır ötesi çatışmaların bu son turu, Pakistan’ın, İslamabad’ın Afganistan sınırının ötesinde sığınak bulduğunu söylediği Pakistan silahlı Taliban’ı grubunun düzenli saldırılarına verdiği yanıtta ısrar etmesinden kaynaklanıyor.Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) tarafından 21 Aralık’ta düzenlenen son saldırıda en az 16 Pakistan askeri öldürülmüştü.Pakistanlı askeri kaynaklar el-Cezire’ye, Pakistan’ın salı günü Pakistan’ın Güney Veziristan aşiret bölgesine sınır olan Afganistan'ın Paktiya bölgesine hava saldırıları düzenlediğini teyit etti. Pakistan uçaklarının Tehrik-i Taliban Pakistan savaşçılarının sığındığı sığınakları hedef aldığı bildirildi.Ancak Ağustos 2021'den bu yana iktidarda olan Afgan Taliban hükümeti Pakistan’ı, hava saldırılarında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 46 sivili öldürmekle suçladı.Buna tepki olarak Afgan hükümeti, “intikam” sözü verdi.Afgan Taliban’ı Kuvvetleri cumartesi günü yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki tartışmalı sınır olan Durand Hattı yakınlarındaki “birkaç noktayı” hedef aldıklarını duyurdu. (El Cezire)
Yorum:
Pakistan ve Afganistan arasındaki çatışmalar, yüz yıldan daha uzun bir süreden beri, yani 1924 yılında Hilafet Devleti’ni yıkan sömürgeci Batı’nın ektiği tohumların acı meyveleridir. Zira Müslüman ülkeler parçalandıktan sonra her bir parçaya ayrı bir ulusal kimlik verilmiştir.
Pakistan ve Afganistan arasındaki çatışmalar, kafirlerin her bir taraftan Müslümanlara saldırdıkları ve her yerde acımasızca onların kanlarını döktükleri bir zamanda gerçekleşiyor; zira sömürgeciler, ümmeti iç savaşlara ve karşılıklı düşmanlığa itmeye devam eden milliyetçilik mefhumuna dayalı yapay sistemler çizdiler. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّاراً يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ “Bakınız, Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olarak (dinden) dönmeyin.” [Buhari ve Müslim]
Milliyetçilik mefhumu, ırkçı üstünlüğe dayanır, güç ve sömürü için rekabete yol açar, sosyal ayrımcılığı ve ırkçı önyargıyı körükler.İslam ise kabilecilik, ırk ve kavim temeline dayalı her türlü asabiyeti haram kılmıştır. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لَيْسَ مِنَّا مَنْ دَعَا إِلَى عَصَبِيَّةٍ “Irkçılığa çağıran bizden değildir.”
Batılı güçler tarafından dayatılan ırkçı bölünmenin bir sonucu olarak Afganlar, Pakistanlılar ve Bengalliler birbirlerinden ayrılmışlardır.Ancak İslam, renk, ırk ya da coğrafi bir ayrım yapmaksızın onları tek bir ümmet olarak birleştirmiştir. Zira Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Müminler ancak kardeştirler.” [Hucurat 10]
Nitekim Allah’ın Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem İslam ümmetini, tek bir vücut olarak nitelendirmiştir. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada ve birbirlerini korumada bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” [Buhari ve Müslim] Vücudun tamamı zarar görür ve vücut bölünürse, farklı uzuvları bir arada çalışamazlar; İslam ümmetinin kimliği ve gücü, tek bir devletin sancağı altındaki birliğinde yatmaktadır.
Eğer İslam kavmiyetçi ya da kabileci sınırlar içinde mahsur kalmış olsaydı, Medine-i Münevvere’nin dışına yayılamazdı; zira İslam risaleti, tüm dünya için olup onun daveti sınırlarla sınırlı değildir. Zira Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ “O (Allah), (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasulü’nü hidayet ve hak din ile gönderendir.” [Tevbe 33]
Müslümanları birleştiren Hilafet Devleti'nin yokluğu nedeniyle Müslümanlar zayıfladılar ve Hilafet olmadan herhangi bir kafir devlet onlara hükmetti;Hilafet Devleti'nin yokluğu nedeniyle, Amerika bugün beldelerimizde azgın bir boğa gibi dolaşıyor, servetlerimize el koyuyor ve kanunlarını üzerimize dayatıyor. Nitekim Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Müslim]
İslam'ı kalkınmanın temeli olarak görmeliyiz, farklılıklarımızı İslam temelinde çözmeliyiz ve Fas’tan Endonezya’ya kadar Müslümanları Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sancağı altında birleştirecek ve Müslümanların canlarını, mallarını ve ırzlarını koruyacak İslam Devleti’ni kurmalıyız.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Musa Muzam – Pakistan