Cuma, 17 Zilhicce 1446 | 2025/06/13
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Amerika'nın Mücahitleri “Yabancı Savaşçılar” Olarak Sınıflandırma Hakkı Olmadığı Gibi Biz De Ona İtaat Etmek Zorunda Değiliz!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Amerika'nın Mücahitleri “Yabancı Savaşçılar” Olarak Sınıflandırma Hakkı Olmadığı Gibi Biz De Ona İtaat Etmek Zorunda Değiliz!

Haber:

ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını duyurmasına beş şart veya talep eşlik etmiş, bu şartlar arasında “tüm yabancı savaşçıların Suriye topraklarından ayrılması” da yer almaktadır. Nitekim bu talep, Ahmed eş-Şara başkanlığındaki yeni Suriye yönetimi için büyük bir zorluk oluşturuyor; zira bu savaşçılar, Beşar Esad rejiminin düşüşüne kadar Heyet Tahrir el-Şam’ın döneminde kendilerine borçlu olunan kişilerdir. (Şarkul Avsat)

Yorum:

Dağıstan, Türkistan ve Kafkasya'dan Şam'daki kardeşlerini savunmak için gelen Müslüman mücahitlerin motivasyonu, Müslümanların namuslarını ve kanlarını savunmak için olup onların özel bir gündemleri olmadığı gibi yaptıkları şeylerden dolayı da hegemonya, kontrol ve hakimiyet gibi bir anlayışları da yoktu; dolayısıyla onlar bunu sadece Allah'ın rızasını kazanmak için yaptılar.

Kötülüklerin anası Amerika, Suriye'nin yeni hükümetine, onlardan kurtulması şartını koştu; bunun nedeni ise, bu kişilerin tehlikeli oldukları, Amerika'nın ve Yahudi varlığının çıkarlarına zarar verebilecek gündemleri olduğu ve yeni hükümetin istikrarsızlığına neden olabilecekleri iddiasıdır; bu nedenle onların, ya ülkelerine geri gönderilmeleri ya da gözaltına alınıp tutuklanmaları gerekmektedir.

Peki bu caiz midir? Bu talepleri dikkate almak gerekir mi? Bunlar gerçekten Şam halkı için bir tehlike oluşturuyorlar mı? Onlara karşı şerî vacip nedir? Bu konu hakkında binlerce soru vardır.

Müslümanların kanları birdir, ırzları birdir ve Müslümanların atlarının ayaklarının bastığı İslam toprakları, dili ve rengi ne olursa olsun tüm Müslümanların toprağıdır. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لَا فَضْلَ لِعَرَبِيّ عَلَى عَجَمِيّ وَلَا لِعَجَمِيّ عَلَى عَرَبِيّ، وَلَا لِأَبْيَضَ عَلَى أَسْوَدَ، وَلَا لِأَسْوَدَ عَلَى أَبْيَضَ إلّا بِالتّقْوَىArabın Aceme, Acemin de Araba, kırmızının siyaha, siyahın da kırmızıya takvadan başka bir üstünlüğü yoktur.” Ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: المُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِم: لا يَظلِمُه، وَلا يَحْقِرُهُ، وَلا يَخْذُلُهُ، التَّقْوَى هَا هُنا، ويُشِيرُ إِلَى صَدْرِهِ ثَلاثَ مرَّاتٍ، بِحسْبِ امرئٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِر أَخاهُ المُسْلِمَ، كُلّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حرامٌ: دمُهُ، ومالُهُ، وعِرْضُهُMüslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, yardımı kesmez ve onu hakir görmez. –Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki– takva buradadır. Bir Müslümanın kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka bir Müslümana haramdır.

Allah’ın rızasını kazanmak ve Allah’ın şu ebedi çağrısını gerçekleştirmek için bu ensarlar memleketlerini, evlerini ve ailelerini terk etmişlerdir: وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ "Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir." [Enfal 72] Dolayısıyla bunun şerî hükmü kesindir; peki bütün bu büyük fedakarlıkların ve Allah'ın, Şam kasabı tiranlarına karşı Şam halkına zafer bahşetmesinin ardından onlar, hapse atılıp, öldürülüp yerlerinden mi edilecekler ya da onlara işkence etsinler ve en ağır eziyetleri yapsınlar diye Amerika'nın emirleriyle Müslüman ülkelerin başındaki tiranlarına mı teslim edilecekler?! Eğer yeni Suriye rejimi bunu yaparsa, yaptığı şey yaptıklarından daha kötü olacaktır! Bir Müslüman, nasıl olur da kardeşine nankörlük etmeyi kabul edebilir veya iyiliğe nankörlükle karşılık verebilir?! Bu, Müslümanların ahlakı ve davranışından olmadığı gibi İslam'ın değerlerinden hiç değildir!

Amerika, Afganistan'da yaptığı gibi Suriye devrimini de kontrol altına almak istiyor; bunu ise iğrenç laik rejimi korumak için yapıyor. Peki Müslümanlar, bunlardan gafil bir şekilde daha ne zamana kadar Amerika'nın tuzağına, avına ve oyunlarına düşecekler?

Bu kişilere suçlamada bulunmak, kardeşliğin kalbine vurulmuş bir darbe olduğu gibi nusret ve cihad fikrine yönelik de bir darbedir. Şam halkı bunun içine düşmeyecektir. Şam’ın kutsallığı dolayısıyla da bunu yapmak caiz değildir. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لو أنَّ أَهلَ السَّماءِ وأَهلَ الأرضِ اشترَكوا في دمِ مؤمنٍ لأَكبَّهمُ اللهُ في النَّارِEğer gök ve yer sakinleri bir müminin kanının akıtılmasına (öldürülmesine) katılsalar, Allah mutlaka onları cehenneme yüzü üzere sürer.” Vacip olan bu insanları onurlandırmak, onları korumak ve savunmak, onlara eziyet edilmesini önlemek, onları Müslüman toplumla entegre etmek, eşsiz olanlarına eş bulmak, onlara barınacak bir ev vermek ve yaptıkları ve sundukları karşılığında onlara kucak açmaktadır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَالَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللهِ وَالَّذِينَ آوَوا وَّنَصَرُوا أُولَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقّاً لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌİman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” [Enfal 74]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Salim Ebu Sebeytan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER