Pazartesi, 26 Muharrem 1447 | 2025/07/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Böl-Yönet Politikası!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Böl-Yönet Politikası!

Haber:

Yahudi varlığının başbakanı Binyamin Netanyahu Perşembe günü şöyle dedi; Suriye'ye yönelik net bir politika belirledik; Şam'ın güneyi, Golan'dan Dürzî Dağı'na kadar silahsız olacaktır. (El Cezire Net)

Yorum:

Yahudi varlığının stratejik akidevi temeli, aslında “Büyük İsrail” fikrine dayanmaktadır; tabii o, halkının Arap ve Sünnilerin olmadığı silahsız bölgelerle çevrili olmasını tercih etmektedir; çünkü mezhep ve ırkçılığı körükleyip küçük etnik grupları kontrol altına alarak bu etnik grupları korumak ve onlara yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olacak dış destek veya özerklik ya da Şam hükümetinin otoritesi dışında merkezi olmayan bir yönetim karşılığında kendisi için güvenli sınırları ve ilk savunma hattını garanti altına alarak bir müttefik kemeri sağlamayı düşünüyor.

Bunu, ülkelerin Şam hükümetini iç işleriyle ilgilenmekten uzaklaştırma ve onun için itaatkar ve güçlü bir görüş oluşturma yönündeki eğiliminden, diğer bir deyişle onun zayıf kalmasını sağlayarak Batı rüzgârına kapılıp en iyisi bile kötü olan ve her ikisi de Batı'nın ve Yahudi varlığının planlarına hizmet eden iki seçenek arasında adımlar atmasını sağlamasından gözlemliyoruz.

Bugün Suveyda'da meydana gelenler, bazen hükümeti ve adlandırdıkları gibi disiplinli olmayan grupları suçlamak için, bazen ise küçük etnik grupları korumak ve bölgeyi merkezî olmayan bir yönetime sevk etmek için veya en azından bölge halkının veya hükümetin olması fark etmeksizin bireysel silahlarla donatılmış güvenlik noktalarıyla çevrili bir bölgeye yol açacak kaos stratejisine dayalı Batı planının bir parçasıdır.

Bu hesapların dışında da olabilir; çünkü Gazze'deki Yahudi varlığına yönelik uluslararası baskının tırmandığı ve dikkatleri, devletin özünden veya geçirilmek istenen bir meseleden uzaklaştırmak için sınır bölgelerine çekildiği şüpheli bir zamanda meydana gelmiştir;dolayısıyla özellikle ordu ve ağır silahlar çekildikten sonra durumun çıkmaza girmesi için işler patlama noktasına ulaşması için terk edilmiş olup sonra devlet demir bir yumruk indirerek her şeyi geri alacaktır;böylece kamuoyunun desteğini kazanmış, istediğini elde etmiş, ülkedeki istikrarın tek garantörü olduğunu, ülkenin bölünmesinin imkansız olduğunu ve merkezi olmayan hükümetleri kabul etmediğini göstermiş olacaktır.

Bunların hepsi olasılıklardır ama ne yazık ki tüm bu olasılıklar, ülkeye liderlik etmeye muktedir olamayan zayıf bir hükümetin varlığıyla birlikte Yahudi varlığının ve Batı'nın gündemine hizmet etmektedir.

Ey Şam halkı: Devriminiz çalınmış olup hükümetiniz giderek zayıflamaktadır; eğer bu durum böyle devam ederse, Şam kaybedilecek ve adım adım kemirilecektir; zira Yahudi varlığının ihtirasları çok büyük olup bizim gafletimiz ve Batı'nın mutlak destek halinin yaşandığı şartları istismar edecek, boynumuzdaki ilmiği daha da sıkılaştıracak ve hayal ettiğinden fazlasını elde etmeyi ümit edecektir; nitekim onun, Davud koridorundan tüm bölgeyi almaya kadar çok büyük hayalleri vardır.

Bu durumu değiştirmek, aşağılanmayı ve zilleti reddettikleri gibi köleliği de reddeden ve o Allah içindir ve o Allah içindir diyen kahraman Şam'ın halkının eliyle olacaktır.Bugün her bir muhlis kişinin görevi, gözetleyen bir çobanın gözüyle bakması ve mesele ikinci bir devrimi gerektirse bile pusulayı düzeltmek için omuz omuza vermemizdir; zira bugün hakkı söylememenin bedelini, yarın çocuklarımızın ve halkımızın bir hiç uğruna dökülen kanıyla ödeyeceğiz.

Ey Müslümanlar: Artık Allah Subhanehu'nun bize vaat ettiği Raşidi Hilafetin zamanı gelmiştir; peki biz bunun neresindeyiz?

Bugün, özellikle Şam beldeleri olmak üzere Müslüman ülkelerinde yaşananlar, azmimizi bilemeli ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için azimli insanlarla birlikte yürümemizi gerektirmektedir; çünkü tüm sorunlarımıza yönelik tek çözüm Hilafettir. Allah'tan bize, Hilafetin adamlarından olmayı, değiştirilenlerden değil halef olanlardan olmayı, İslam'a izzetini geri kazandırmayı, dünyayı İslam ile yönetmek için onu uygulama konumuna getirmeyi ve İslam'ın nurunu dünyanın dört bir yanına yaymayı nasip etmesini diliyoruz.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَأَنزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُم مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِن صَيَاصِيهِمْ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَرِيقاً تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِيقاً * وَأَوْرَثَكُمْ أَرْضَهُمْ وَدِيَارَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ وَأَرْضاً لَّمْ تَطَؤُوهَا وَكَانَ اللهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيراًAllah, Ehl-i kitap’tan onlara destek verenleri kalelerinden indirdi, kalplerine korku saldı; artık onların bir kısmını öldürüyorsunuz, bir kısmını da esir alıyorsunuz. Onların topraklarını, evlerini, mallarını, o zamana kadar ayak basmadığınız bir toprağı size Allah miras bıraktı. Allah her şeye kadirdir.” [Ahzab 26-27]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER