- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Aksa Tufanı Operasyonu ve Küresel Yansımaları
Semitik Anlatının Çöküşü ve Yahudilerin Hakikati
Haber:
Trump Tel Aviv'i eleştiriyor: Gazze'deki savaşın devam etmesi "İsrail'in" imajına zarar veriyor. ABD'nin “İsrail'e” yönelik siyasi tutumunda büyük bir değişiklik oldu. "İsrail'i" destekleyen lobi ortadan kayboldu. (Rai Al Youm)
Yorum:
Küresel olarak yaşanan şey, Aksa Tufanı operasyonunun, Filistin ve Yahudi varlığı meselesini küresel gündeme taşıması ve dünya halklarını, Yahudilerin suçlu doğası ve kapitalist fikir ile küresel Siyonizm’in ürünü olan buluntu varlıklarını örtbas eden Batılı rejimlerin suçluluğu konusunda uyandırması olmuştur.
Kapitalistler insan grupları olarak Yahudilerin, antisemitizm olarak Naziler, Araplar ve Müslümanlar tarafından zulme maruz kaldıklarını pazarlıyorlar;bu nedenle Avrupa, Batı anlatısına ve sömürgeci zihniyete göre, Yahudileri kendilerinden nefret eden halkların saldırılarından koruyup kollayacak ulusal bir vatan kurma fikrini benimsemiş ve Nazi dünya savaşının sona ermesinden sonra yoğun medya haberlerini kullanarak anti-semitizm ve Müslümanların zulmü teorisini pekiştirmiştir.
İngiltere'nin liderlik ettiği sömürgeci Batı, Filistin'i Yahudilerin ulusal vatanı olarak seçmiş ve böylece Avrupa, bir taşla birkaç kuş vurmuştur:
Birincisi: Yahudilerden kurtulmak; çünkü onlar, yerleştikleri ve seyahat ettikleri her yerde, yeryüzünün en çok ifsat eden halklardandır.
İkincisi:Yahudileri Müslümanların boğazlarındaki bir diken haline getirmek; böylece asla sona ermeyecek bir çatışmayı körüklemiş oldular.
Üçüncüsü:Bu buluntu varlığa sınırsız destek vererek bölgedeki çatışmayı sürdürmek ve dünyanın dört bir yanından Yahudileri yoğun olarak yerinden etmek; böylece Sykes-Picot Anlaşması ile ortaya çıkan çıkarlar ve milliyetler çatışması sonucunda bölgenin birleştirici bir fikir üzerinde bir araya gelmesi engellenmiş olacaktır.
Dördüncüsü: Bu varlığın işlevlerinden biri, Arap bölgesindeki halklar ve rejimler arasında çatışma ve kargaşalar çıkarmak ve böylece halkların zihinlerinden ümmetin birliği fikrini uzaklaştırmış olacaktır ki Yahudi varlığının nihai hedefi de budur.
Son yüz yıldır Batılı halklar, o kadar bu mefhumla doyurulmuşlardır ki hatta bu onlar için bir akide, bir fikir ve reddedilmesi imkansız bir gerçeklik haline gelmiştir; bu mefhum ise, Yahudilerin mazlum halklardan ve özellikle Müslümanlar tarafından olmak üzere küresel olarak nefret edilen halklar olduğu ve uluslararası sistemin ve Batılı halkların gözetimi, koruması ve yardımını en çok hak edenlerin Yahudiler olduğudur. Bu da bu ivme, sempati ve medya abartısı sonucunda, tüm Batılı halkların kendilerinin Yahudi olduğunu sansınlar diyedir. Böylece Yahudilere herhangi bir nefret bakışıyla bakan herkes, antisemitizm olarak kabul edildiği için suçlu ilan edilip cezalandırılacaktır.Böylece de hiçbir politikacı, medyacı, yetkili, gazete veya medya kuruluşu, yasalarca suç sayılsa bile Yahudilerin yaptığı herhangi bir eylemi eleştirmeye cesaret edemeyecektir.
Nitekim Aksa Tufanı operasyonu gerçekleştiğinde gerçek ortaya çıkıp bu uydurma ve tahrif edilmiş anlatının, tahrif olmuş Tevrat ve Eski Ahit'in sahteliği açığa çıkınca elektronik medya organları, Yahudi varlığının askerlerinin filme aldığı, övündükleri ve kasıtlı olarak yaydıkları gerçeklikleri, korkunçlukları ve suçları yayınlamaya başladılar; hatta medya organlarında, bu kişilerin (Gazze halkı) insansı hayvanlar olduğunu ve onları öldürmenin gerekli olduğunu açıklamalarının yanı sıra altyapıyı, hastaneleri ve kamu hizmetlerini hedef aldılar ve evleri sakinlerinin başlarına yıktılar, sonra da kuşatmayı, açlığı ve hasta ve yaralılara ilaç vermeyi engellemeyi kullandılar.Tüm bunlar sesli ve görüntülü bir şekilde aktarılmış ve Gazze Şeridi'nde hizmet vermek için bulunan ve bu iğrenç suçu ve sistematik katliamı canlı olarak görüntülü bir şekilde aktaran uluslararası hizmet kadroları tarafından açıklanmıştır. Bu da dünya halklarının duygularını harekete geçirmiş, sihir sihirbazın aleyhine dönmüş ve Filistin meselesi Batı'nın sokaklarına ve forumlarına taşınmıştır. Böylece Avrupa, Amerika, Japonya ve diğer şehirlerin sokakları, güvenlik güçleri ile protestocular arasında çatışmaların yaşandığı ve hatta mahkemelerin rejimleri ve yetkilileri yargıladığı yarı savaş alanlarına dönüşmüştür. İşte burada, iki fikirle (Yahudilerin mağduriyeti ve anti-semitizm) ilgili Siyonist anlatı çökmeye başlamış ve siyasi partiler ve siyasi liderler varlıklarını ve kazanımlarını kaybetmekten korkmaya başlamış ve Aksa Tufanının başlattığı bilinç savaşında, Trump’ın, Yahudi varlığının ifşa olduğu ve kendisini koruyan şemsiyesi olan Kongre'nin kendisine uygulanan kısıtlamaları kaldırmaya başladığı gerçeğiyle karşı karşıya kaldığını söyleyene kadar durmayacak olan ardışık tsunami dalgalarıyla onları düşmekle tehdit etmiştir; bunun da ötesinde bu açıklama, Yahudi lobisinin siyasi sahneden ve ABD Kongresi'nden kaybolduğunu gösteriyor ki bu, bu varlığın karşı karşıya kalacağı fırtınanın habercisi olup onun içine düştüğü izolasyonunu da artıracak ve sadece Avrupa ve Amerika sokaklarında değil, Batı sokaklarının baskısı altında olan Batı'daki siyasi çevrelerde ve hükümet kurumlarında da giderek sertleşen bir tavırla karşı karşıya kalacaktır.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
“Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” [Şuara 227]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Salim Ebu Sebeytan