Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Haber ve Yorum Laik Türkiye Dini Nikahlı Kadınların Haklarını Yok Sayıyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber:

Soma'daki maden faciasında eşlerini kaybeden imam nikahlı kadınlar, resmi nikahlı kadınların sahip oldukları ölüm aylığı, maddi yardım ve tazminat gibi haklardan yararlanamıyorlar.  Al Jazeera'den Turaç Top'un haberine göre; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçen ve madencilerin haklarında iyileştirmeler de içeren torba yasada dini nikahlılar için bir düzenleme yer almıyor.  Bu nedenle Soma'daki işçilerin dini nikahlı eşleri dava açarak, hak arama yoluna gidiyor.

Bu kadınlardan biri de 39 yaşındaki Emine Elibol.  11 aydır dini nikahla evli olan Elibol ve eşi, ilk evliliklerinden boşandıktan sonra, gerekli hukuki süreçler tamamlanmadığı için resmi nikah kıyamamışlardı. „Bizim gibi imam nikahı ile yaşamak zorunda kalanları koruyan bir kanun yok ki" diye konuştu. „Bu bizim tercihimiz değildi. Eşimi geri versinler o zaman. Eşimi mezardan çıkarın, evleneyim" dedi. Henüz 18 yaşındaki, dört aylık hamile Songül Merdim de aynı sorunu yaşıyor. Merdim'in imam nikahlı eşi Serkan Buran da ölen maden işçilerinden.  Merdim ile Buran faciadan 40 gün önce imam nikahı kıyıp düğün yapmış, resmi nikah içinse gün sayıyorlardı.   18 yaşına girmesine sekiz gün kala facianın yaşandığını söyleyen Merdim, torba yasada imam nikahlı eşlere yer verilmemesine tepkili:  "Resmi nikahımız yoktu ama biz evliydik. Yaşım tutunca resmi nikahımızı da kıyacaktık. Zaten evliliğimiz ailelerimizden kabul gördü. Ancak ben şimdi onun eşi değil miyim? Karnımda eşimin bebeğini taşıyorum. Benim ve bebeğimizin geleceği ne olacak?"

Yorum:

Sözde kadınların yaşam standartlarını yükseltmek için yasal paketler düzenlemek, halkın İslami değerlerini muhafaza etmeyi kapsamıyor. İşte bir kez daha, laik liberal demokratik sistem ve onun ahlak ve adalet anlayışı, halkının ve bilhassa kadınlarının ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olmuştur. Türkiye'de tatbik edilmekte olan ve hatta saygıyla kabul gören Kapitalizmin liberal cinsel hürriyet anlayışının aksine, beraberliklerini Allah (st) katında meşru kılmayı tercih eden kadınlar, sürekli çeşitli adaletsizliklere maruz kalıyorlar. İster bürokratik nedenlerden veya başka nedenlerden dolayı olsun; modern laik kanunlara göre nikah kıymalarına çoğunlukla yine kanuni düzenlemelerin kendileri mani oluyor. Ne yazık ki bu durum; vefat etmiş maden işçilerinin eşlerinin durumunda olduğu gibi, çoğu kez kadınların hatta çocukların kanun gözünde birçok haklarını kaybetmeleriyle sonuçlanıyor. İffetlerini, birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarını korumak isteyen Müslüman eşler kendi kaderlerine terk ediliyorlar. Laik kanunlar altında, İslami nikahtan doğan herhangi bir hakkı talep etmek mümkün olmuyor. Hatta geçen sene dini nikahlı bir kadın kendisine karşı şiddet uygulayan kocasından boşanmak isteyince; kadın hakim kendisiyle alay edip dalga geçtikten sonra, Türk medeni kanununa göre evlenmediği için kendisi için yapacabileceği hiçbir şey olmadığını söylüyor.

Türkiye'deki mevcut hukuk sisteminin aksine - ki buna göre bu kadınlar 5 sene gibi bir sürede davalarının sonucunu alabilecekler, İslam'ın hukuk sistemi mahkemeye getirilen her davanın birebir incelenip Kur'an'a, Sünnete ve Sahabenin İcmasına dayanarak birebir hüküm verilmesini şart koşmaktadır. Böylece davacının hakkına kavuşması da hem hızlandırılmış hem de kolaylaştırılmış oluyor. İslami hükümler altında, hangi dine mensup olursa olsunlar, kadınlar toplumda özgür, izzetli ve yüksek bir statüye sahiptirler ve muhtaç oldukları her türlü koruma ve desteğe layıktırlar. Şayet onları koruyacak bir aileleri bulunmuyorsa, o zaman devlet kadının barınma, kıyafet ve yiyecek dahil olmak üzere günlük ihtiyaçlarını temin etmekle bizzat mükelleftir. Eşini kaybetmiş olan kadınlardan Emine Elibol'un yaptığı çarpıcı açıklamalardan bir tanesi de: "(Kaymakamlık) İş bulunacağı sözünü verdiler ve çaba gösteriyorlar. İş bulurken eşim, ama aylık ve tazminata gelince eş değilim. Bu nasıl adalet anlayamadım."

Gerçek adalet ve gerçek itibar ve İslami değerlerin korunması ve teşvik edilmesi sadece İslam devleti tarafından temin edilecektir ve hatta eller üstünde tutulacaktır. Bu değerler; laik liberal kapitalizmi tatbik eden bir sistemde değil, ancak İslam'ın hükümlerini tatbik eden bir düzende toplum üzerinde hakim olacaklardır.

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Umm Khalid

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER