- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber ve Yorum
Türkiye'deki Terör Saldırıları ve Gerçek Failleri
Haber:
20 Ağustos gecesi Türkiye'nin güney-doğusunda gerçekleştirilen bir düğünde yapılan bombalı saldırıda 50'den fazla kişi hayatını kaybetti, 70'den fazla kişi de yaralandı. (ajanslar) Türkiye geçen hafta boyunca bir saldırı dalgasıyla sarsıldı. Yine Van, Elazığ ve Bitlis'te 24 saat içerisinde gerçekleştirilen 3 terör saldırısında bir çocuk ve iki kadın dâhil 12 kişi hayatını kaybetti. Yaralanan 287 asker, polis ve sivil yaralandı. (Ajanslar)
Yorum:
Van, Elazığ ve Bitlis'teki saldırıların arkasında PKK bulunurken, Gaziantep'teki saldırı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göre daha çok DAEŞ tarafından işlenmiş olabilir. Bu yıl içerisinde Türkiye halkı ardı arkası kesilmeyen saldırılara şahit oldu. Bunları ya PKK üstlenmiştir veya Sultanahmet Meydanı'ndaki intihar saldırısı, Mart ayında gerçekleşen Ankara saldırısı (37 kişi hayatını kaybetmişti) veya 44 kişinin hayatını kaybettiği İstanbul'un Atatürk havalimanındaki saldırılar iddialara göre DAEŞ tarafından işlenmiştir (resmiyette DAEŞ hiçbir saldırıyı üstlenmedi). Güney-doğuda işlenen saldırılar Türkiye, müsebbibi Gülen hareketi olduğu denilen 15 Temmuz darbe girişiminin sonuçlarıyla mücadele etmeye çalışırken yapılmıştır.
Türkiye'deki Ümmet tüm bu saldırıların arkasındaki gerçek failleri gayet iyi bilmesine rağmen, Türkiye'nin lider kesimi bunları hala bu topraklar üzerinde katliam emrini veren gerçek faillerin satın aldığı bir avuç kuklaya, taşerona indirgemeye çalışıyor. Hatta bu konuda halkın sesini kesmeye çalışıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ısrarla, "Siyasiler olarak, biz asla ABD veya başka birinin darbe girişiminin arkasında olduğunu söylemedik ve bu tür söylentileri asla ciddiye almadık..." dedi. Bu tutum sadece darbe girişimi için geçerli olmakla kalmayıp ülkede işlenen tüm terör olaylarına yaklaşımda geçerli olduğu kanıtlanmıştır - üstelik 30 yıldan uzun bir süredir bu böyle.
Türk siyasetçilerin her neyi söylemeye veya yapmaya cesaret edip etmedikleri hiç önemli değil, zira onlar da sadece Batılı efendilerinin kuklalarıdır - önceki hükümetler nasıl İngiliz güdümlüydüyse, bugün AKP de ABD güdümlüdür. Bayrakları ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan halkın gerçek düşmanı İslam düşmanı kâfir Batılı güçlerdir. Zaten Türkiye bölgesinde yaşayan Müslümanların ve dolayısıyla tüm İslam Ümmetinin şahit olduğu en ağır saldırı/darbe 1924'te sömürgeci güçlerin Hilafeti kaldırmasıyla meydana gelmiştir. O zamandan itibaren İslam Ümmeti için tek sabit/istikrarlı gerçek; darbe, terör ve kaos olmuştur. Ve Türkiye hükümeti önceliklerini değiştirmediği müddetçe, sömürgeci efendilerine itaatten vazgeçip onların siyasi hedeflerini korumayı ve yerine getirmeyi bırakmadığı müddetçe, İslam düşmanlarının sayısı da, görüntüsü de gücü de artmaya ve can almaya devam edecektir. Bundan dolayı, bu kaosa ve ardı arkası kesilmeyen saldırılara bir son vermek için, Nübüvvet Metodu üzere İkinci Raşidi Hilafeti yeniden ikame etmek kesinlikle elzemdir.
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Zehra Malik