- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Hilâfet Bilim ve Teknolojide Lider Devlet Olacaktır
2016 Dünya Ekonomik Forumu'nun ana teması "Endüstri 4.0" olarak belirlendi ve tabi ki birçok İslam beldesinde büyük bir akım oluşturdu. 18. yüzyılın ortalarında başlayan 1. Sanayi Devrimi'nde buhar makinelerinin hayvan gücünün yerini alması köklü değişimlere yol açmış, özellikle de dünya ekonomisini etkilemiştir. Ardından elektrik santrallerinin ve yanmalı motorların ortaya çıkmasıyla 2. Sanayi Devrimine damgasını basmıştır. Bu keşifler; telefon, araba, uçak gibi yeni teknolojileri tetiklemiş ve dünyanın görüntüsünü büyük ölçüde değiştirmiştir. 80'li yılların ortalarından 2000'li yıllara kadar 3. Sanayi Devrimi teşkil ederken, şimdilerde bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle ve hatta yapay zekanın dahi hayal olmaktan çıkıp gerçekleşmeye başlamasıyla 4. Sanayi Devrimi'ne geçmekteyiz.
Ne var ki tüm teknolojik gelişmeler tamamen kapitalizmin Bilgi Temelli Ekonomi (BTE) prensibinde çalışan yabancıların kontrolündeyken İslam dünyası ise sadece hedef ve pazar konumunda. Hatta İslam beldelerindeki üniversitelerin araştırmaları dahi kapitalist kâfirlerin hüküm ve tasarrufundaki yabancı sanayilere hizmet etmekteler.
Araştırma verimliliği daima yüksek inovasyon gerektiren sanayinin ihtiyaçlarıyla gelişir. Dolayısıyla bu, İslam dünyasındaki üniversitelerin dünyanın ilk 100'ü sıralamasında yer alamamasını da açıklıyor çünkü; Batı dünyası sanayileşmeyi 150 küsur yıl önce geride bırakmışken, İslam beldeleri büyük çapta SANAYİSİZLEŞME yaşamaktalar. Oysa bir devletin bilim ve teknolojinin gereksinimlerini yerine getirebilmesi için araştırma kapasitesine ve dolayısıyla devletin karşı karşıya kaldığı sorunları çözebilme ve araştırmalarından elde ettiği neticeleri tatbik edebilme kabiliyetine sahip olması kaçınılmazdır.
Maalesef Hilafetin yıkılmasının ardından İslam dünyası; kitlesel pazarda ve İslam beldelerine sel gibi akan teknoloji hizmetlerinde "işçi" ve "tüketici" konumuyla yetinmiştir. Bu makale günümüz dijital çağında Hilafet Devletinin bilim ve teknolojiye hâkim olmak için nasıl bir yol izleyeceğini açıklayacaktır. Müslümanların uzun zamandır unuttukları bu vizyonu ve hedefi yeniden hatırlayacağız.
HİLAFET DEVLETİNİN VİZYONU VE STRATEJİSİ
İslam'da devletin başlıca hedefi; devletin ruhunu, fikrini, dinini, servetini, şanını, emniyetini korumak ve bekasını sağlamaktır. Bu nedenle devletin tüm eğitim ve sanayi politikaları MAKĀSIDÜ’ş-ŞERÎA olarak ifade ettiğimiz Şer'î hedefi gerçekleştirmek üzere düzenlenecektir.
- A.Bilim ve Teknolojide Uzmanlaşma Stratejileri
İlk strateji; devletin en üst seviyede bilgide uzmanlaşmasını sağlamaya yönelik üç alt sistemi oluşturmakla bağlantılıdır.
- İlk, orta ve lise öğretiminde vizyoner bir eğitim sistemi oluşturmaktır. Bu eğitim sisteminde felsefe ve bilimin kaynağı İslam akidesidir ki böylece kendinde hem liderlik hem seçkin Mü'min vasıfları bulunduran ve çok sayıda becerilere ve uzmanlık alanlarına sahip nesiller yetiştirmektir.
- Araştırma Geliştirme (ARGE) Sistemi
- Stratejik sanayi sistemi
Eğitim meselesine gelince, İslami Hilafet Devleti dış politikası ve diplomatik stratejileri dâhilinde harp halinde olmayan, anlaşmalı başka devletlerle proaktif işbirliği yapacaktır. Bu işbirliği; birbirine bilgi ve dil öğretmek gibi amaçlar dâhilinde iki ülke arasında öğretim elemanı ve heyetlerinin değişimi ile olabilir. Hilafet'in Eğitim sistemindeki uluslararası anlaşmaların prensipleri şöyledir: Eğitim müfredatını Hilafet oluşturur. Bunu İslami Şahsiyetler oluşturma hedefiyle yapar.
- İslam Şeriatı Ümmetin ve dünyanın faydasına olan bilgileri geliştirmek için eğitim vermeyi ve eğitim faaliyetleri geliştirmeyi caiz kılmıştır.
- Örneğin tecrübi ilimler için yurt dışından öğretmenler ve öğretim görevlileri getirebilir çünkü öğretmen devletin müfredatına bağlıdır ve ondan sapamaz.
- Ancak yabancı ülkelerle İslam Ümmeti içerisinde yanlış fikir ve ideolojilerini yayma imkânı verecek anlaşmalar yapmak veya özel okullar açmalarına izin vermek kesinlikle haramdır.
- İslam'ın eğitim politikalarına ters düşen ve bunlara bağlanmayı zorunlu kılan anlaşmalar yapmak haramdır.
Sanayi meselesine gelince... Devlet; hem Müslüman hem gayrimüslim halkın ihtiyaçlarını ve hem Devletin ihtiyaçlarını karşılamaya muktedir bağımsız bir sanayi oluşturmak zorundadır. Bunun için şu prensiplere uymak zorundadır:
- Sanayi sistemleri, hem yatırım hem mülkiyet açısından İslami iktisat nizamının temelleri üzerine kurulu olmak zorundadır. İslam doğal kaynakların mülkiyetini fertlere, özel kurumlara ve kesinlikle yabancılara verilmesini yasaklamıştır. Doğal kaynakların mülkiyeti Ümmete aittir. Devlet bu kaynakların en verimli şekilde halkın hizmetine sunulmasını idare eder.
- Tarım, eczacılık, enerji, ulaşım, altyapı gibi hayati öneme sahip sanayi sektörü devletin kontrolünde olmak zorundadır. Sanayi alanında her türlü gelişme bağımsızlık ilkesi çerçevesinde temin edilmelidir. Bizleri ne teknolojik (lisans anlaşmaları gibi), iktisadi (kredi veya ithalat-ihracat anlaşmalarındaki kurallardan dolayı) veya siyasi olarak kafirlere bağımlı kıldıracak en ufak teşebbüste dahi bulunmak caiz değildir. ﴿وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً﴾ “…Allah, mü’minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir." [Nisa 141)
- Sanayi ihracat odaklı değildir fakat bazı durumlarda halkın ihtiyaçlarını karşılamak için ithal etmek zorunda kalabilir.
- Sanayi de davet ve cihat stratejileri üzerine kuruludur, hem savunmaya hem saldırıya yöneliktir... Mevcut tüm sanayiler gerektiğinde cihat için gerekli ihtiyaçları karşılayabilecek şekilde düzenlenmelidir. Ağır silah sanayii barış dönemlerinde tren veya mutfak gereçleri üretebilir ancak savaş döneminde en hızlı şekilde tank veya otomatik silah üretimine geçiş yapabilmelidir.
- B.Başka Milletlerden Bilgi Alma Stratejisi
- Kafir Muahid Devletlerle Bilgi, Bilim ve Teknoloji Alışverişi
Bilim ve teknoloji alanlarında anlaşmalar yapmak caizdir zira İslam buna cevaz vermiştir. Bu nedenle anlaşmanın türüne göre ve uluslararası siyasi ortamı gözetlemek şartıyla bu tarz alışveriş caizdir.
- Devlet Bazı Ülkelere Bilgi Edinmek için Bilim İnsanları gönderir
Hilafet Devleti stratejik menfaatlerini sağlamak amaçlı yurt dışına bilim insanı grupları gönderir. Örneğin Bizans ordusuna karşı güçlü bir donanma kurmak gerektiğini gören Halife, başka milletlerden gemi üretim teknolojileri, astronomi, pusula, barut gibi şeyleri öğrenmeleri için Müslümanlardan heyetler göndermiştir. Bunun için Müslümanlar pusula ve barutu icat etmiş olan Çin'e gitmiş. Bu uğurda yolculuğun zorluklarına katlanmışlar ve birçok yabancı dil öğrenmişler.
- İslam Ümmetine Eğitim Vermek Üzere Yabancı Bilim İnsanları Getirmek
Bazı siyasi durumlarda, bazı istihbari tedbirler almak gerekir. Özellikle İslami Hilafetin düşmanlarına karşı kararlar almak gerektiğinde... Örneğin Fatih Sultan Mehmed (1453) Konstantiniyye zindanlarında tutsak olan top ustası Urban'ı kurtarıp devletin hizmetine almıştır. Kısacası, Fatih Sultan Mehmed onu kurtarıp Konstantiniyye’de aldığı ücretin on katı maaşla devletin hizmetine aldı. Nihayetinde zamanın en gelişmiş toplarını ona döktürdü.
İslam dünyası yeniden İslam'ın şanını inşa etmek istiyor ve bir zamanlar olduğu gibi dünya sahnesinde "yeni bir güç" olarak durmak istiyorsa tek bir medeniyet olarak birleşmek zorundadır. Ne zamanki dünyaya liderlik edecek nesiller yetiştirmeye başlar, o zaman İslam Ümmeti en kısa sürede dünya medeniyetlerine ve teknolojik gelişmede öncü olacaktır. İslam beldeleri bunun için muhtaç olduğu muazzam insan ve doğal kaynaklarına sahiptir. Bunları Hilafetin gölgesi altında birleştirdiği an hiçbir devlet veya millet ona denk olamayacaktır.
Böylece Batılı devletlere olan teknolojik bağımlılığı da ortadan kalkacaktır. İslam Ümmeti sahip olduğu ideolojinin sağladığı bağımsızlık ve güçle Batı'nın şu an tekelinde bulundurduğu bilgiye bir karşı güç oluşturacaktır. Ve adım adım mevcut durum değişecektir. O zaman Batı İslami Hilafet'e bağımlı olacaktır. İnşaallah.
Allahu a'lem bissavab
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına
Fika Komara
[i] Iyad Hilal, Perjanjian-perjanjian Internasional Dalam Pandangan Islam, Pustaka Thariqul Izzah