- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Keşmir Müslümanlar İçin Bir Açık Hava Hapishanesi
Hindistan'ın Keşmir'in özerkliğini iptal ettiğinden beri Keşmirliler huzurlu bir gece görmediler. Halk öfkeyle yanıp tutuşuyor ama elleri bağlı. Kendi evlerinde hapisler. Birbirleriyle iletişime geçemiyorlar. Kendilerini ne sosyal medyada ifade edebiliyor ne de başka bir şekilde seslerini duyurabiliyorlar. Evlerinde tutsak bir şekilde Hint televizyonundan Keşmirlilerin Hindistan'ı güya memnuniyetle karşıladığı yalanını izlemek zorundalar. Seslerinin kısılmış olmasından dolayı öfkeyle dolular. Hükümet Keşmir halkına köle muamelesi yapıyor, onları esir alıp hayatlarıyla ve gelecekleriyle ilgili kararlar alıyor. Adeta gırtlaklarına basılmış, ağızları tıkalı, elleri bağlı ve başlarına silah dayanmış bir haldeler.
Bir ayı aşkın bir süredir Nowhatta'daki Camia Mescidi ve Hazratbal'daki Dergâh-ı Şerif gibi büyük cami ve mescitlerde Cuma namazları dahi yasaklandı. Dükkân ve iş yerlerinin çoğu kapalı ve tüm vadide toplu taşıma iptal. Hastanelerde kargaşa ve kriz var. Çok sayıda hasta ve yaralı hastane koridorlarında bekliyor. Hastalar ilaç bulmak için çabalıyor, doktorlar elektrik kesintisinden dolayı çalışamıyor ve hastanelerin kaynakları tükenmek üzere. Hastaların çoğunun acil ilaçları alabilecek parası kalmadı. Dışarıdan ilaç getirmek çok zor çünkü tüm yollar kontrol noktalarıyla kapatıldı ve kimsenin girip çıkmasına izin verilmiyor. Dışarıyla iletişim imkânlarının neredeyse tümü kesildi. Bu şekilde devam ederse insanların çoğu ilaçsızlıktan ölecek. Özetle bu beldenin Müslümanlar için bir açık hava hapishanesine dönüştüğünü söyleyebiliriz!
Peki, Müslüman liderler ne yapıyor? 14 Eylül 2019'de yayınlanan Daily Times gazetesindeki haberde; Pakistan Başbakanı İmran Han, dünyanın en büyük üç gücünün -ABD, Çin ve Rusya- Keşmir meselesi dâhil birçok uluslararası meseleyi çözmek için el ele vermesi gerektiğini söylemiş. Demiş ki: "Allah korusun... Nükleer silahlı bir güç ölümüne savaşmaya karar verirse sonuçları olur. Tek çıkar yol; ABD Başkanı Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in nüfuzlarını kullanıp meseleyi çözüme kavuşturmasıdır."
Bu yozlaşmış yöneticilerin İslam'ın düşmanlarına Ümmetin meselelerini çözmeleri için yalvarması hakikaten bir rezalettir. İslam Ümmeti insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı ümmet iken, insanlığın tüm sorunlarına çözüm sunan vahye sahipken, neden onlardan çözüm istesin ki? ABD'nin, Rusya'nın ve Çin'in yalancı başkanlarının Müslüman liderlerin saçının bir teline bile denk olamayacağını ne çabuk unuttuk? Ne oldu da sürekli içimizdeki sorunları başkalarının çözeceğini zanneder olduk? Şu ahlak yoksunu demokratlar Irak, Afganistan, Suriye, Yemen için yaptılar ki şimdi Keşmir için yapsınlar?
Ne oldu da bize yardım edecek, içinde bulunduğumuz halimizi değiştirebilecek tek güç olan Allah Subhânehu ve Teâlâ'ya olan güvenimizi yitirdik? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmadı mı ki? ﴿وَعَدَ اللّٰہُ الَّذِیۡنَ اٰمَنُوۡا مِنۡکُمۡ وَعَمِلُوا الصّٰلِحٰتِ لَیَسۡتَخۡلِفَنَّہُمۡ فِی الۡاَرۡضِ کَمَا اسۡتَخۡلَفَ الَّذِیۡنَ مِنۡ قَبۡلِہِمۡ وَلَیُمَکِّنَنَّ لَہُمۡ دِیۡنَہُمُ الَّذِی ارۡتَضٰی لَہُمۡ وَلَیُبَدِّلَنَّہُمۡ مِّنۡۢ بَعۡدِ خَوۡفِہِمۡ اَمۡنًا یَعۡبُدُوۡنَنِیۡ لَا یُشۡرِکُوۡنَ بِیۡ شَیۡئًا وَمَنۡ کَفَرَ بَعۡدَ ذٰلِکَ فَاُولٰٓئِکَ ہُمُ الۡفٰسِقُوۡنَ * وَاَقِیۡمُوا الصَّلٰوۃَ وَاٰتُوا الزَّکٰوۃَ وَاَطِیۡعُوا الرَّسُوۡلَ لَعَلَّکُمۡ تُرۡحَمُوۡنَ﴾ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin.” [Nur 55-56]
İbn-i Kesir (r.m.) şöyle demiştir: Bu Allah'tan Rasul'üne ümmetini yeryüzünün halifeleri kılacağına dair bir vaattir, yani onları insanlara lider ve üzerlerine vali yapacaktır. Onlarla ülkeler ıslah olacak, kullar onlara boyun eğecektir. İnsanlardan korkularını güvene çevirecek ve onları hakem yapacaktır. Kusurdan münezzeh Allah bunu yaptı da. Hamd ve minnet O’na mahsustur. Çünkü Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem henüz vefat etmeden Allah ona Mekke'yi, Hayber'i, Bahreyn'i, Arabistan yarımadasının diğer kısımlarını ve bütün Yemen toprağının fethini bahşetti. Hecer Mecusilerinden ve Şam'ın bazı taraflarından cizye aldı. Sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat edip de Allah ona kendi yanından ikramlar vermek isteyince işin başına ondan sonra Halifesi Ebu Bekir geçti. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat edeceği zaman gevşemiş olan şeyleri berkitti, Arabistan yarımadasını aldı ve onu hazır hale getirdi. İslam ordularını Halid bin Velid Radıyallahu anh'ın kumandasında İran ülkesine gönderdi. Ebu Ubeyde bin Cerrah ve yanındaki komutanlarla birlikte bir orduyu Şam toprağına gönderdi. Üçüncü bir orduyu da Amr bin As Radıyallahu anh komutasında Mısır ülkesine gönderdi. Allah onun günlerinde Şam ordusuna Busra'yı, Şam'ı ve çevresindeki Havran ve dolaylarının fethini verdi. Sonunda Allah onu vefat ettirdi... Allah Sıddık'a yerine Ömer bin Faruk'u getirmeyi ilham etti, o da ondan sonra işi eksiksiz olarak yürüttü. Felek peygamberlerden sonra onun kadar doğru hareket eden ve eksiksiz adalet icra eden birini görmedi. Onun zamanında bütün Şam toprakları, sonuna kadar Mısır ve İran'ın büyük bir kısmı fethedildi. Kisra'yı kırdı, onu perperişan etti, o da memleketinin en uzak kısımlarına çekildi. Kayser'i doğradı, Şam diyarını elinden aldı. O da Konstantiniyye'ye çekildi. Hz. Ömer onun mallarını Allah yolunda harcadı. Tamamen Rasulullah'ın haber verdiği gibi yaptı. Allah ona eksiksiz selam ve en temiz salat ile ikram etsin. Sonra Osman'ın zamanı gelince İslam memleketleri doğu ve batı ülkelerinin en uzak taraflarına kadar genişledi. Batı ülkelerinden en uzaktaki Endülüs, Kıbrıs, Kayravan bölgeleri, Atlas okyanusundaki Sebte diyarı fethedildi. Doğu tarafından da Çin'in en uzaklarına kadar genişledi. Kisra öldürüldü, mülkü tamamen helak oldu. Irak şehirleri, Horasan ve Ehvaz fethedildi. Haraç doğulardan ve batılardan Mü'minlerin Emiri Osman Radıyallahu anh'ın huzuruna gönderildi. Bu da Kur'an'ı okuması, araştırması ve ümmeti Kur'an'ı ezberlemeye teşvik etmesi bereketi ile idi.
Şimdilerde ise Ümmet kendi dört duvarı içinde hapsedildi ve eski yöneticilerinin hasretini çekiyor. Onlar gibi bir halefin, ABD, Rusya ve Çin gibi İslam düşmanlarından yardım ve koruma dilenmeyen, Allah'ın vaadine iman etmiş, tüm yozlaşmış yöneticileri deviren, Hilafetin sancağını yükseltip İslam düşmanlarına karşı ordusunu donatan bir yöneticinin hasretini çekiyor.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Amanah Abed