- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Konstantiniyye: Ya Sen Beni Alırsın Ya da Ben Seni!
Hiçbir Müslüman evi yoktur ki Müslüman yöneticilerin azim tarihsel tutumlarını sergileyen bir çocuk filmi bulunmasın.Zira ebeveynler, çocuklarının güç ve izzetle hükmeden liderlerin terbiyesi ile büyümelerini ve eğitim sistemleri tarafından yok edilen, fasit medya tarafından çarpıtılan ve İslam bir kez daha kurulmasın diye kasıtlı olarak yok edilen ümmetlerinin parlak tarihinin küçük bir kısmını bile olsa hissetmelerini istiyorlar. Nitekim İslam ümmeti, İslam devlette ve yönetimde siyasi ve pratik olarak tatbik edildiğinde kalkınacaktır. Böylece mütekamil bir metoda ve hayat sahasında ortaya çıkan somut bir etkiye sahip olacak, dini hayat ve siyasetten ayıran düşünceye sıkışıp kalmayacaktır.
Umulur ki H. 20 Cumâde’l Ûla 857 M. 1453 yılında Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini elleriyle gerçekleştiren Sultan Muhammed’in (Rahimehullah) kıssasını içeren bu filmler küçüklerden önce büyüklerin akıl ve nefislerinde bir etki bırakır. Zira bu, dünya tarihinde, Hilafet tarihinde, Müslümanların ordularının tarihinde, davetin taşınması ve davetin cihad yoluyla yayılması tarihinde ve İslam hadaratı ile insanların yükselmesi ve onların küfrün karanlığından İslam nuruna kavuşmasıyla birlikte İslam’ın yönetim ve insanlık düzeyindeki adaletinin tarihinde bir dönüm noktasıdır. Nitekim Konstantiniyye’nin fethedilmesiyle, İslam risaletini kabul etmesi için Avrupa’nın kapıları açılmıştır. Dolayısıyla bu kıssa, sadece süresi sona ermiş ve bitmiş bir kıssa değil, gerçek bir kıssadır. Dahası bu parlak tarihsel dönem, asırlarca süren yönetimin aşamalarından bir aşamadır. Her ne kadar bugün Müslümanlar fasit bir vakıa ile karşı karşıya kalmışlarsa da gelecekleri umut vericidir. Zira Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti, bir kez daha geri dönecektir. Çünkü Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in diğer müjdesi aynı şekilde gerçekleşecektir. O halde Sultan Muhammed Fatih’in (Rahimehullah) nail olduğu bu şerefin gerçekleşmesine kim nail olacak acaba? Abdullah İbn-i Bişr El-Hasami’den, onun da babasından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittiği rivayet edilmiştir: لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ، فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Konstantiniyye elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, o ordu ne güzel bir ordudur.” [Ahmed rivayet etti.] İmam Ahmed’in Numan İbn-i el-Beşir’den rivayet ettiği hadiste şöyle geçmektedir: تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Nübüvvet aranızda Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldıracaktır. Sonra nübüvvet üzere hilâfet olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah dilediği zaman onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı melikler olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra zalim yöneticiler gelecek ve onlar da Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Bunların ardından ise yine Nübüvvet metodu üzere hilâfet olacaktır. Sonra sustu.” [Ahmed rivayet etti.]
Nitekim müminler zaferlerle sevindiler, onu yüz yıllarca bekleyip ona tabi oldular. Hatta Konstantiniyye’nin fethini 800 yıl beklediler, üzerlerindeki yöneticilere biat ettiler, fetihlerin gerçekleşip devletin sınırları genişlediğinde ise yöneticileri ve tebasından dolayı Allah’a şükrettiler. Dahası İslami fetihlerde, birbirini takip eden olaylar, tarih yazmak için gerçekleşen müjdelerin olduğu güçlü ve kuvvetli tutumlar olmuş ve Müslümanlar mücahit atalarının ve azim Halifelerinin tarihinden dolayı gurur duymuşlardır. Eğer bugün de Müslümanlar, kendilerini koruyan, gözeten ve sorunlarına İslam akidesi temelinde çözümler üreten bir devletlerinin olmasını ve İslam Nizamının Halifelerinin elleriyle güçlü ve izzetli bir şekilde tatbik edilerek ilerlemeyi istiyorlarsa Allah’ın Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’ın yolundan yürümeleri ve Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmamaları gerekmektedir.
Bugün, o yöneticiler gibi olan Müslümanlar nerede?!
Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nde İslam’ı tatbik edecek Müslümanların Halife’si nerede?!
Roma’yı fethedecek ve Kostantniyye’yi fethettiği zaman mazhar olduğu gibi Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in övgüsüne mazhar olacak kişiler nerede?!
Dünyanın tüm evlerine: Temim Ed-Dârî Radıyallahu Anhu’dan, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: لَيَبْلُغَنَّ هَذَا الْأَمْرُ مَا بَلَغَ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَلَا يَتْرُكُ اللَّهُ بَيْتَ مَدَرٍ وَلَا وَبَرٍ إِلَّا أَدْخَلَهُ اللَّهُ هَذَا الدِّينَ بِعِزِّ عَزِيزٍ أَوْ بِذُلِّ ذَلِيلٍ عِزًّا يُعِزُّ اللَّهُ بِهِ الْإِسْلَامَ وَذُلًّا يُذِلُّ اللَّهُ بِهِ الْكُفْرَ “Muhakkak ki bu iş (bu dinin hakimiyeti) gece ve gündüzün ulaştığı yerlere ulaşacaktır. Allah ne bir kerpiç ev ne de bir keçe çadır bırakmayacak; azizi aziz ederek, zelili zelil ederek, bu dini ona dahil edecektir. Allah'ın bu işte aziz edeceği İslâm'dır. Allah'ın bu işte zelil edeceği küfürdür.” [Ahmed rivayet etti.] وعن أبي قَبِيلٍ قَالَ: كُنَّا عِنْدَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِي وَسُئِلَ أَيُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلاً الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ؟ فَدَعَا عَبْدُ اللَّهِ بِصُنْدُوقٍ لَهُ حَلَقٌ، قَالَ: فَأَخْرَجَ مِنْهُ كِتَاباً، قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ حَوْلَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم نَكْتُبُ، إِذْ سُئِلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: أَيُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلًا: قُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: «مَدِينَةُ هِرَقْلَ تُفْتَحُ أَوَّلاً - يَعْنِي قُسْطَنْطِينِيَّة Ebi Kabîl şöyle dedi: Biz Abdullah İbn-u Amr-u İbn-ul Âss’ın yanındayken şöyle soruldu: Bu iki şehirden hangisi önce fethedilecek: Kostantaniyye mi yoksa Roma mı? Nitekim Abdullah, boğazı olan sandığı aradı. Dedi ki: Ondan bir kitap çıkardı. Dedi ki: Biz Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]’in yanında yazıyorken O’na şöyle soruldu: Bu iki şehirden hangisi önce fethedilecek: Allah’ın Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: “Evvela Hirakl’in şehri, yani Konstantiniyye fethedilecektir.” [Ahmed rivayet ett.]
Peki boş medya şakşakçılığı ve saçma siyasi oyunlar yerine kafirlere sarsıcı tepkiler verebilecek kişiler nerede?!
Sultan Muhammed Fatih’in, Bizans elçisine söylediği sözlerinden birisi: “İmparatorunuza söyleyin, şimdiki Osmanlı sultanı öncekilere benzemez. Bizim gücümüzün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.” Ve şu sözü: “Konstantiniyye’nin benim tahtım olacağı ya da mezarımın olacağı günler yakındır Allah’ın izniyle.” Konstantiniyye’den kuşatmayı kaldırmadığında devletini yıkmak ve onu ele geçirmekle tehdit eden siyasi İslam düşmanları Avrupa’ya Sultan Muhammed Fatih’in (Rahimehullah) vermiş olduğu tepki işte budur. Ancak o, oranın tahtını almadan geri çekilmedi, O ve dünyadaki Müslümanlar secde ettiler, zafer ve fetihden dolayı Allah’a şükür secdesine gittiler ve onun ilk yapmış olduğu şey ise Ayasofya Kilisesi'ni camiye dönüştürmek oldu. Bugün ise mescitler yıkıldığı halde yöneticiler uyuyorlar, dahası kafirlerle birlikte Müslümanlara komplo kuruyorlar.
Nitekim Hilafet Devleti’nin yıkılmasıyla birlikte Allah’ın Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’ın müjdelerini gerçekleştirmeye yönelik çalışma durdu. Ama yeniden Hilafet Devleti kurulacak ve bir yaşam biçimi olan İslam Nizamı’nı tatbik edecek İslam şahsiyetine sahip bir yönetici naspedilecektir. İslam ümmeti ise Konstantiniyye’nin fethi gibi izzetli, onurlu ve güçlü tutumları bilmiyor.
Yöneticilerinin İslam’ı tatbik ettiği, insanların arasında Allahu Teala’nın indirdikleriyle hükmettikleri, Allahu Teala’nın kelimesini yüceltmek için toplu olarak büyük çaba gösterdikleri devletlerinin yıkılmasından, sömürgeci kafir Batı’nın devletlerini işgal etmesinden, onu kıytırık devletçiklere bölmesinden, servetlerini yağmalamasından ve halkını öldürmesinden bu yana İslam ümmeti, kafirlerin ajanlarının ve bugün Batı’nın hizmetçileri, paralı askerleri ve kiracıları haline halen tüm İslam ülkelerindeki adam kılıklı tağut yöneticilerin hüküm sürdüğü ümmetlerin kuyruğu haline geldi. Zira onlar sadece ahlaksızlığı ve fesatlığı yaydıkları gibi iğrenç Laik fikirleri nedeniyle sapkın, çürümüş ve yıkıcı kültürlerini yayan kafir çetelerin araçları ve borazanlarıdırlar. Dolayısıyla onların, raşid bir yönetimin, adaletin, onurun, liderliğin ve gururun manalarını algılayabilecek düzeye ulaşabileceklerini bile düşünemiyoruz. O halde mevcut rejim, insanlık düzeyindeki gerçek bir küresel değişimi nasıl gerçekleştirecek ki? Ayrıca Allahu Teala’ya yardım eden başarılı bir yöneticinin şahsiyetinin nasıl olması gerekir? Elbette Müslümanları birbirine kırdırmak, topraklarını işgal etmek ve kutsallarını kirletmek yerine yeryüzünde Allah’ın kelimesini yüceltmek amacıyla Müslümanların ordularını harekete geçirip onları doğru bir şekilde görevlendirerek olayların akışını idare etmek suretiyle tarih yazmak için sıkı bir şekilde çalışarak bizzat İslam’a yardım ederek!
Bu yüzden Müslümanların, Allahu Teala’nın vaadini ve kerim Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’ın müjdelerini gerçekleştirmek ve Müslümanların diğer azim bir fethi gerçekleştirmeleri için tağutları devirmek, İslam ile yönetecek bir Halife naspetmek için ciddi bir şekilde çalışması gerekir. İşte çalışanlar, bunun için çalışsınlar. Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: عَسَى رَبُّكُمْ أَنْ يُهْلِكَ عَدُوَّكُمْ وَيَسْتَخْلِفَكُمْ فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ “Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar.” [Âraf-129]
#İstanbulunFethi
#istanbul
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Gâde Muhammed Hamdi - Sudan Vilayeti