Salı, 22 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Gerçekleşen Müjdeye Bir Bakış Umulur ki Geriye Kalan Müjdelerin Gerçekleşmesine Dönük Çalışmada Bizim de Bir Payımız Olur

بسم الله الرحمن الرحيم

Gerçekleşen Müjdeye Bir Bakış

Umulur ki Geriye Kalan Müjdelerin Gerçekleşmesine Dönük Çalışmada Bizim de Bir Payımız Olur

Bugün İslam ümmeti, başına musallat olan zalim ve facir yöneticilerin acısını çekiyor. Zira bu yöneticiler, ümmetin düşmanlarının üzerine üşüşmesinin ve onun korunaklarını ihlal etmesinin yolunu açıyorlar, kutsallarını çiğniyorlar, mukaddesatlarını aşağılıyorlar, servetlerini yağmalıyorlar ve halkını bunlardan mahrum ediyorlar. Ayrıca ümmetin düşmanlarına, Müslümanları öldürmeleri amacıyla savaş gemilerini ve bombardıman uçaklarını geçirmeleri için ülkelerini açıyorlar, Müslümanların üzerinde her türlü ölümcül silahları deniyorlar ve Müslümanları ülkelerinin sınırları dışında yaşayan Müslüman kardeşlerine yardım etme düşüncesinden uzaklaştıran anlaşma ve sözleşmelerle kısıtlıyorlar. Ancak Allah’ın izniyle bu, zaman içerisinde yaşanmış bir merhale olacak, onurlu, izzetli ve şerefli bir tarih gelecek, bir takım Nübüvvet müjdeleri gerçekleşecek ve İslam ümmetine, daha henüz gerçekleşmemiş geri kalan müjdelerin tamamlandığı günler gelecektir. 

Bu aşamada, izzetin anlamını bilen, zaferin sebeplerine sarılan kahraman adamların eliyle fethedilen müstahkem kalelerin ve şehirlerin kıssalarını anlatan tarihi hatırlatmaya ihtiyacımız vardır. Bunu ise kaygıları artırmak, umutsuzluktan ve tembellikten kurtulmak ve İslam’ın yüceliğinin yeniden geri dönmesi için hatırlatıyoruz. Dolayısıyla bu makalede, Konstantiniyye’nin fethine dair iki hususa odaklanacağız ki bunlar şunlardır:

1-      Bu fethin yıldönümü, içinde bulunduğumuz Hicri ayın (Cumâde’l Ûla) yirmisine denk gelmektedir. 

2-      Konstantiniyye’nin fethi müjdesinin gerçekleşmesini kesinlikle diğer fetih müjdesinin gerçekleşmesi takip edecektir. Zira Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine, Bu iki şehirden hangisi önce fethedilecek: Konstantiniyye mi yoksa Roma mı? şeklinde sorulduğunda her ikisini bir arada kullanarak şöyle cevap verdi: مَدِينَةُ هِرَقْلَ تُفْتَحُ أَوَّلًا، يَعْنِي قُسْطَنْطِينِيَّةَ “Evvelâ Hirakl’in şehri, yani Konstantiniyye fethedilecektir.” [Ahmed Müsned’inde tahrç etti, Hâkim, ez-Zehebî ve Albâni sahihtir dedi.]

Konstantiniyye’den bahsettiğimizde, onun seçkin tarihini ve coğrafi konumunu hatırlıyoruz. Zira o, dünyanın yedinci büyük şehri olup Marmara Denizi aracılığı ile Akdeniz’i Karadeniz’e bağlayan Boğaziçi yoluyla Asya ve Avrupa’nın kesiştiği noktada yer almaktadır. Dolayısıyla o, ulaşım düğümü ve nakliye rotası olup dünyanın en büyük ve en güvenli limanı olan Haliç Limanı’na sahiptir. Nitekim Napolyon şöyle diyor: “Şayet dünya tek bir ülke olsaydı, buranın başkenti Konstantiniyye olurdu.”  

Sekiz yüzyıldan fazla bir zaman Fatihleri zorlayan ve bu direnci ise Müslümanların fethi yeniden gerçekleştirme arzusunu ve kararlılığını artıran bir şehri hatırlatıyoruz. Uzun bir süre geçmesine rağmen Müslümanların bu girişimde hedeflerine ulaşmakta başarısız olması, şehrin surlarının güçlü olması, Müslümanların alışık olmadığı soğuk hava koşullarına sahip olması, çevre kıyılarındaki su akıntılarının doğası ve Bizanslıların Müslümanların gemilerine fırlattıkları yağ, kükürt ve bitüme sahip olan cehennem ateşidir. Zira bunlarla gemileri yakmışlar ve gemiler, sirke ve kumla söndürülebilmişti.

Birçok liderlerin ve Fatihlerin gerçekleştirmek istediği büyük bir hayalin ve umudun olduğu bir fetihten bahsediyoruz.  Zira Emevilerin, Abbasilerin, sonra Osmanlıların Hilafet’i dönemindeki birçok Halifeler, Peygamberimiz Aleyhissalatu ve’s Selam’ın müjdesine göre ne güzel bir komutan ordusu da ne güzel bir ordu olsun diye fetih müjdesinin kendi elleriyle gerçekleşmesi umuduyla yarışa girmişlerdir.

Cesur, ileri görüşlü, kıvrak zekaya sahip ve bir gün fethin kesinlikle gerçekleşeceğine sonsuz inancı olan genç bir Sultan’dan bahsediyoruz ki bu Sultan; fetih kendi elleriyle gerçekleşen ve bu şerefe nail olan II. Murad’ın oğlu Sultan II. Muhammed Rahimehullah’tır.  Nitekim “Muhammed Fatih” olarak tanınana kadar, küçüklüğünden beri fethe odaklandı, göreve başlar başlamaz onun için planlama ve düzenleme yapmaya başladı, sayısı iki yüz elli bine ulaşan ordusunu güçlendirdi, orduyu maddi ve manevi olarak hazırladı, Sultan Beyazıt’ın boğazın en dar noktasında Asya Boğazı’nın kıyısına inşa ettiği Anadolu kalesinin karşısına Konstantiniyye surları karşısındaki Avrupa yakasında (Rumeli Kalesi) gibi büyük bir kale inşa etti, komşu bölgelerden gelebilecek gemileri bombalamak için  kıyılara büyük mancınıklar ve toplar yerleştirdi, tedariklerin Konstantiniyye’ye ulaşmasını engellemek için  boğazın doğu ve batısından gemilerin geçişlerini kontrol etti ve  gerekli anlaşmaları yapmanın yolunu hazırladı.

Konstantiniyye şehrinin büyük stratejik önemine bir bakış, onun fethedilmesine ve İslami fetihlerin daha fazla olmasının başlangıcı olan İslam Devletine ilhak edilmesine yönelik umudun artmasına yardımcı olmuştur ki gerçekten öyle de oldu.

Konstantiniyye’nin fethedilmesinin siyasi etkileri:

-     İslam Devleti için bir tehdit olan Bizans İmparatorluğu’nun başkentinin çökmesi.

-     Osmanlı Devleti’nin komşu milletler tarafından korkulan bir güç haline gelmesi. Bu yüzden o zamanlar Avrupa’da bulunan ülkeler ve şehirler, güvenlik ve emniyetlerini garanti eden antlaşmalar yaparak Osmanlı Devletinin rızasını talep etmek için yarışır hale gelmişlerdi.

-     Osmanlı Devleti, dünyanın bu önemli bölgesindeki seyri kontrol eden güçlü bir donanma filosuna sahipti.

-     Fetih, Osmanlı Devleti’ne İslam kültürünün Güney ve Doğu Avrupa bölgesinde özgürce yayılmasını sağlayan önemli bir etki oluşturdu ve bunun sonucunda birçok Avrupalı İslam’a girdi. 

Konstantiniyye’nin fethinin Roma’nın fethinden önce olacağı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem tarafından sabit olmuştur. Dolayısıyla Konstantiniyye’yi fethetmesinin ardından Roma’yı fethetme ve orada İslam’ın livasını dalgalandırma fikri Sultan “Muhammed Fatih’in” zihninden hiç silinmedi. Zira Roma’nın fethiyle ilgili Allah’ın vaadi ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi onu motive ediyordu. Hatta atının yularını St.Peter Kilisesi’ne (Vatikan) bağlamak için yemin etti ancak buna ömrü yetmedi. Dahası o, burayı fethetmek için büyük bir ordu hazırlıyordu.

Burada bu müjdeye parmak basmak istiyoruz: Belki de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in başka bir Avrupa şehrini değil de özellikle Roma’nın fethedileceğini haber vermesinin büyük bir hikmeti vardır!! Nitekim orada Hıristiyanların kalesi ve merkezi olan Vatikan bulunuyordu ki Konstantiniyye de fethedilmeden önce Doğu Hıristiyanlarının büyük kutsal başkentiydi.  Dolayısıyla İmparator Konstantin, burasını Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans İmparatorluğu) başkenti yaptığında Sultan Muhammed Fatih’in camiye dönüştürdüğü Ayasofya Kilisesi, dünya Katoliklerinin merkezi Vatikan’a rakip olan dünya Ortodokslarının genel merkeziydi. Belki de burada kast edilen,  sadece Roma’nın fethi değil, İslam dünyasının doğu ve batısında bulunan tüm Hıristiyanlar üzerinde İslam’ın fethi olacağıdır ki bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Konstantiniyye’nin sonra Roma’nın fethedileceğini müjdeledi.

Maalesef bugün, şu anki hali “İstanbul” olan Konstantiniyye şehrinin durumuna baktığımızda, başkenti olduğu Hilafet’in ortadan kalmasının ardından üzerine tatbik edilen Laik rejimin altındaki durumunun, ticaret yapmak, lüks ve güzel manzaralarının keyfini çıkarmak isteyenlerin hedefi haline geldiğini görüyoruz!!  Nitekim buraya, İslami tarih yapılarını araştırmak, fetih, Fatih ve müjdeyi hatırlamanın yanı sıra bir gün mutlaka gerçekleşecek olan diğer müjdelerin olduğunu hatırlatmak ve bunların gerçekleşmesinde pay sahibi olmaya çalışmak için giden çok az kişi vardır.

#İstanbulunFethi

#istanbul

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Raziye Abdullah

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER