- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Zaman Uzasa da Allah’ın Rasulü’nün Tüm Müjdeleri Gerçekleşecektir
Kostantiniye şehrini fethetmesinin ardından adını aldığı Sultan Muhammed Fatih başarıncaya kadar Emeviler döneminde başlayıp Abbasi Hilafetine kadar devam eden İslami girişimlerin sonunda Kostantiniye, II. Murad’ın oğlu Sultan Muhammed tarafından fethedildi.
Tarih yalan söylemez. Zaman ne kadar uzarsa uzasın gerçek vakıalar tecelli edip ortaya çıkacak, yalancı gazeteciler ve hakkı tahrif etmeye dönük entrikaları, kara bulutları ne kadar gizlemeye çalışırlarsa çalışsınlar hak güneş gibi doğacaktır.
Bugün İslam ümmeti, büyük felaketi olan Hilafetin yokluğundan dolayı sıkıntı içindedir. Zira bir ümmet olması, işlerini gözetmesi ve dinlerini koruması itibariyle Müslümanları temsil eden sadece İslam Nizamıdır. Bu sıkıntı içerisinde, yolumuzu uzatan zayıflık anlarımız olabileceği gibi yalancı gazetelerin cesaret kıran, ümmetin zayıflığını yansıtan ve Allah’ı ondan uzak tutan tespitlerinden dolayı cesaretimizi kıran anlarımız da olabilir.
Ancak tarihi Kur’an’ın nuruyla okuyanlar, bu münafıkların yalanlarını fark eder, Allah ile birlikte olan ümmetine dokunur ve ümmetini Allah’tan uzaklaştırmaz… Tarihi iyi bir şekilde okursa, sıkıntı ne kadar uzarsa uzasın, hatta sabrederek ölümün eşiğine gelse dahi gecenin karanlığının ardından şafak vaktinin geleceğini bilir.
Zillet belası ne kadar uzasa ve Hilafetin yokluğu asırlarca sürse dahi bizim kesinlikle Hilafetin geri döneceğine olan güvenimiz daha da artar. Zira Batı’nın ümmetimize karşı açmış olduğu şiddetli saldırıları ve onların tuzaklarını gördüğümüzde dahi yaşayan bir ümmet olduğumuzdan emin oluruz. Çünkü ölüler bundan korkmadığı için her saniye o kadar dehşete kapılırlar ki bu onları İslam ile ilgili herhangi bir şeyle savaşmakta vahşi bir hale getirir.
Sıkıntılarımız uzasa da bizler, Faruk dönemindeki Kudüs’ün fethinin tarihini, sonra onun Haçlıların on yıllarca işgal etmelerinin ardından Selahaddin Eyyubi’nin eliyle kurtuluşunu okur ve onun kesinlikle bir kez daha kurtulacağına inanırız. İnşallah bu, Allah hakkında kötü zan besleyip umutsuzluğa kapılanların göz kırpmasından daha yakındır.
Asırlardır süren Kostantiniye’yi fethetme girişimleri, içimizde benzeri görülmemiş bir umut yeşertiyor. Dahası bu, Allah’a güven ve O’na iman mefhumunun kaçınılmaz bir sonucudur. Nitekim Allah’ın Rasulü’nün Doğu Hıristiyanların başkenti olan Kostantiniye’nin fethiyle ilgili müjdesine olan umudumuz, onun fethiyle gerçekleşti. Allah’ın Rasulü bizlere, onun kardeşi olan Batı Hıristiyanların başkenti Roma’nın fethini de müjdelemiş ve Allah’ın izniyle onun fethi de gerçekleşecektir.
Nusret, bir saatlik sabırdır. Allah’ın zaferine kesin kanaat getirenler, belalarının uzamasının zaferin yaklaştığını ve sıkıntının şiddetlenmesinin de, aynen dikiş yumağı ne kadar sıkı sarılırsa ipliğinin çözülmesinin de o kadar kolay olması gibi onun ortadan kalkışının yakın olduğunu müjdelediği anlamına geldiğini bilirler ve en zor saatlerin de sıkıntı saatlerinin sonu olduğuna inanırlar. Sabırlarının derecelerini yükselttiğine ve düşmanlarının tuzaklarını bozduğuna inandıklarından dolayı düşmanların entrikalarından etkilenmezler ve şiddetli darbeler azimlerini kıramaz.
Eğer İslam ümmeti, Haçlılar beş yüzyıldan sonra Beytul Makdis’i işgal edip Mescid-i Aksa’yı atları için ahır haline getirdiklerinde ümitsizliğe kapılsalardı Selahaddin’in onu kurtarmak için meydanlara çıktığını görebilir miydi?
Şayet Müslümanlar, Kostantiniye’nin fethine yönelik birçok girişimlerin ardından yolu uzatmış olsalardı Muhammed Fatih Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için meydanlara çıkar mıydı?
Hayır, gözlerini yollarını aydınlatan Allah’ın Rasulü’nün müjdelerine diktiren ve zafer, övgü yükseliş ve iktidar umudunu beslettiren ümmetin imanıdır.
Ebu Eyyub El-Ensari’yi Kostantiniye’nin surlarında şehit olmaya ve Akşemseddin’i Muhammed Fatih’i küçüklüğünden beri Müslümanların yüz yıllarca terk ettiği şehri fethetme hedefiyle yetiştirmeye sevk eden bizzat imandır. Annesini dünyanın endişelerinden ve cazibelerinden uzaklaşmaya, Fatih’i her sabah bir gün elleriyle yıkacağı surları görmesi için taşımaya iten bizzat imandır. Nitekim 21 yaşına dahi gelmeden surları yıktı.
Selahaddin’i Mısır ve Şam’ı birleştirmeye, şiddetli savaşının ardından darmadağın olmuş ümmeti ilk kıblelerini kurtarmakla ilgili büyük bir gaye etrafında toplayamaya sevk eden bizzat imandır. Moğolların sakinleştirilmesi ve onlardan korkulması gerektiği gibi zamanındaki tüm kargaşalara rağmen El-İzz bin Abdusselam’ı Moğollarla savaşın zaruretini haykırmaya sevk eden de bizzat imandır. Nitekim ümmet o zamanın en büyük gücüne son veren Kutuz ve Baybars’ı çıkardı.
Hizb-ut Tahrir’i ve ümmetin muhlislerini davet taşımaya ve hep birlikte, Mescid-i Aksa’yı ikince kez kurtarmak ve Allah’ın Rasulü’nün Kostantiniye’nin kardeşi Roma’nın fethiyle ilgili müjdesini gerçekleştirmek amacıyla Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği İkinci Hilafet’i ikame ederek İslami hayatı yeniden başlatmak için zayıflık göstermeden ve tuzaklar karşısında yumuşaklık göstermeden yorulmaksızın çalışıp çabalamaya sevk eden de bizzat imandır.
Allah’ın izniyle karanlıklar bir bir dağılacak, ümmet çok yakında Hilafetin güneşini görecek, insanlık devletinin gölgesinde hak olan İslam’ın nurunu görecek ve tüm insanlık onunla gölgelenecektir. فَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ “Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözünden döneceğini zannetme sakın! Şüphesiz ki Allah, Azîz ve intikam sahibidir. [İbrahîm-47]
Allah’tan ayaklarımızı sabit kılmasını ve Hilafetin kurulduğu, Beytul Makdis’in kurtulduğu ve Roma’nın fethedildiği üç müjdeyle gözlerimizi aydınlatmasını temenni ediyoruz. Şüphesiz O, dualara icabet edenin en hayırlısı ve en cömerdidir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Beyan Cemal