Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
KİM BU SORUMLULUĞU TAŞIYACAK?

بسم الله الرحمن الرحيم

KİM BU SORUMLULUĞU TAŞIYACAK?

(Tercüme)

HABER:

Uluslararası Af Örgütü’ne göre, binlerce Rohingya’lı Müslüman Myanmar’dan kaçarak Bangladeş’e sığınıyorlar. Fakat burada da Bangladeş güvenlik güçlerinin saldırısına maruz kalıyorlar. Bangladeşli yetkililer Rohingya’lı Müslümanları ülkelerinden kovmaktadır.

Onlardan Koks Bazar şehrindeki geçici kamplara ulaşamayanlar ise gıda ve su sıkıntısıyla karşılaşmakta ayrıca bazıları da yetersiz beslenmeden dolayı muzdarip olmaktadırlar.

YORUM:

Devam eden şiddetten kaçmak için Myanmar’da evlerini terk eden Rohingya'lıların sayısı 30.000’e ulaştı. Birleşmiş Milletler bu olaylar hakkında son aylarda yaşanan dar bölgeye yapılan askeri baskından dolayıdır şeklinde açıklamada bulundu. Rohingya’lı Müslüman azınlık, dünyada en çok şiddete maruz kalan halktır. Bu olaylar, bitkileri ve nesli tükenmekte olan hayvanları korumaya alan ve onlara ilgi sunan bir dünyada oluyor. Ana akım medya ve elektronik iletişim araçları onların yaşadığı korkunç durumu gözler önüne serdi. Şimdilerde ise elektronik iletişim araçları tecavüz, şiddet, evlerin yıkılması ve aç çocukların raporlarını yayınladı.

Neyse ki, Müslüman ve gayrimüslim dünyasında bu sorunu çözmek adına benzer çağrılar sunuldu. Çoğunluğu Müslüman olan beldelerde halk sokaklara inerek bu sorunun fiili olarak çözülmesini talep etti. Bangladeş, Malezya ve Tayland insanların dışarı çıkıp Müslüman kardeşlerine verdiği desteği gördü. Çünkü Myanmar’daki Müslümanların bu kötü durumu yeni değil, bilakis çeşitli basın tarafından daha öncede bu konuyla ilgili birçok kere rapor yayınlanmıştır. İlk başta bu yayınları hissetmeksizin kısa başlıklar şeklinde geçildi. Daha sonraları ise raporlar yayınlandı ve doğal olarak haberlerin başlıkları değişti ve şöyle başlıklar atıldı; “bu olayların sorumluluğunun kime ait olduğunu sormamız gerekmez mi?” “Mazlumları kim savunacak?” “Kim bir şey yapabilir?”

Myanmar hükümet başkanı, Nobel barış ödülü sahibi ve demokrasi kahramanı Aung San Suu Kyi'dir. Birleşmiş Milletlerin son zamanlarda Myanmar’da işlenen olayları “soykırım” diye ilan etmesine rağmen bu onun sessizliğini bozmadı. Demokrasi’nin en büyük zirve olduğuna itibar etmek, hayrı Batının hayır gördüğü şekliyle itibar edilmesini gerektirir. Böylece onların davranışlarının ölçüsü Batı standartlarına göre ölçülür. Myanmar Hükümeti, Rohinya'lılara herhangi bir hak tanımamakta onlara mülteci gibi davranmak suretiyle en aşağılayıcı şekilde bakmaktadır.

Myanmar’dan kaçmayı başaranların çoğu tahta teknelerle Bangladeş’e kaçtı. El Cezire’nin 2012 yılında Şeyh Hasina’yla yaptığı bir röportajda Hasina; ‘’bu durumun Bangladeş’le hiçbir alakası olamaz’’ diye konuştu. Onun bu ulusalcı laik düşüncesi böyle davranmasını gerektirir.

Eğer bize kim yardım edecek diye sorsalar, küçük bir yardım dahi olsa bizim yöneticilerimizin asla yardım için harekete geçmeyeceğini biliyoruz. Fakat Türkiye yangını söndürmek için Yahudi varlığına yardıma koştu. Pakistan Keşmir'li Müslümanlara herhangi bir yardım sağlamadı, sadece müzakerelere ve zirvelere katıldı. Şimdi ise Halep yerle bir ediliyor, fakat tüm Arap rejimleri; yardıma güçleri yettiği halde parmaklarını dahi kıpırdatmıyor.

Bu iş ümmetin kadın erkek sadık evlatlarının omuzlarında. Onlar tepkilerini gösteriyor ve kardeşlerinin dertleriyle dertleniyorlar. Biz sadece kendimizde umut görmeliyiz. Bunu yaparken ümmetin artık mağdur olmaması gerektiğini de bilmeliyiz. Boşboğazlık edip faydasız amelleri talep etmememiz gerekir! Ancak kararlı ve net eylemleri talep etmeliyiz. O ise; bütün beldeleri ve Myanmar’ı himaye edecek olan gerçek varlığı kurmaktır. İşte bu varlık Müslümanları birleştirmeye ve mücrim laik yönetimleri ortadan kaldırmaya muktedirdir.

Sadece bu varlık Müslümanları korumak için ordularını hareket ettirebilir ve küfrün başını ezer. Nübüvvet Metodu üzere Râşidi Hilafet devletini kurmak için bütün gücünüzle çalışmanızın zamanı gelmedi mi? Bize vacip olan tüm mazlumların çığlıklarına icabet edip, onlara gerektiği gibi yardım etmemizdir. Allahu Teala şöyle buyurdu:

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا

"Size ne oldu da Allah yolunda ve 'Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!" (Nisa: 75)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Nadiye Rahman

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER