Çarşamba, 30 Safer 1446 | 2024/09/04
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Tebrik

  • Kategori Ukrayna
  •   |  

Ey Kerim İslami Ümmet!

Mübarek Ramazan Bayramı [Iyd-ul Fıtr] münasebetiyle sizleri kutlamaktan kıvanç duyar ve ümmetimiz kendi devletinin gölgesinde birleşmiş bir halde iken hepimize tekrarını yaşatmasını Allah'tan temenni ederiz. O devlet ki sömürgeci kafir tarafından gasp ve işgal edilen Müslümanların beldelerini kurtarmak, haçlı kalesi Roma'yı, Beyaz Sarayı, Kremlin'i ve tüm küfür başkentlerini fethedecek apaçık nusret ordusuna katılmak üzere arkasında savaşılacak Müslümanların Halifesinin Allah'ın kitabı ve resulü [SallAllahu Aelyhi ve Sellem]'in sünnetiyle liderliğini yaptığı Râşidi Hilafet Devleti'dir. Bunu ise onların erkeklerini katletmek, ırzlarını çiğnemek ve servetlerine sahip olmak yerine onları kapitalist küfür zulmünden İslam nuruna, zalimane ideolojilerin zulmünden İslam adaletine, dünyanın sıkıntısından ve mutsuzluklarından dünyanın ve ahiretin refahına çıkarmak amacıyla yapacaktır.

Ey Kerim Ümmet!

Bayram, sevinç ve mutluluktur. Ancak Filistin'deki, Irak'taki, Afganistan'daki, Darfur'daki, Çeçenistan'daki, Keşmir'deki ve Müslümanların gasp edilen diğer beldelerindeki kardeşlerimiz; babalarını, kocalarını, çocuklarını ve yurtlarını kaybetmeleri yüzünden kahır ve hüzün elemleri yaşarlarken, toprakları gaspedilmişken, ırzları çiğnenmişken, kadınlar, erkekler, çocuklar katledilirken, Müslümanların yöneticilerinin en akıllıları, düşmana yardımcı olup Müslümanların beldelerinde kafirlerin planlarını uygulamayıp tarafsız kaldıkları bir sırada bizlerin sevinci bu sene buruk geçmiştir. Dolayısıyla ümmetin mukadderatına uzanan vandalist elleri koparacak, dahası onlara kendi merkezlerinde saldıracak Hilafet'in kurulmasından sonra tüm bunların yok olmasıyla sevincimizi tamama erdirmesini Allah'tan temenni ediyoruz. Ancak bu, artık zamanı girmiş olan Habib-ul Mustafa [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in vaat ettiği ikinci Râşidi Hilafet'i kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanlarla birlikte sıkı bir çalışmayla bu durumu değiştirmek için Müslümanlar olarak bizlerin samimi çalışmasını gerektirmektedir.

Her yılın, tüm Müslümanlar için binlerce hayır ile geçmesini dileriz.

 

Hizb-ut Tahrir Şebabı

Devamını oku...

Bayram Sevinci, Ümmet için Her Türlü Kölelik ve Bağımlılık Şeklinden Bir Kurtuluş Kapısı Olsun

Hizb-ut Tahrir / Irak Medya Bürosu, mübarek Ramazan Bayramı [Iyd-ul Fıtr] münasebetiyle genelde İslami ümmeti, özelde yaralı Irak halkını en içten ve en sıcak duygularla tebrik eder, Müslümanların oruçlarını, kıyam-ul leylerini, salih amellerini kabul buyurmasını ve trajedilerine son vermesini Allahuteala'dan temenni eder.

Ey Müslümanlar!

Şevval hilalinin görünmesi bizleri, sevinç, mutluluk ve Allah [Azze ve Celle]'yi anma günlerine sevk eder ki bu, kerim Ramazan ayı boyunca salat, oruç, Kur'an tilaveti, sadaka, emr-i bil maruf ve'n nehyi an-il münker gibi ortaya koydukları salih amellerden ötürü müminlerin sevindiği mübarek Ramazan Bayramı günleridir. Müminler, Ramazanda, en azimi Allah'ın kulları için razı olduğu en hayırlı din olan İslam'a hidayete erdirme nimeti olmak üzere kendilerine sayısız bollukta nimet lütfünde bulunan alemlerin Rabbine ubudiyetlerini ispat etmeye hırs gösterirler. الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِيناً "İşte bugün, size dininizi kemâle erdirdim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'a razı oldum." [el-Maide 3]

Bu nedenle görürüz ki Müslümanlar nezdinde bayram, bir insanı veya bir taşı veya tahrif olmuş dinleri veya sapık fikirleri tazim ettikleri diğer küfür ve dalalet ümmetlerinin bayramlarından farklı seçkin bir mefhuma sahiptir. Zira Müslüman'ın bayramı, ancak Allahuteala'nın rızasını isteyerek hayır işlemede ve münkeri terk etmede kendisine yardım etmesi için maksadında ve niyetinde muhlis bir şekilde Rabbini tazim ettiği mübarek çabalardan, kararlı salih amellerden ve tayyip menasiklerden sonra gerçekleşir.

Ancak şahit olduğumuz İslami ümmetin bugünkü hali oldukça bayramın hakikati eksik kalacaktır. Bayramın hakikati, ancak ümmetin, [لا اله إلا الله, محمد رسول الله] rayesi altında birleşmesiyle tamamlanacaktır. Böylece fikri, siyasi ve iktisadi açıdan kafir Batıya bağımlılık tozunu üstünden silkeleyecek ve Allah [Azze ve Celle]'nin kitabı ve nebisi Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in sünnetiyle hükmedecek raşit bir halifeye biat edilen ehliyet sahibi adil bir kişi liderliğinde güvenliği, adaleti ve mazluma insaf edilmesini tesis etmesi bakımından hanif İslam şeriatı ile tüm dünyaya hükmetmek üzere önderlik ve liderlik konumuyla karakterize olacaktır. Böylelikle de Allah, mücrimler istemese bile hakkı gerçekleştirecek ve batılı ortadan kaldıracaktır.

Ey Irak'taki Müslümanlar!

Şüphesiz bayram günleri, sevinç ve mutluluk günleridir. Ancak küfrün başı Amerika ve ajanlarının yönetimi tarafından beldemizin işgal edilmesi yüzünden çektiğimiz musibetler bayram sevincimizi yarıda bırakmaktadır. O halde bu sevinç, ancak işgal ile kuyruklarının yok edilmesi ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in bizleri müjdelediği Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet'i ikame ederek İslami hayatın yeniden başlatılması için samimi şekilde çalışmakla tamamlanacaktır ki bu Allah için hiç de zor değildir.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ، بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ İşte o gün müminler de Allah'ın nusretiyle, zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine nusret, zafer verir. O, Aziz'dir, Rahim'dir. [er-Rûm 4-5]

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti; Karaçi, Lahor ve Paşaver'de "Ramazan, İslam'ın Zafer Ayıdır" Başlıklı Konferanslar Düzenledi Sonuç Bildirgesi: Amerikan Sefaretini Kapatınız, Askeri ve İstihbarati Yardımları Kesiniz ve Hilafet

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Ramazan'ın on yedinci günündeki Büyük Bedir Muarekesi yıldönümü münasebetiyle Karaçi, Paşaver ve Lahor'da "Ramazan, İslam'ın Zafer Ayıdır" başlıklı bir dizi konferans düzenledi. Konferanslara, civar şehirlerden ve köylerden yüzlerce insan katıldı. Konferanslara katılanlar arasında Hizb üyesi Sa'd Cağrafani, Resmi Sözcü Yardımcısı Şezad Şeyh, Dr. İftihar ve Timur Butt, Prof. Ekmel ve diğer üyeler vardı. Konferanslarda hain yöneticiler yoluyla Pakistan üzerindeki Amerikan hegemonyası etraflıca ele alındığı gibi konuşmacılar, Hilafet Devleti'nin kurulması yoluyla dönüşü olmayacak bir şekilde bölgedeki Amerikan varlığına tamamen son verilmesine yönelik pratik adımları da tartıştılar. Konferansa katılanların ve fikri destekleyenlerin yanı sıra konferansçılar, medya organlarına dağıtılan bir sonuç bildirgesi yayınladılar ki onda şu ifadeler geçmiştir: "Pakistan'daki Müslümanlar, Amerikan Sefaretinin açık kalmasının yanı sıra genişletilmesini reddettikleri gibi kapatılmasını ve büyükelçisinin ülkeden kovulmasını da talep etmektedirler." Ayrıca sonuç bildirgesinde ülkedeki Amerikan askeri ve istihbarati varlığına son verilmesi ve kurtulmasının alt zemini olarak Afganistan'daki Amerikan kuvvetlerine giden tüm ikmal yolarının kesilmesi talep edildi. Keza Pakistan'daki Müslümanların, Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasında Hizb-ut Tahrir'e tam destek verilmesini talep ettikleri geçtiği gibi konferansçılar, İslami ümmettin vahdet direği ve insanlığın alternatif liderliği olan Hilafet Devleti'ni bir an evvel kurması için Pakistan Silahlı Kuvvetlerini Hizb-ut Tahrir'e nusret vermeye çağırdılar.

İmrân Yûsufzây

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcü Yardımcısı
Pakistan Vilâyeti

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir'in Düzenlediği Toplu İftar Davetinin Ardından Siyasiler, Aydınlar, Alimler ve Medya Mensupları; Hizb-ut Tahrir'in 30 Aktif Üyesinin Tutuklanmasını Eleştirerek Derhal Serbest Bırakılmasını Talep Ettiler

Hizb-ut Tahrir, bugün siyasilerin, aydınların, alimlerin ve medya mensuplarının katıldığı toplu iftar yemeğinin ardından bir diyalog görüşmesi düzenledi. Katılımcılar, bir açıklama yaparak yetkililerin Hizb-ut Tahrir'in 6 eylülde, geçen Cuma günü düzenlediği Büyük Bedir Yürüyüşü'nde otuz aktif üyesini tutuklamasını eleştirdiler ve onların yanı sıra daha önce tutuklanan Hizb şebabının da derhal serbest bırakılmasını talep ettikleri gibi emperyalistler ile ajanlarına meydan okuma ve Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasıyla Hizb-ut Tahrir'in oynadığı liderlik rolünü takdir ettiklerini teyit ettiler.

Katılımcılar arasında şu kişiler vardı: Tanınmış siyasetçi Şavol Elam Budahan, Eski Sınır Muhafızı Kuvvet Komutanı General Fazıl Rahman, gazeteci yazar Sadık Han ve Mobido Rahman, günlük İkbal Gazetesi adına katılan bir yazar, Şeyh Cafer Han, Bangladeş Hilafet Hareketi Genel Sekreteri Hamiye Odin, Bangladeş İslami Anayasa Hareketi adına katılan Genel Sekreter Handakar Gulam Murtaza, Bangladeş Ulusal Demokratik Partisi Başkanı el-Mucir Macmidar ve Genel Sekreteri Avukat Abdulmubin, Bangladeş İslami Partisi Başkanı Müfti Fadlullah, Birleşik İslami Cephe Koordinatör Sekreteri İtkal İslam, Bangladeş İslami Birlik Genel Sekreteri Prof. Anamol Hakkı Ezad, Müslüman Birliği Hareketi Genel Sekreteri Ferudaka Anurul Hakki, Ulusal Medya Akademisi Başkanı Mustafa Beyhan ve Genel Sekreteri Şeyh Şah Ataullah.

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmi Sözcüsü ve Genel Koordinatörü Muhyiddîn Ahmed, şu hususları içeren bir açılış konuşmasını yaptı:

1. Henüz sekiz ayı bulmayan geride bıraktığı dönem içerisinde iğrenç cürümler işleyen Şeyha Hasina hükümetinin iktidar dönemini, hatta yarısını tamamlamasına izin verilmemelidir.

2. Ulusal Bangladeş Partisi, Şeyha Hasina hükümeti ile Avami Birlik Partisi taraftarlarının bir alternatifi değildir. O halde Müslümanlar, hem emperyalistlerin sözde Avami Birlik Partisi'nin alternatifini oluşturmalarının akıbetine karşı uyanık olmalılar hem de iktidar nizamının cinsinden olduğu ve Amerika, İngiltere ve Hindistan gibi emperyalistlere hizmet ettiği sürece akımlara ve partilere güvenmemelidirler.

3. Müslümanlar, emperyalistlerin ülkeye egemen olma projelerinin tamamını boşa çıkarmalı ve kuvvet sahipleri ile ileri gelenler de ülkenin savunma gücünü zayıflatmayı amaçlayan komploları boşa çıkarmalıdırlar. Dahası orduyu, deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirmek için çalışmalıdırlar.

4. Müslümanlar, Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasına dahil olmalılar ve bu çalışmanın öncüsü Hizb-ut Tahrir'e yardım etmede acele etmelidirler. Kuvvet sahipleri ile insanların ileri gelenleri de mevcut yöneticileri devirme ve Hilafet'i kurma çalışmasında Hizb-ut Tahrir'e destek vermelidirler.

Muhyiddîn Ahmed

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü ve Genel Koordinatörü

Bangladeş

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Polisin Mübarek Ramazan Ayında Oruçlu Müslümanlara Saldırması, İslam Düşmanı Hükümetin Hakikatini İfşa Etmektedir

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Hanımlar Kısmı Resmi Sözcüsü Fehmide Ferhâna Hânım, dün yayınladığı basın açıklamasında, polisin Mescid-il Kebir'in dışındaki oruçlu Müslümanlara saldırmasının, onlardan otuz kişiyi tutuklamasının ve olaya ilişkin yalancı iddialar uydurmasının, hükümetin İslam'a karşı olan faşist tutumunu ve karşı çıkmasını ortaya koyduğunu ifade etti.

Zira polis, Hizb-ut Tahrir / Bangladeş'in davet ettiği yürüyüşe katılmaya hazırlandıkları sırada oruçlu Müslümanlara saldırmış, hiçbir yasal gerekçe olmaksızın onlardan otuz kişiyi tutuklamış ve ardından da yaptığı açıklamada topluluğun kendilerine sopalarla saldırdığını iddia etmişti.

Fehmide Ferhâna Hânım "Bir haber kanalının yayınladığı görüntülü haber bandı ile gazetelerin yayınladığı resimler, polisin iddiasının asılsız olduğu noktasında hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır. Bilakis yirmi gazete ile televizyon kanallarında yayınlananlar, insanlara coplar ve sopalarla saldıranın bizzat polis olduğunu bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır." dedi.

Hükümetin davranışlarını ağır ifadelerle eleştiren ve tutuklananların derhal serbest bırakılmasını talep eden Fehmide Ferhâna Hânım, bu iğrenç eylemlerin hükümetin İslam düşmanı olduğunu ve İslam'a yardım edildiğini görmeye dayanamadığını kanıtladığı gibi emperyalist efendilerinin tavsiyesiyle ülke üzerindeki İslam ışığını söndürmeyi ümit ettiğini de ispat etmektedir. Ayrıca Ferhâna Hânım, Müslümanları emperyalist ajanları tarihin çöplüğüne kaldırıp atmaya ve ivedi olarak Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışmaya davet etti.

Fehmide Ferhâna Hânım

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Hanımlar Resmî Sözcüsü

Bangladeş

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Polis, "Büyük Bedir Yıldönümü" Yürüyüşünü Engelledi ve Hizb-ut Tahrir'in 30 Aktif Üyesini Tutukladı Hizb-ut Tahrir, Müslümanları Mevcut Zelil Nizamı Kaldırıp Atmaya ve Hilafet Devleti'ni Kurmaya Davet Ediyor

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş, insanları Hilafet Devleti'ni kurmaya ve İslami ümmetin ordularını birleştirmeye davet etmek amacıyla bugün Cuma salatından sonra Dakka'daki Mescid-il Kebir'in dışında İslami Devlet'in hicretin ikinci senesindeki Ramazanın on yedinci günü Bedir Muarekesi'nde Kureyş müşrikleri karşısındaki ilk zaferinin yıldönümü münasebetiyle "Büyük Bedir Yürüyüşü" başlıklı bir yürüyüş düzenledi. Polis, Hizb-ut Tahrir'in birkaç bin Müslüman'ın katıldığı yürüyüşü, başlatmasını engelledi ve Hizb'in 30 aktif şebabını tutukladı. Ancak insanlar, yürüyüşe katılmak üzere bir araya toplanıp şebab, pankartlar ve rayeler açınca polis, şebabı tutuklamaya ve rayeler ile pankartları onlardan almaya başladı. Tutuklama, şebaba saldırarak onları tutuklayan polise karşı Hizb-ut Tahrir ile dayanışma içerisine giren insanların genelini kapsadı.

Bu olaylar sırasında Hizb-ut Tahrir üyesi Muhammed Meznar Rahman, konuşmacı olarak mescidin avlusundaki insanların karşısına geçerek şöyle dedi: "Hükümetin yürüyüşü engellemesi, onun İslam'a yardım edilmesi karşısında durduğunu ve emperyalistlerin ülke üzerindeki egemenliğini desteklediğini göstermektedir." Ve şöyle ekledi: "Ramazan ayı, hicretin ikinci senesindeki Bedir Muarekesi ile başlayan Müslümanların zafer ayıdır. Aynı şekilde Müslümanlar, altı ay sonra o zaman Kureyş kafirlerinin başkenti olan mukaddes şehir Mekke-i Mükerreme'yi de Ramazan ayında fethetmişlerdir. Ardından Müslümanların kafir ve müşrik düşmanlarına karşı tarihi zaferleri peş peşe gelmiştir. Müslümanların ordusu, Hilafet Devleti'nin liderliği altında muzaffer bir ordu iken H. 28 Recep 1342'de Hilafet Devleti'nin yıkılmasıyla emperyalistler; Maliki, Karzai, Gilani, Zerdari, Halide ve Hasina gibi İslami ümmetin başına ajan yöneticiler diktiler. Bu ruveybide yöneticilerinin hepsi de Washington, Londra ve Yeni Delhi'deki efendilerine hizmet etmektedirler. Zira onlar, bir taraftan ümmeti zaptedip ona zulmederlerken diğer taraftan ümmeti düşmanlara teslim etmektedirler."

Hükümetin tutumuna ve yaptıklarına cevap vermek amacıyla Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmi Sözcüsü ve Genel Koordinatörü, bugün yayınladığı basın açıklamasında Hizb-ut Tahrir şebabının tutuklanmasını eleştirerek derhal serbest bırakılmalarını talep etti ve oruçlu Müslümanlara karşı yapılan bu zalimane tutuklamalar ile uygulamaların Firavun'un, Nemrut'un ve Ebi Leheb'in uygulamaları gibi olduğunu ifade etti. Zira hükümet, Hilafet Devleti'nin kurulmasına, Müslümanların ordularının birleştirilmesine, Amerika'nın, İngiltere'nin ve Hindistan'ın hegemonyasından kurtulmaya davet edilmesini affedilemez bir suç olarak görmektedir. Bu da olsa olsa mevcut hükümet ile yönetim nizamının, emperyalistlere boyun büktüklerini ve efendilerinin çıkarlarına karşı bir görüşe veya çalışmaya izin verilmesine tahammül edemediklerini göstermektedir. İşte onların faşist davranışlarının arkasında yatan tek sebep budur.

Mevcut Şeyha Hasina hükümeti, var gücüyle emperyalistlerin ülke üzerindeki egemenliğini korumaya çalışmaktadır. Zira Şeyha Hasina hükümeti, sınır muhafızları subaylarını katletmek amacıyla Hindu müşriklerle gizli ittifak yaptığı gibi Hindistan'ın güvenliği için ona bir koridor geçidi verilmesi amacıyla komplo kurmaktadır. Aynı zamanda Hindistan'ın "Taybamka" Barajı'nı inşa etme projesi karşısında kılını dahi kıpırdatmamaktadır! Mesele bununla da sınırlı değildir. Hatta hükümet, kadim İngiliz haçlılarıyla sözde terörizmle mücadele anlaşması imzalayacak ve yeni Amerikan haçlılarına Bengal Körfezi'nde imtiyazlar verecek derecede ileri gitmiştir. Hükümet, ülkenin savunma gücünü zayıflatmak için sınır muhafızı subaylarının kuvvet sayısını %30 küçültmeye kararlı olduğu gibi emperyalistlerin emriyle ordu kuvvetlerini de "Chittangong" tepesinden çekmektedir.

Muhyiddîn Ahmed, şöyle dedi: İslami âlemdeki mevcut yönetim nizamları, zelil teslimiyetçi nizamlar olup ümmetin başına hezimet ve zilletten başka bir şey getirmemişlerdir. Ümmeti, emperyalistlerin pençesinden kurtaracak olan ancak Hilafet'tir ki o, Müslümanlar için kafirlere karşı zaferler kazanmaya muktedir tek bir ordu inşa edecek ve Hilafet Devleti'nin liderliği, ümmeti dünyanın efendisi ve lideri olduğu konumuna yükseltmek üzere ona liderlik edecek ehil devlet adamlarından ibaret olacaktır. Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

إنما الإمام جنّة يقاتل من وراءه ويتقى به "İmam [Halife] kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur." [Sahih-i Muslim]

Muhyiddîn Ahmed, basın açıklamasına aşağıdaki hususlarla son verdi:

1. Henüz sekiz ayı bulmayan geride bıraktığı dönem içerisinde iğrenç cürümler işleyen Şeyha Hasina hükümetinin iktidar dönemini, hatta yarısını tamamlamasına izin verilmemelidir.

2. Ulusal Bangladeş Partisi; Şeyha Hasina hükümeti ile Avami Birlik Partisi yandaşlarının bir alternatifi değildir. O halde Müslümanlar, hem emperyalistlerin sözde Avami Birlik Partisi'nin alternatifini oluşturmalarının akıbetine karşı uyanık olmalılar hem de iktidar nizamının cinsinden olup Amerika, İngiltere ve Hindistan gibi emperyalistlere hizmet edecek olan kesimlere ve partilere güvenmemelidirler.

3. Müslümanlar, emperyalistlerin ülkeye egemen olma projelerinin tamamını boşa çıkarmalı ve kuvvet sahipleri ile ileri gelenler de ülkenin savunma gücünü zayıflatmayı amaçlayan komploları boşa çıkarmalıdırlar. Dahası orduyu, deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirmek için çalışmalıdırlar.

4. Müslümanlar, Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasına dahil olmalılar ve bu çalışmanın öncüsü Hizb-ut Tahrir'e yardım etmede acele etmelidirler. Kuvvet sahipleri ile insanların ileri gelenleri de mevcut yöneticileri devirme ve Hilafet'i kurma çalışmasında Hizb-ut Tahrir'e destek vermelidirler.

Son olarak Muhyiddîn Ahmed, Müslümanlara Hindistan ile Roma'nın fethedileceği, büyük mükafata, Yahudilere galip gelinip varlıklarının yok edileceğine ve mübarek arzın pisliklerinden temizleneceğine dair Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesini hatırlattı.

وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ "Gevşeklik göstermeyin ve üzüntüye kapılmayın! Sizler mutlaka üstün geleceksiniz, eğer gerçekten müminler iseniz." [Âl-i İmrân 139]

Muhyiddîn Ahmed

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü ve Genel Koordinatörü

Bangladeş

 

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti, Türkiye'deki Müslümanların Fıtır (Ramazan) Bayramını Tebrik Eder

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azat olan bir Ramazan ayını daha geride bırakarak, bizleri hayırlar ve bereketler ile bu mübarek Eid-ul Fıtır'a (Ramazan Bayramı'na) ulaştıran Rabbimize hamd olsun. Bu vesileyle siz kerim Müslümanların Eid-ul Fıtır'ını en samimi duygularımızla tebrik eder ve bu bayramın tüm İslam ümmetine hayırlar getirmesini alemlerin Rabbinden niyaz ederiz.

Ümit ederdik ki, bu Ramazan'ı Raşidi Hilafet sancağı altında geçirelim ve bu bayrama onun gölgesinde girelim. Ancak her işinde Hakim olan Rabbimizin hikmeti gereği bu gerçekleşmedi. Bizler Allah Subhanehu'dan bu bayramı Raşidi Hilafet'siz geçen son bayram kılmasını ve bir dahaki bayram hilalinin salihlerin yüzünü ağartacak, şakilerin ise yüzlerini karartacak Hilafet Devleti'nin topraklarından görülmesini diliyoruz.

Kerim Müslümanlar, Bir ay boyunca gündüzlerinizi siyam (oruç) ile gecelerinizi salah (namaz) ile geçirdiniz. Dilleriniz Allah kelamının kıraati ile ıslandı. Gözleriniz Allah'ın azabından sakınarak yaşlandı. Allah'ın size verdiği rızktan infak ettiniz. Şimdi ise Allah'ın müminlere ikram ettiği bayramı büyük bir sevinç ile yaşıyorsunuz. Ancak İslami hayatı yeniden başlatıp dünyanın dört bir yanında sömürgeci kafirler ile onların azman ajanlarının zulmü altında inleyen Müslümanları kurtaracak Raşidi Hilafet'i ikamet etmek için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaları sebebiyle bir çok Müslüman kardeşiniz bu bayramı zindanlarda geçiriyor. Oysa ki Hilafet'in ikamesi, tutulan siyamlar, kılınan salahlar, verilen zekatlar gibi İslam'ın emrettiği bir farzdır, bütün farzların onunla ikame edileceği farzların tacıdır.

Muhterem Müslümanlar, Onların sizden sizin de onlardan olduğunuz Hizb-ut Tahrir şebabı, dağılmış kalpleri İslam akidesiyle birleştirecek, kafirlerin çizdiği suni sınırları ortadan kaldıracak, işgal altındaki beldeleri kafirlerden geri alıp asıl sahibi Müslümanlara iade edecek, kafirlerin kalplerine korku salacak, Müslümanların akan kan ve gözyaşlarını dindirecek olan Raşidi Hilafet'in ikamesi için gece ve gündüz çalışmaktadır. Sırtlarını sömürgeci kafirlere dayayan hain yöneticilerin Hilafet'in ikamesini ve ümmetin Hizbe teveccühünü engellemek üzere Hizb-ut Tahrir'e karşı operasyonlar yapıp, gençlerini tutuklayıp zindanlara atıp, yalan ve iftiralarla karalama gayretleri beyhudedir. Zira İslam ümmeti güçlü bir şekilde bu çağrıya kulak vermeye ve bu davete icabet etmeye başlamıştır. Allah'ın vaadine ve resulünün müjdesine olan iman İslam ümmetinin kalbinde yakin üzere yerleşmektedir. Allah [Subhanehu ve Teala] şöyle buyurmuştur:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِيـنَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا "Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halîfe kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halîfe kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini yeryüzünde hâkim kılacağını, bu korkularını güvene çevireceğini vaâdetti." [en-Nûr 55]

Ve Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] de şöyle müjdelemiştir:

إن الله زوى لي الأرض فرأيت مشارقها ومغاربها وإن أمتي سيبلغ ملكها ما زويَ لي منها "Muhakkak ki Allah, dünyayı benim için dürdü ve onun doğusunu ve batısını gördüm. Ve ümmetimin mülkü gördüğüm yerlere kadar ulaşacaktır." [Müslim rivayet etti]

Değerli Müslümanlar, İşte Allah'ın vaadi ve resulünün müjdesi olan Hilafet'in ikame edildiği o gün geldiğinde müminler Allah'ın zaferiyle ferahlayacaklar, kafirler ve sırtlarını onlara dayayanlar ise zillete düşeceklerdir. Haydi sizler de Allah'ın erleriyle birlikte hareket edin. İslami hayatı yeniden başlatmak için adımlarınızı hızlandırın ki bu bayram Hilafet'siz geçen son bayram olsun.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُون بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ "İşte o gün, mü'minler de Allah'ın zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine zafer verir. O, ‘Azîz'dir, Rahîm'dir." [er-Rûm 4-5]

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Vatani Bir Anlaşma ile Yapılsın yada Yapılmasın İşgal Süngüleri Altında Filistin Seçimleri, Bir Cürüm ve Münkerdir

Medya organları, 02.09.2009 günü, Gazze Otoritesi Başbakanı'nın, Filistin seçimlerinin Gazze Şeridi dışında Batı Şeria'da yapılmasına karşı çıktığını ve "vatani bir anlaşma olmaksızın yapılmasını bir cürüm olarak gördüğünü" aktardılar. Ayrıca bir Ramazan iftarında gazetecilere yaptığı konuşmasında "1967 sınırları içerisinde başkenti müşerref Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına ve her Filistinlinin ortak bir paydası olarak mültecilerinin dönmesine" çağrıda bulundu. Aynı bağlamda -Hamas'tan- Yasama Meclisi Başkanı İkinci Yardımcısı Hasan Harişa şöyle dedi: "Seçimlerin zamanında yapılmaması halinde herkes meşruiyetini kaybeder." Ve şöyle ekledi: "Yasama Kurumu ve Filistin halkı, önümüzdeki 25 ocakta anayasal haklar önünde olacaklardır." Tüm bu geçenler bağlamında deriz ki: Siyasi faaliyetlerinde şeri hükümlere istinat etmeyen herkes, Allahuteala'nın şu kavlinden dolayı meşruiyetini yitirmiştir: إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ "Muhakkak ki hüküm ancak Allah'a aittir." [Yusuf 40]

1948 yılında işgal edilen Filistin'den taviz verme anlamına gelen 67 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulmasını kabul eden herkes de meşruiyetini yitirmiştir. Bu, ne kadar edebi sözlerle süslerse süslesin ve ne kadar duygusal sloganlar atarsa atsın fark etmez. Hiç şüphesiz kendisine işaret edilen anayasa bizzat meşruiyetini yitirmiştir. Zira işgal altında Filistin Otoritesini ortaya çıkarıp şeran batıl olan Oslo Anlaşması'nı ifraz eden odur. O halde bu "anayasal hakka" dair meşruiyet nereden gelmektedir?

Gazze Otoritesi Başbakanı'nın ilan ettiği "bu müşterek paydalar üzerindeki" "anlaşma ilkesine göre kapsamlı vatani bir uzlaşmanın gerçekleşmesinin" gerekliliğine ilişkin resmi kişisel talebin sürdürülmesi, işgali meşrulaştırmaktan ve 1967 yılı sınırlarına karar veren devletlerarası küfür meşruiyetini kabullenmekten öte bir şey değildir. Oysa Allah [Saubhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır:

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Yoksa onlar (İslam dışı) cahiliye yönetiminin mi peşindeler? Kesin olarak kavrayan bir toplum için yönetimi Allah'tan daha güzel kim vardır?" [el-Maide 50]

Aynı zamanda bu, Müslümanların kafir Batılı devletlerinin projelerini kabullenmeye alıştırmaktır.

Sonra Gazze Otoritesinin, 1967 sınırları içerisinde bir devleti kabul ettiğini konuşmaya devam etmesi, Ramallah Otoritesini karışı karışına ve adımı adımına takip etmekte ısrarlı olduğunu teyit etmektedir. Dolayısıyla böylesi bir siyasi konuşma hususunda iki otorite arasında herhangi bir ihtilafın mülahaza edilmesi mümkün müdür? Daha sonra sembolik Gazze Otoritesinin "seçim sandıklarına muhakeme olmayı" talep etmesi, Kur'an-il Kerim'in belirlediği şu siyasi kaide ile çelişmektedir. إِنِ الْحُكْمُ إِلاَّ لِلّهِ "Muhakkak ki hüküm ancak Allah'a aittir." [Yusuf 40]

İslam sloganları atan liderlere ve önderlere yaraşan, hem şeran batıl ve münker olan bir anayasanın hakem kılınması talebinden, hem Filistin meselesine karşı komplo kuran Batılı devletlerin gözlemlediği seçimlere muhakeme olunmasını talep etmekten, hem de özellikle Allah'a itaat ve yakınlaşma ayı olan bu mübarek ayda Filistin'in bir parçası üzerindeki kıytırık bir devleti kabul etmekten vazgeçmeleridir.

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ "Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve resulüne davet edildikleri zaman, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!" [en-Nûr 51]

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER