- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
İki Şehirden Hangisi Önce Fethedilecek?
El-Hakim Müstedrek’inde ve diğerleri Abdullah İbn-u Amr’ın şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: َيْنَمَا نَحْنُ حَوْلَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم نَكْتُبُ، إِذْ سُئِلَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: أَيُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلًا: قُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم: «مَدِينَةُ هِرَقْلَ تُفْتَحُ أَوَّلًا، يَعْنِي قُسْطَنْطِينِيَّةَ Biz Allah’ın Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanında yazıyorken O’na şöyle soruldu: Bu iki şehirden hangisi önce fethedilecek: Allah’ın Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: “Evvelâ Hirakl’in şehri, yani Konstantiniyye fethedilecektir.”
Müslümanların ekseriyetinin işittiği, hala da işitmeye devam ettiği, alimler arasında şöhret bulan ve bir çoğunun hakkında yazdığı meşhur sahih bir hadistir. Bu hadisi, sırf müjde olmasından ziyade delaleti yönünden ele almak istedim.
Sorunun akidevi bir delaleti vardır. Zira dil sigası açısından dikkat çekici bir şekilde soru soranın akidevi derinliğinin benzersiz olduğunu gösteriyor. Soru soran kişinin gaybi bir konuyu ele aldığı bir zamanda, öncelikle aklına şu soru sigası gelebilir: Ey Allah’ın Rasulü her iki şehir mi yoksa onlardan biri mi fethedilecek? Veya diğer bir sigayla, iki şehirden biri mi yoksa her ikisi mi fethedilinceye kadar güce ulaşacağız? Ya da bunun dışında vakıa ve anlık güçten etkilenen sigalar. Aslında soru, fethin gerçekleşeceğini teyit sigasındadır. Dolayısıyla ne güç ne imkan ne de keyfiyet hakkında soruyor. Bilakis her iki şehrin kaçınılmaz olarak fethedileceği şeklinde gerçekleşecek olan bir vakıa hakkında soruyor. Ancak o ikisinden hangisinin önce fethedileceğini öğrenmek istiyor. Allah’a yemin olsun ki bu, kerim Nebi Sallalllahu Aleyhi ve Sellem’in getirdiklerini kesin bir şekilde doğrulayarak yüksek derecelere ulaşmak içindir.
Yine sorusunun siyasi delaleti vardır ki o da Müslümanların çevrelerindeki dünyanın koşullarına ne kadar aşina olduklarının, onlara olan ilgilerinin, bu iki şehir fethedilirse bu ikisinin Roma kalelerinin olduğunun ve bunun ardından asla hiç kimsenin karşı durmaksızın bu dinin yayılacağının farkında olduklarının boyutunu ortaya koymaktadır. Bu ise Müslümanların dinlerini sevdiklerinin, dini yaymak istediklerinin ve risaletini dünyanın dört bir tarafına ulaştırmanın zarureti hakkındaki görevlerini anladıklarının kanıtıdır.
Hadis sadece bir müjdeyi değil müjdeleri barındırmaktadır. Nitekim risaletini en iyi bilen Allah Subhanehu ve Teala’dır. Bunun en güçlü delaleti Kitapta sabit olmuştur. Zira Subhanehu ve Tea’la şöyle buyurmuştur: هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “O, Allah’a ortak koşanlar hoşlanmasalar bile dinini, bütün dinlere üstün kılmak için, peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir.” [Tevbe-33] Nitekim bu ayet, İslam’ın diğer dinlere üstün geleceğinin kanıtıdır. Dolayısıyla bu nas, haber sigasındadır ancak aynı zamanda talep de anlaşılmaktadır. Yani Müslümanlardan, bu dinin hakim olması için çalışmalarını talep etmektedir. Haddi zatında bu, Müslümanların kalplerine güven vermek, kalplerine güvensizlik değil umut aşılamak ve çalışmaya teşvik etmek için müjde üslubunun yollarını bildirmektir. İşte öncelikle sahabelerin, sonra tabiinlerin ve kıyamete kadar onlara tabi olanların anladığı şey budur. Zira Hilafet döneminin başlarından beri savaşı ve şehrin kuşatılacağını müjdeleyen müjdelenmiştir. Hatta Allah, Nebi Aleyhissalatu ve’s Selam’ın İmam Ahmed ve Hâkim’in rivayet ettikleri hadiste övdüğü bu emire lütufta bulunmuştur. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ، فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Konstantiniyye elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, o ordu ne güzel bir ordudur.”
Konstantiniyye Sultan İkinci Muhammed’in döneminde fethedilmiş ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in haber vermesinden 800 küsur yıl sonra Fatih lakabı takılmıştır. Evet, kesinlikle Konstantiniyye önce fethedilmiş ve Allah’ın izniyle İtalya-Roma’nın olduğu ikinci fetih de gerçekleşecektir. Dolayısıyla kesinlikle bir süre sonra bile olsa onun haberini bildireceğiz. Ancak ikinci fethin gerçekleşmesi, İslam ümmetinin Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmasını gerektirmektedir. Aynı şekilde bunu da Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu hadis-i şerifinde müjdelemektedir: تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Nübüvvet aranızda Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldıracaktır. Sonra nübüvvet üzere hilâfet olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra Allah dilediği zaman onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı melikler olacak ve Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Sonra zalim yöneticiler gelecek ve onlar da Allah’ın dilediği kadar kalacaktır. Bunların ardından ise yine Nübüvvet metodu üzere hilâfet olacaktır. Sonra sustu.” Aleyhissalatu ve’s Selam.
Özellikle ümmetlerin yemek sofrasına üşüştükleri gibi üzerimize üşüştükleri şu günlerde, bu müjdelerin önemini daha iyi hissediyoruz. Allah’a yemin olsun ki bizler şu an selin üzerindeki çer çöp gibiyiz. Dolayısıyla bu durum, hak olan vaadin tekrar gerçekleşmesi için muhlis bir şekilde çalışanların çabasıyla çok yakında değişecektir. Nitekim es-Sâdık’ul Masdûk Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لَيَبْلُغَنَّ هَذَا الْأَمْرُ مَا بَلَغَ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَلَا يَتْرُكُ اللَّهُ بَيْتَ مَدَرٍ وَلَا وَبَرٍ إِلَّا أَدْخَلَهُ اللَّهُ هَذَا الدِّينَ بِعِزِّ عَزِيزٍ أَوْ بِذُلِّ ذَلِيلٍ عِزًّا يُعِزُّ اللَّهُ بِهِ الْإِسْلَامَ وَذُلًّا يُذِلُّ اللَّهُ بِهِ الْكُفْرَ “Muhakkak ki bu iş (bu dinin hakimiyeti) gece ve gündüzün ulaştığı yerlere ulaşacaktır. Allah ne bir kerpiç ev ne de bir keçe çadır bırakmayacak; azizi aziz ederek, zelili zelil ederek, bu dini ona dahil edecektir. Allah'ın bu işte aziz edeceği İslâm'dır. Allah'ın bu işte zelil edeceği küfürdür.”
Hizb-ut Tahrir bu olayı nefislerde canlandırmak için azmini topladı. Böylece o, şan ve şerefini yeniden kazanması, gasp edilmiş otoritesini yeniden elde etmesi ve Allah’ın haber verdiği gibi insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet konumuna geri dönmesi için aziz olan ümmetin içinde yeniden canlansın.
Allah’tan bizleri, İslam ve ehlinin izzetiyle izzetlendirmesini ve küfrü ve ehlini de zelil kılmasını temenni ediyoruz. Bu ise aziz olan Allah’a hiçte zor değildir.
#İstanbulunFethi
#İstanbul
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Yusuf Seleme - Almanya