- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
İslam Ümmetinin Hayatındaki Belirleyici Günlerden Biri Olan Konstantiniyye’nin Fethi
İslam ümmetinin hayatındaki günlerin yeri birbirinden farklı olduğu gibi belirleyici savaşlar da marjinal savaşlardan farklıdır. Nitekim Bedir, Hendek, Yermük, Kadisiye, Fariskur, Aynı Calut, Hıttin ve Konstantiniyye belirleyici savaşlardan bazılarıdır… Allah’ın izniyle gelecekteki belirleyici savaşlardan bazıları da Yahudilerle savaş ve Roma’nın fethi olacaktır…
Bedir savaşı, İslam tarihinde çok önemli bir savaştır. Zira bu savaşta Allah, İslam’ı ve ordusunu üstün kıldığı gibi Küfür ve ordusunu da zelil kılmıştır. Nitekim Bedir günü, Furkan günüdür. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ “İki ordunun karşılaştığı gün, Furkan günü (hak ile batılın ayrıldığı gündür).” [Enfal-41] Dolayısıyla o, İslam’ın rayesi’nin göklerde dalgalandığı, Müslümanların gücünün kuvvet bulduğu, devletlerinin sütunlarının güçlendiği, güçlerinin perçinleştiği, kafirlerin ve münafıkların prestijlerinin sarsıldığı bir gündür. Nitekim Hicretin ikinci senesindeki Ramazan Bayramı (Iydu’l Fıtr), Müslümanların tarihindeki ilk bayramdır. Zira Allah bu bayramı, Müslümanların Bedir Savaşı’ndan birkaç gün sonra farz kılmıştır.
Müşriklerin ezici bir şekilde mağlup olduğu ve Allah’ın üzerlerine görülmeyen fırtına ve askerler gönderdiği Hendek Savaşı’na gelince; Müslümanların bu savaşta zafer elde etmesi, İslam Devleti’nin bir araya gelen düşmanlarından daha güçlü olduğunun delilidir.
Yermuk’a gelince; Müslümanlar Romalıları karşı büyük bir zafer elde etmiş ve bu gün, o zaman dünyanın birinci devleti olan Roma İmparatorluğu’nun geri sayımının başlangıcı olmuştur.
Kadisiye savaşına gelince; Pers (İran) İmparatorluğu yok edilmiş ve ilk konumdaki Roma ile rekabet eden ikinci devlet olmuştur.
Müslümanların Haçlıları mağlup ettiği Fariskur ve aynı şekilde Bağdat’taki Abbasi Hilafeti’nin düşmesinin ardından Müslümanların Tatarları mağlup ettikleri Ayn Calut’a gelince; Mısır, İslam’ı ve Müslümanları savunmanın son kalesi haline gelmişti. Şayet Haçlılar veya Tatarlar, Mısır’daki Müslümanları da mağlup edebilselerdi, Mekke ve Medine’yi alarak İslam’ı ve Müslümanları yok edeceklerdi. Ancak Allah, bu ümmete Ayn Calut Savaşına bizzat komutanlık eden Seyfeddin Kutuz (Mahmud Memdud) gibi büyük komutanlar nasip etti ve Tatarları büyük bir yenilgiye uğrattı. Böylece Müslümanların ülkesini onların şerrinden korumuş oldu.
Hıttin Savaşına gelince; 88 yıl Haçlıların elinde esir olarak kalan Beyt-i Makdis’i özgürleştiren Selahaddin Eyyubi liderliğindeki Müslümanlar Haçlıları çok kötü bir şekilde yenilgiye uğrattılar. Nitekim Şam beldesi onların sonu oldu, hatta Nasır Bin Kalavun onları tamamen çıkarıncaya kadar biraz daha kaldılar.
Konstantiniyye’nin fethi ise Müslümanların tarihinde bir dönüm noktası oldu. Zira İslam, Emevi Hilafet’i döneminde girdiği Endülüs ülkesinde mahsur kalmasından ve kafirlerin onları sekiz asır sonra buradan çıkarmasının ardından İslam güçlü bir şekilde Avrupa’ya girdi. Ayrıca Konstantiniyye’nin fethi, Muhammed Fatih’ten önce Osmanlı Sultanları zamanında birkaç bölge ile sınırlı kalan Avrupa fetihlerinin kapsamını genişletti. Yine Konstantiniyye’nin fethi, rakip milletleri ve ülkeleri kasıp kavuran tüm Avrupa’yı sarsan bir yıldırım ateşi oldu. Konstantiniyye’nin fethiyle birlikte tahrip oldu ve büyük bir hezimete uğradı. Böylece İslami devletin kendilerini tamamen silip süpürmelerinden korktuğu için birleştiler.
Konstantiniyye’nin fethinin önemi, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in onun fethedileceğine dair müjdesidir. Nitekim Abdullah İbn-i Bişr El-Hasami’den, onun da babasından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittiği rivayet edilmiştir: لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ، فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Konstantiniyye elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, o ordu ne güzel bir ordudur.” Dedi ki, Mesleme Bin Abdülmelik beni çağırdı, bana sordu, ben de ona Konstantiniyye’nin fethedileceğini söyledim. [Ahmed rivayet etti] Nitekim müjde, fethin ardından Fatih lakabını alan İkinci Muhammed’in eliyle gerçekleşti. Zira şeyhi ve hocası olan Akşemsettin, onun nefsine cihad ve fetih sevgisini yerleştirdi ve onun, Rasul’ün müjdesini başarması ve bu müjdenin kendi elleriyle gerçekleşmesi için Konstantiniyye’nin fatihi olabileceğini söyledi. Böylece Konstantiniyye’nin fethi onun eliyle gerçekleşti. Dolayısıyla Allah, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in övgüsüne müstahak olması için bu açık fethi ona ikram etti. Böylece Fatih, ne güzel bir komutan, ne güzel bir emir, ordusu da ne güzel bir asker, ne güzel bir ordu şerefine nail oldu. Konstantiniyye’nin büyük bir öneme sahip olması, herhangi bir ordunun nüfuz etmesini engelleyen yüksek surlarla güçlendirilmiş demir gibi bir şehir olmasıdır. Şayet bu tarihte dünya tek bir ülke olsaydı, dünyanın başkenti Konstantiniyye olurdu.
Müslümanlar İslam’ın ilk günlerinden bu yana onu fethetmeye çalıştı. Nitekim Muaviye’nin Hilafet’i dönemindeki Müslümanların ordusu, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirme arzusuyla Kostantiniyye’ye savaş açan ilk İslam ordusudur.
İşte bu günler, Muhammed Fatih gibi devlet adamları yetiştiren İslam’ın azametini hatırlatan Konstantiniyye’nin fethinin yıldönümüdür. Dolayısıyla bu açık fethin onun eliyle gerçekleşmesi; ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ”Sonra Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacaktır.” [Ahmed rivayet etti] şeklinde Hilafet’in yeniden kurulması, Yahudilerle savaşılması ve daha sonrasında olmayacak bir şekilde onların çok kötü bir şekilde yenilgiye uğraması ve akabinde tüm Avrupa’nın İslam’a boyun eğeceği, İslam’ın yayılmasını engelleyen en önemli engellerin üzerinden yüz yılların geçmesinin ardından halkının İslam’a gireceği Roma’nın fethedilmesi gibi diğer müjdelerin gerçekleşmesi için bir başlangıç olmuştur. Ancak bu, Allah’ın ümmete nusret, istihlaf ve iktidar bahşetmesi için Hizb-ut Tahrir’in gecesini gündüzüne katarak çalıştığı Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasından sonra gerçekleşecektir. Şüphesiz o gün çok yakın olup Allah’ın izniyle zafer günü belki yarın belki yarından da yakındır.
#İstanbulunFethi
#İstanbul
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şâyif El-Şirâdi – Yemen