Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Batı Sorunu ve İnsani Felaket; Tohumlar ve Kökler

بسم الله الرحمن الرحيم

Batı Sorunu ve İnsani Felaket; Tohumlar ve Kökler

Batılı Kapitalist sistem ve onun sefil medeniyeti, hızla ölüme ve yok olmaya doğru ilerlemektedir. Çünkü bu medeniyet, maddesi çorak arazideki kayalardan oluşan çok ağır yükler yüklenmiş ve anlamsız ve amaçsız bir şekilde iki yüzyıl geçirmiş olduğu sefil hayatındaki yolculuğunda bitkin düşmüştür. Hatta yolculuğunu; varoluştan, varoluş sebebi ve müsebbibinden, yaratıcıdan, varoluşun, varoluş gayesinin ve geleceğinin anlamından, insanın hakikatinden ve yaratılışının ve geleceğinin amacından uzak boş bir yolculuk için feda etmiştir. İşte tüm bu olup bitenlerin ve bu fikri enkaz ve sapkınlığın ardından tüm bu şerler ortaya çıkmış, insanlığın hayatı Cehenneme dönmüş ve sistemleri de hayat sistemleri olmayan işkence sistemleri haline gelmiştir.   

Bu iğrenç sistem, insanlığın üzerinden Rabbinin hakkını ve adaletinin hakikatini çıkararak ona batılını ve gerçek zulmünü giydirmiştir. Dolayısıyla insanlığın işini bozmuş ve onun için birkaç yasa koyucunun arzusuna göre çıkardığı yasalar hazırlamıştır. Hatta yeryüzü, insani felakete ve insan enkazına dönüşmüş ve beşeri yasaları da tüm fesatlardan daha ifsat edici bir hale gelmiştir. Hatta vahşi hayvanların hayatının, insan hayatından daha merhametli olduğunu görür bir hale geldik.   

Bu iğrenç beşeri sistem, Rabbinin şeriatından uzaklaşarak O’nun nizamından ve ardından da kainatın sisteminden sapmıştır. Dolayısıyla insanlık için lanetlenmiş Şeytan’dan bile daha kötü yasalar koymuş, dahası yasalarının ipleri üzerinde dans etmiştir. Dolayısıyla onun yasaları ve sistemleri, insaf ve adaletle hazırlanmamış bitkinlik ve yorgunluktan öte bir şey değildir. Zira onun için hiçbir şey doğru olmadığı gibi o da hiçbir şeye karşı dürüst olmamıştır. Nitekim insanlar arasında iddialarının ve sloganlarının tam tersi hareket etmiştir.

Lider olan Batı’nın felsefesi sarsıldı, kilisesinin ilahını inkâr etmesinin ardından kendi arzularını ve bozuk aklını ilah edindi, çok geçmeden onu da inkar etti, hidayet edene ve doğru yolu gösterene gitmedi, dahası tepe takla gitti, sonra başını sallayarak (doğadaki) cansız maddeden kendisi için ibadet edeceği bir put yaptı, ardından neredeyse putu oymayı tam bitirecekken kör oldu, sağır oldu ve geri çekildi. Bunun üzerine maddi putunu kırdı ve parçaladı ve hiççiliğe ve saçmalığa son verdi ve felsefe ve hayatı anlamsız bir şekilde yorumlamada inat etti.

İnsan akılcılığı (Hümanizm) iddiasında bulunanlar, modern materyalizme geri döndü. Son olarak nihilizme (hiççiliğe) geri döndü ve post modernliğin ardından parçalandı. Onun parçalanmasıyla insanı da parçaladı, onu baltaladı ve herhangi bir ahlaki değere, idealizme ve hatta ütopik bir rüyaya herhangi bir şekilde inanan saf nihilizmden tamamen uzaklaşarak insandan her türlü mahremiyeti ve onuru engelledi. İşte modern filozof Fransız Lyotard’ın “büyük ideolojilerin yokluğu” dediği şey budur. Nitekim bu bozuk düşünce ne kutsalları, ne kesinlikleri, ne mutlakları, ne gerçekleri, ne de yasakları tanır. Bilakis hiçbir anlamı ve amacı olmayan nefes kesici akıcılığı ve tam bir akışkanlığı kabul eder. Bunun da ötesinde bu ikisi hakkındaki temel referansı, parçalamak ve yıkmaktır.

İğrenç Laik Batılı materyalist felsefi sistem, maddi çılgınlıkla son buldu. Post modern felsefenin kutuplarından biri olan "Delilik Tarihi" kitabının yazarı Fransız filozof Foucault şöyle dedi: “Delilik caziptir. Çünkü o, bir bilgidir.” Böylece mantıksız ve saçma bir yaşam felsefesi haline geldi. Dolayısıyla sahiplerinin güvenli hayatını trajediye çevirdi. Nitekim post modern felsefenin babası Alman filozof Nietzsche, frengi hastalığına yakalanmasının ve karısız ve çocuksuz bir şekilde ahlaksızlar arasında dönüp duran kimsesiz yalnız bir hayat yaşamasının ardından depresyona girdi ve sonra da delirdi. Bir defasında halini şu gerçek sözleriyle ifade etmiştir: “Benim varlığım, dayanılmaz büyük bir yüktür.” Bu Fransız post modern filozof Foucault, anomali, sadist ve kendini beğenmiş bir mazoşistti (aşağılanmaktan, kendisine eziyet edilmesinden, ruhsal ya da fiziksel acı verilmesinden hoşlanan biri). Bu yüzden birçok kez intihara kalkıştı ve iğrenç hayatı nedeniyle AIDS bunu hızlandırdı. Yine Fransız filozof Deleuze, kendisini apartmanın penceresinden atarak intihar etti. Ayrıca Marksist bir filozof olan Althusser, karısını boğarak öldürmüş ve tehlikeli delilerden olmasından dolayı akıl hastanesine yatırılmıştır.   

Onlar için Batılı felsefi akımlarını ve felsefelerinin vebalarını sunan ve kendi içlerinde şahıslarının ve felsefelerinin yapısının eleştirilmesini reddeden işte bunlardır. Zira Batı, felsefelerinin vehimlerini duyurma, bilgilendirme ve yayma noktasında sesini yükseltirken siz bunun karşılığında sadece uğultu ve mırıltılarını işitirsiniz. Dolayısıyla ödenen bedel ve vahim sonuçlar meselesi, bu tür felsefelere bağlıdır.  

İnsanın kurtuluşunu iddia eden, sonra onu parçalama, baltalama ve yok etmekle sonlandıran veya insana bir hayat hazırlayıp sonra da onu intiharla öldüren işte bu iğrenç sistemdir. Zira kaç insanda sefalet, kafa karışıklığı ve sapkınlık olmuş, bir sebep, amaç ve gelecek olarak yaratıcısının varlığının hakikatinden ayrılarak fıtratı tersine dönmüş ve Batı’nın filozoflarının kaprisleri ve hırslarıyla iç içe girerek onun ortasında kaybolup gitmiştir. Dolayısıyla aklını bu fikri iğrençliğin enkazı altına gömerek onun karanlıkları, zanları ve şüpheleri içerisinde bocalayıp durmuştur. Zira onda ne kesinlik üzerinde bir istikrar ne de imanı arzulamak vardır. Böylece bu enkazın ağırlığından dolayı hayatı, kaygıyla, kafa karışıklığıyla ve dikkat dağınıklığıyla doldu, yolsuzluk, çöküş, adaletsizlik, ahlaksızlık, sefalet ve mutsuzluk içinde boğuldu, hatta vahşi hayvanlar bile hayatını reddetti ve göçebe medeniyetinde ve iğrenç sisteminde intihar bir seçenek ve kurtuluş haline geldi.

İşte açık gerçek budur. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü’nün intihar oranlarıyla ilgili yayınladığı bir raporda da bu teyit edilmektedir; zira son kırk beş yılda intihar olayları %60 oranında artmış, bu intihar görüntüsü yıllık bir milyon insanın intihar etmesine yol açmış ve 2020’de intihar edenlerin bir buçuk milyon kişiye ulaşması için sayının %50 artması beklenmektedir. Ayrıca rapor, intihar bombacılarının yarısından fazlasının 45 yaşın altında olduğunu ve 15-29 yaş arasındaki gençler arasında intiharın bir ölüm faktörü olarak trafik kazalarından sonra ikinci sırada geldiğini göstermektedir.     

Bu kültürel ezilme rakamları arasındaki intihar girişimlerinin oranı, ölüme yol açan intihar vakıalarının 20 katına kadar ulaşmıştır. Yani intihara teşebbüs edenlerin sayısı yaklaşık 20 milyondur!

Batı’nın lanetli medeniyetinden etkilenen bu insanlık trajedisinin skandal gerçeği işte budur. Zira Batı medeniyeti, tasavvurlarında şaşkınlık ve sapkınlık içerisinde, sistemleri ve koşulları batıl ve gelenek ve görenekleri de cehalettir.     

Gece gündüz birbirini takip ettiği sürece insanlığın hayatına acı veren, bazı şehirleri yok ederken diğerlerini ortaya çıkaran işte bu iki durumdur ve üçüncüsü yoktur. Hidayet ve dalalet, hak ve batıl, iman ve küfür durumu gibi. Dolayısıyla Batı medeniyeti ve iğrenç sistemi, dalalet, batıl ve kesin küfürden başka bir şey değildir.    

Ey Müslümanlar topluluğu, Hilafetinizin ve İslam’ınızın bu dünyaya liderlik etmekten uzaklaşmasının üzerinden geçen yüz yılın size ve tüm insanlığa karşı olan tehlikeli ve yıkıcı sonuçlarının hakikatini anlamanızın zamanı gelmiştir.

Ey Müslümanlar topluluğu, sorumluluğunuzu üstlenmenizin zamanı gelmiştir. Şüphesiz Allah, tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır. Dolayısıyla Batı’nın iğrenç medeniyetinden etkilen bu sefil dünyayı, karmaşıklığından ve sapkınlığından çıkarıp Rabbine döndürecek olan sizlersiniz. Zira sizler insanlık için, doğruluk, rehber, hak, iman, iyilik ve kurtuluş mesabesindesiniz. Allah’ın sizlere merhamet ettiğini bilin. Zira azim İslam’ı ve Peygamberinin Hilafetini batıl Laik materyalizminin ve nihilizminin tepesine bindirmedikçe kafir Batı medeniyetinin türettiği bu dünyevi cehennemden ne bir kurtuluş ne de bir kaçış vardır. Çünkü o, batılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki batıl yok olup gitmiştir. Vallahi sizler sorumlusunuz ve bunu siz yapacaksınız. Şüphesiz başarı Allah’tandır.

لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَBu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.” [Enfal-8]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munâcî Muhammed

 

#أقيموا_الخلافة

#ReturnTheKhilafah

#YenidenHilafet

#خلافت_کو_قائم_کرو

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER