Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Müslüman Alimler, Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafeti Yeniden Başlatmak İçin Birleşmelidir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Müslüman Alimler, Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafeti Yeniden Başlatmak İçin Birleşmelidir!

Alimlerin, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin kurulmasını talep etmek için kitleleşmesi gerekmez mi? Müslüman alimlerin, İngiliz Sykes ve Fransız Picot tarafından çizilen sömürge sınırlarıyla parçalanmasının ardından ümmetin birliğini somutlaştırmak ve güçlendirmek için bir araya gelmesi gerekmez mi? Müslüman alimlerin, İslam ümmetine yönelik birçok siyasi referansları reddetmek için birleşmesi gerekmez mi? Müslüman alimlerin, ümmetimizi parçalayan, kanlarını akıtan ve ümmetin arasına nefret tohumları eken milliyetçiliğe, vatancılığa ve mezhepçiliğe direnmek için birleşmesi gerekmez mi? Müslüman alimlerin, tek bir devlete, tek bir Halifeye, tek bir anayasaya, tek bir ümmete, tek bir Rabbe, tek bir dine ve tek bir Nebi’ye ciddiyetle davet etmek için birleşmesi gerekmez mi? Yoksa ümmetimiz, Batı’nın ajanı yöneticiler tarafından yönetilen, sömürge sınırları olan ve asabiyetçi ve cahiliye naraları atan 56 küsur devletçik altında parçalanmış olarak kalmaya devam mı edecek? Müslüman alimlerin, Allah’ın indirdikleriyle olan yönetimi yeniden başlatmak için kitleleşmesi gerekmez mi? Yoksa küfür yönetimi ve Batı’nın hükümleri ve kanunları altında kalmaya devam mı edeceğiz?

Ey faziletli alimler: Şüphesiz Hilafet, izzettir, güçtür, erdemdir ve yüceliktir. Nasıl hayır. Zira Hilafetin anlamı; parçalanmışlık değil vahdettir, zayıflık değil güçtür, Batılı ülkelere ve avenelerine tabi olmak ve boyun eğmek değil bağımsız karar almaktır, milliyetçilik, vatancılık ve mezhepçilik naralarına değil İslam’a, akidesine ve şeriatına bağlanmaktır. Ve son olarak Hilafetin anlamı, geri kalmışlık, gerileme, yoksulluk, sefalet, uluslararası bankalardan ve sömürgeci kurumlardan dilenmek değil refah, gelişme ve ilerlemedir. Evet, tüm bunlar Hilafetin varlığının anlamı olup bunun tam tersi ise onun yokluğundan dolayı olmaktadır. Dolayısıyla Hilafet, Allah’ın şeriatıyla yönetilen, Müslümanların ordusuyla korunan ve İslam’ı dünyanın dört bir tarafına yayan bir devlet olduğu gibi İslam ümmetinin dinini koruması, şeriatıyla hükmetmesi ve ümmeti bu dünyada koruması için Allah Azze ve Celle’nin razı olduğu siyasi bir sistemdir. Ebu Hureyra Radıyallahu Anh’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الآنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَيَكُونُ خُلَفَاءُ فَيَكْثُرُونَ قَالُوا فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ فُوا بِبَيْعَةِ الآوَّلِ فَالآوَّلِ أَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْİsrail oğullarını nebiler siyase ederlerdi (yönetirlerdi). Bir nebi öldüğünde onu başka bir nebi takip ederdi. Benden sonra nebi yoktur, fakat birçok Halife olacaktır. Oradakiler dediler ki: Bu halde bize ne yapmamızı emredersiniz? Dedi ki: İlk biat edilene vefakâr olun ve onlara haklarını verin. Çünkü Allah onlara da yönettikleri insanlara da haklarını soracaktır.

Ey faziletli alimler: Tarih, Müslümanların Hilafet dışında kendisiyle amel ettiği siyasi bir sistem tanımamıştır. Bu yüzden parçalanmışlık ve varlıkların çokluğu zamanında asıl durum, İslam’ın merkezini korumak için tek bir siyasi sistemin, tek bir Halifenin yönetiminin, tek bir anayasanın ve tek bir ordunun altında birleşmektir. İslam’da yönetimin dört esası olduğu bilinmektedir ki bunlar şunlardır:

1- Egemenlik halka değil şeriata aittir.

2- Otorite ümmete aittir.

3- Bir Halifesinin nasbedilmesi, Müslümanların üzerine farzdır.

4- Şerî hükümleri benimseme hakkı sadece Halife’ye aittir. Dolayısıyla anayasa ve kanunları çıkaran odur.

İslam ümmetinin üzerinde yetiştiği ve 1924 yılında devleti yıkılıncaya kadar tatbik etmeye ve korumaya devam ettiği siyasi aksiyomları ve hükümleri işte budur. Bu dört esas, bu dinin ve siyasi birliğinin bekasının, ümmetinin vatancılık ve milliyetçiliklere bölünmesinin, küfür yönetimine ve kafirlerin otoritesine boyun eğmemesinin ve hatta ümmetin yöneticilerini seçmede ve otoritesini korumada bağımsız olmasının garantisi olmuştur.

Hilafetin yokluğu, elli küsur devletin, sınırların ve Ruveybida yöneticilerin varlığı, zavallı, zayıf ve aşağılık devletçikler, kötüleşen ekonomik durum, yaygın ve organize olmuş yolsuzluk, küfür milletlerine boyun eğme ve teslimiyet, İslam ülkelerinin ve kıblelerinin işgal edilmesi, faizin yenilmesi ve yetimlerin zayi olması, Allah’ın dininin değiştirilmesi, bozuk bir eğitim ve kültür sistemi ile kötü bir sağlık sistemi anlamına gelmektedir. İşte bugünkü halimiz, Hilafetin Müslümanların hayatından yok olmasının gerçek ve dakik anlamının en güzel kanıtından başka bir şey değildir.

Ey faziletli alimler: İslam’ın şehirleri son yirmi yıldır yıkıldı; zira Irak, Şam, Yemen, Libya ve diğer ülkeler yerle bir edildi, onlardan önce Filistin işgal edildi, Somali ve Afganistan da yerle bir edildi ve Bosna’daki halkımız katledildi... Bütün bunlar Hilafetin yokluğundan dolayı oldu ve hala da olmaya da devam ediyor.

Ey İslam beldelerindeki faziletli alimler: Neden içinizden, temel hedefi ve amacı, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaya davet etmek olan bir birlik oluşturmuyorsunuz? Şam, Irak, Hicaz, Fas, Pakistan, Afrika ve Asya’daki alimler, ameli, kaygısı ve yegâne hedefi, parçalanmışlığa, vatancılığa, milliyetçiliğe, mezhepçiliğe ve birçok yöneticilere direnmek ve ümmeti yönetim nizamına, Hilafetine ve devletine davet etmek için bir birlik tesis edemezler mi?

Ey faziletli alimler: Hizb-ut Tahrir bu konuda sizin için en güzel bir örnektir. Zira Hizb-ut Tahrir, Raşidi Hilafeti kurmaya davet etmekte ve bunun için gece gündüz çalışmaktadır. Dahası Hizb-ut Tahrir, davetteki istikameti, kendisine yönelik zulümleri ne kadar ağır olursa olsun zalimlere boyun eğmemesi, İslam’ın hükümlerinde sebat etmesi, onları değiştirmemesi ve tebdil etmemesi ile tanınmaktadır. O halde onun kültürüyle aydınlanın. Allah’a yemin ederim ki onda birçok hayır ve saf ve aydınlatıcı bir ilim vardır. Zira bu kültür, Hizbin kuruluşundan günümüze kadar zaman içinde gözden geçirilip düzeltildiği için amel etmeyi kolaylaştıran bir kültürdür. O halde bu kültürü okumakta ve araştırmakta ihmalkarlık göstermeyin ve onunla ilgilenirken dürüst olun ki umulur ki Allah, bunu taşımanızda ve farzların tacı olan bu azim farzın -ki bu farz Raşidi Hilafetin yeniden var olmasıdır- gerçekleşmesinde size doğru yolu gösterir ve size yardım eder.

Ey faziletli alimler ve ey Peygamberlerin varisleri: Davet, bugün ordularımıza karşı silaha sarılmaya ve Müslümanların kanlarını dökmeye davet değildir. Bilakis davet, Hilafet Devleti’nin 1924’te yıkılmasından sonra ortaya çıkan siyasi rejimlere söz, siyaset ve düşünce ile isyan etmeye ve İslam’ın yönetimine, ümmetin birliğine ve şeriatıyla hükmedilmesine geri dönmeye bir davettir. Bununla kastedilen şudur; fikri ve siyasi bir değişim ve ümmeti, tek bir devletin altında dinine, vahdetine, devletine ve şeriatına geri dönmeye ikna etmenin yanı sıra ordu içerisindeki ümmetin evlatlarını, hain ve ajan yöneticilere değil Allah’a bağlanılması gerektiğine, kötü ve aşağılık yöneticilere değil Halife’ye itaat edilmesi gerektiğine ikna etmektir. Yine ordu içerisindeki ümmetin evlatlarını, Amerika’nın, Batı ülkelerinin ve Yahudilerin düşmanları olduğuna ve onların kendi halklarından ve ümmetlerinden olmadığına ikna etmektir.

Ey faziletli alimler ve ey Peygamberlerin varisleri: Bu birliğiniz, farzların tacını ve İslam’ın izzetini ikame etmek ve her iki cihanda da Allah’ı razı etmek için olsun. Tüm iyilik ve hayır işte budur. Allahu Allah dininiz için, Allahu Allah ümmetiniz için ve Allahu Allah Hilafetiniz için bunu yapın! Ey faziletli alimler: Bazı alimler, Batı’da faizi helal kılmak ve bala zehir koydukları batıl fetvalarla Batı’daki Müslümanları dinlerinden koparmak için birleşmekte ve günah ve düşmanlık üzere birbirleriyle yardımlaşmaktadırlar. Peki içinizde, tek devlet, tek Halife ve tek anayasa altında Allah’ın dininin yeryüzüne geri dönmesi için birleşecek Müslüman alimler yok mu?! Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِİyilik ve takvada birbirinizle yardımlaşın. Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” [Maide 2]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazan
Dr. Memduh Ferec

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER