- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Başımızdaki Zorba Rejimlerinizi Kaldırıp Atarsanız Daha Güzel Bir Hayata Sahip Olacağız!
Allahu Teala Kerim Kitabı’nda şöyle buyurmuştur: ِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيراً وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْراً عَظِيماً“Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” [Ahzab 35] Ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لاَ أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ“Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım.” [Al-i İmran 195] Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا النِّسَاءُ شَقَائِقُ الرِّجَالِ“Kadınlar, erkeklerin yarısıdır.”
Allah Azze ve Celle Kerim Kitabı’nda hem erkek hem de kadınlara hitap etmiştir; kadın, yaratılışındaki farklılığın dışında erkek gibi sorumludur. Bu nedenle kadın da Allah’ın rızasına nail olmak ve cenneti kazanmak için yarışmaktadır. Zira İslam tarihini takip eden biri, kadınların dinleri noktasından erkeklerden daha az sebatkâr olmadıkları gibi akideleri noktasında da onlardan daha az fedakâr ve cömert olmadıklarını görecektir. Zira tüm paralarını, çocuklarını ve canlarını İslamları için feda ederek ve İslam’a davet etmek ve onu taşımak için tüm zorluklara katlanıp başlarına gelen tüm eziyetleri hafife alarak bu alanda çok harika örneklikler göstermişlerdir.
Bu ise ümmete ait olmanın sorumluluk duygusundan ve vacip olan çağrılara icabet etme hızından dolayıdır. İşte bunlardan birisi, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in gazvelerinde ona eşlik etme şerefine nail olup savaş meydanlarında yaralıları tedavi eden ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanında bir yeri olan celile sahabe kadın Rufeyde Bİnti Sa’d el-Eslemiyye’dir. Nitekim Hendek Savaşı’nda Sad İbn Muaz Radıyallahu Anh yaralanınca Sallallahu Aleyhi ve Sellem tedavi görmesi, kendisini ziyaret edebilmek ve yakından kontrol edebilmek için onun Rufeyde’nin çadırına götürülmesini emretmiştir. Zira Rufeyde’nin çadırı, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in mescidinin yanında bulunmaktaydı. Helal olsun sana ey Rufeyde! Zira senin için Mescid-i Nebevi’de bir çadır kurulmuş ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek yaralılarını oraya göndermiştir. Böylece eşlik etme, savaş sevabı alma, yaralı Müslümanları tedavi etme görevini yerine getirme ve İslam’da ilk hemşire olma şerefine nail olmuştur.
İşte Müslüman kadınlar böyleydi hala da böyledir. Bu nedenle dinimizi hayatımızdan uzaklaştırmak ve kadınları ve onların arkasındaki aileyi yabancılaştırmak ve toplumun tüm İslami mefhumlarını silmek için başımıza Laik rejim musallat olmuştur. Bunun sonucunda da insanların zihinlerinde büyük bir karışıklık meydana gelmiştir. Böylece eşler arasındaki ilişkilerde, ebeveynlerin çocuklarla olan ilişkilerinde, çocukların ebeveynlerle olan ilişkilerinde ve ebeveynlerin yaşlandıklarındaki durumlarında itimat edilen ölçü, Batı ölçüsü haline gelmiştir. Sanki İslam’la hiçbir ilgisi olmayan tüm sosyal hastalıklarıyla Batı’dan klonlanmış bir toplumla karşı karşıya kaldık. Oysa dinimiz bizi Liberalizmin pisliğinden temizlemiştir. Zira Müslümanların bakımevleri yoktur, soyları bilinmeyen çocuklar için yuva yoktur ve ahlaksız yapmak için evler ve eğlence yerleri yoktur. Dolayısıyla hem kadınların hem erkelerin, eğitim, tedavi ve iyi bir yaşam gibi her alandaki insan hakları korunmuştur… Bu yüzden başımızdaki zorba rejimlerinizi kaldırıp atarsanız daha güzel bir hayata sahip olacağız.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Fatıma Arus