Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Mirziyoyev’in Suudi Arabistan Ziyaretinin Amacı!

بسم الله الرحمن الرحيم

Mirziyoyev’in Suudi Arabistan Ziyaretinin Amacı!

Şevket Mirziyoyev başkanlığındaki bir Özbek heyeti, iki günlük ziyaret için Suudi Arabistan’a gitti. Cumhurbaşkanı’na birçok tanınmış lider eşlik etmesine ve ekonomik anlaşmanın ziyaretin bir başarısı olarak lanse edilmesine rağmen, ancak resmi ve gayri resmi bilgi kaynakları, sadece Cumhurbaşkanının kişiliğini ve Özbekistan Müftüsü ve bir dizi resmi alim eşliğindeki umre ziyaretini ön plana çıkardılar. Bu etkinliklere tanık olan herhangi biri, umre yolculuğunun Cumhurbaşkanının popülaritesini artırmaya yönelik büyük bir hile olduğuna ikna olacaktır; çünkü Karakalpakistan’daki olayların tarafsız bir şekilde soruşturulmaması, bu olaylara karıştıkları şüphesiyle yüzlerce kişinin gözaltında tutulmaları, aynı şekilde kadrolaşma politikasıyla ilgili sorunların yanı sıra yeni anayasada yapılacak değişiklik ve eklemelerin onaylanması için planlanan referandumla ilgili sorunlar ve diğer iç krizler, Cumhurbaşkanı’nın popülaritesinin düşmesine yol açmıştır. Mirziyoyev’in kendisi bunun ciddi olarak farkında olduğu için basınla yaptığı görüşmelerde açıkça politikalarını övmektedir. Ayrıca bu müptezel yöntemlerle insanların güvenini kazanamayacağının da farkındadır. Bu nedenle umre planı, insanları motive etmek ve gelecek için bir umut vermek amacıyla geliştirilmiştir. Böylece iki yıl ertelenen ziyaret, Cumhurbaşkanı’nın Dış Politika Özel Temsilcisi Abdülaziz Kamilov ile Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan arasındaki bir telefon görüşmesi sonrasında 8 Ağustosta gerçekleşti.

Mirziyoyev’in özel olarak yerleştirilmiş kameralar önünde namaz kılmasını İslam için bir zafer olduğunu düşünmek veya bunu İslam’ın önüne geniş bir yolun açılacağı müjdesi olarak yorumlamak büyük bir hatadır; çünkü İslam, insanın Allah ile, kendisiyle ve başkalarıyla ilişkilerini düzenleyen bütün hükümleriyle devlet ve toplum işlerini kapsamaktadır. İslam’da umre, her bir Müslümanın gerçekleştirdiği bir sünnet olup onun eda edilmesi devlet veya toplumun işlerinde bir değişiklik gerçekleştirmez. Bu nedenle Mirziyoyev, efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e salat ve selam getirerek Hücrey-i Saadet’i ziyaret ettikten sonra Krallık’taki büyük şirketlerin ve finansal yapıların başkanlarıyla bir araya gelmiştir. Suudi iş adamlarıyla yaptığı görüşmede Mirziyoyev, onları Özbekistan’daki büyük bankaların, sanayi tesislerinin ve altyapının özelleştirilmesine katılmaya davet etmiştir. Ayrıca ziyaret sırasında İslam Kalkınma Bankası’nın Taşkent’te bir temsilcilik ofisinin açılacağı da duyuruldu.

Görüldüğü üzere hükümet, umre ziyareti yaparak insanların duygularını manipüle etmekte, aynı zamanda Allah'a savaş açmak, tefeci ticareti yaygınlaştırmak ve stratejik sektörleri özel sektöre, yani yabancıların mülkiyetlerine dönüştürmek yoluyla insanların geleceğini tehlikeye atmaya devam etmektedir. Tüm bunlardan daha da kötüsü, halkımızın hak ile batılın arasını ayırt edemeyecek olmasıdır. Hükümet bu tür adımları atarken diğer bir İslam beldesinden farklı sayılmaz; çünkü dün Özbekistan’a örnek gösterilen Türkiye gibi ülkeler, şimdi korkunç krizlerin acısını çekiyorlar. Nitekim Özbekistan hükümeti, içine düştüğü demokrasi bataklığının içinde hayatta kalabilmek için bu tür kararlar alıyor.

Sonuç olarak Mirziyoyev hükümetinin, başarılı bir referandum yapmak ve küfür olan demokrasiyi geniş bir şekilde yayarak Özbekistan’ı laik bir devlete dönüştürmek yoluyla ciddi şekilde politikasını güçlendirmeye kararlı olduğu söylenebilir. Bu mücadele eskisi gibi küstahlık ve şiddetle değil, zamanın gereklerine göre yapılacak ve böylece insanların duygu ve düşünceleri istenilen yöne yani siyasi manipülasyon yoluyla yönlendirilecektir.

Halkımızdaki ideolojik ve siyasi boşluk, hükümetin ihanet etmesine ve ardından zulmün yolunu izlemesine izin veriyor. Bu boşluk ise, İslam’ı sadece bir ibadet ve ahlak dini olarak anlamaktan ve İslam’ı siyasi bir sistem olarak kabul etmemekten kaynaklanmaktadır. Bu yüzden saray mollalarının ve kitaplarının, sadece ibadet ve ahlakla ilgili şerî hükümlerle sınırlı olduğunu ve Müslümanlar arasında İslami hadarat anlayışını genişletmediğini vurgulamak gerekir. Kısacası İslam’ın, tamamını değil de sadece bir kısmını yansıttığını vurgulamak gerekir. Nitekim bu eğitim programları ve demokratik kanunların uygulanması sonucunda İslami ülkeler, dinlerinden koparak geri kalmış ve yoksul ülkelere dönüşmüşlerdir. Bu nedenle bizim, krizlerimizden ve sorunlarımızdan nihai olarak kurtulmak ve gerçek anlamda bir kalkınma için, yozlaşmış demokrasiyi bırakıp Allah Subhanehu ve Teala’nın indirmiş olduğu din temelinde yaşamamız gerekir.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلاَ يَضِلُّ وَلاَ يَشْقَى وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىArtık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Ve kim Benim zikrimden yüz çevirirse, o taktirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim dar bir hayat vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.” [Taha 123-123]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

İslam Ebu Halil – Özbekistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER