Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kardeşlerimiz Açlıktan Ölürlerken Biz Nasıl Rahat Yaşayabiliriz?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Kardeşlerimiz Açlıktan Ölürlerken Biz Nasıl Rahat Yaşayabiliriz?!

Bana gelen bir soru: Kardeşlerimiz açlıktan ölürlerken biz nasıl rahat yaşayabiliriz?! Ramazan gezisi ne olacak?! Kendimizi ve çocuklarımızı fakirleri doyurmaya teşvik etmediğimiz sürece hangi imandan bahsediyoruz?! Açlık ve susuzluktan ölen kuşatma altındaki insanları doyurmaya teşvik etmediğimiz sürece hangi imandan bahsediyoruz?! Allah sizlere rahmet eylesin, sıkıntı çok büyük; Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyul azim (Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah'a aittir); Hasbunallahu ve Ni’mel Vekîl (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir).

Birincisi: Osmanlı Hilafetinin yıkılmasına sessiz kaldık, bizleri parçalayan ve bizleri, Hilafetimizi ve gururumuzu yıkanların peşinden giden yöneticilerin ve ailelerin liderlik ettikleri vatanlara ve milliyetlere bölen zayıf varlıklarda koruyucusuz ve çobansız yaşamaya razı olduk; daha sonra diğer ülkede olup bitenlerle siyasi olarak ilgilenmeyen vatancılara dönüştük (Allah’ım, bu güne kadar halkların dinlerinden kaynaklanan duyguları elbette bunun dışındadır); ta ki durum, Allah’ın merhamet ettiği kimseler dışında Şeyhler arasında din, Sykes-Picot bayraklarıyla sınırlandırılan ulusal bir dine dönüşme noktasına ulaştı; hatta fetvalar bile yeni sınırlarla sınırlandırılmaya başladı!

İkincisi: Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla hükmedilmesine sessiz kaldık; böylece faizi ve açık ve gizli olan ahlaksızlıkları kabul etmiş olduk!

Üçüncüsü: On yılı aşkın bir süredir bugüne kadar parçalanmasını izlediğimiz Filistin ve Şam gibi Müslüman ülkelerin işgaline bir asır boyunca sessiz kaldık! Kendisiyle birlikte yaşadığımız hatalar birikti; dolayısıyla olan oldu, biten bitti; böylece işler şu an olduğu gibi oldu. İmam Ahmed’in Müsned’inde, Taberani’nin Mu’cemu’l Kebir’de ve İbn Hıbban’ın Sahih’inde, Ebu Umame el-Bahil Radıyallahu Anh’ın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sahih bir senetle tahric ettiği hadiste şöyle buyuran Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne kadar da doğru söylemiştir: لَيُنْقَضَنَّ عُرَى الْإِسْلَامِ عُرْوَةً عُرْوَةً، فَكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تَشَبَّثَ النَّاسُ بِالَّتِي تَلِيهَا، وَأَوَّلُهُنَّ نَقْضًا الْحُكْمُ، وَآخِرُهُنَّ الصَّلَاةُ“İslam halka halka kopacaktır. Bir halka koptu mu insanlar öbürüne sarılacaklar. İlk kopacak olan yönetimle ilgili olandır. Son kopacak olan da namazdır.”

Tabii ki çözüm, sadece hac ve ibadetlerde değil, siyasi olarak da birliğimize dönmemizdir; bu da çalışma ve çabayı gerektirmektedir; zira kâfirler hiç bıkkınlık göstermiyorlar: Bugün Filistin’de, dün Şam’da ve yarın ise Allah bilir nerede olacaklar?! Allah bizi ve sizleri her türlü kötülükten korusun.

Çözüme ve bu kötü halimizin nasıl değişeceğine gelince; siyasi vahdete geri dönmekle olacaktır; bu da Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmakla ve kardeşliği ve siyasi birliği içeren gerçek ruhî birliğe geri dönmekle olacaktır. Zira iki milyar olan Müslümanlar, Gazze’yi kurtarıp ona yardım edebilir ve aynı zamanda Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışabilir. Dolayısıyla ne pahasına olursa olsun hiçbir şey veya hiçbir çözüm geciktirilmemelidir; şayet niyet, azim ve kararlılık samimi olursa sayı mevcuttur, hatta her şey mevcuttur; zira ümmetin orduları vardır; bu yüzden ümmetin, Gazze’yi, Şam’ı ve işgal altındaki diğer Müslüman ülkelere yardım etmek amacıyla orduları harekete geçirmek için baskı uygulaması ve çok çalışması gerekir; aynı zamanda ümmet içinde, gasp edilen otoriteyi Sykes-Picot yöneticilerinden geri almak için harekete geçirmeyi ve yönlendirmeyi gerektiren enerji ve kapasiteler de mevcuttur.

Yapılması gereken işte budur; nitekim Hizb-ut Tahrir bunu kültüründe açıklamış ve bunun için çalışmaya devam etmektedir. Önemli olan Müslümanlar olarak hepimiz şunu bilmeliyiz; bireyler, cemaatler, partiler, sendikalar, alimler, halklar, büyük-küçük ve kadın-erkek olarak hepimiz düşmanlarımızın hedefindeyiz; bu yüzden bilinçli, samimi ve azimli bir şekilde harekete geçmeliyiz; aksi takdirde yenilgi üstüne yenilgi, aşağılanma üstüne aşağılanma yaşamaya devam edeceğiz.

Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Rasulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” [Tevbe 105] Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur: إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ Muhakkak ki Resullerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edeceği o günde yardım ederiz.” [Mümin 51] Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Memduh Ferec

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER