- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Dünya Yeni Bir Medeniyetin Eşiğinde mi?
Batı medeniyeti, sınama ve incelemeye tabi tutulsa başarısız olurdu; zira vakıa, onun çıplaklık, eşcinsellik ve cinsel ilişki özgürlüğü dışında isim olarak hiçbir şey bilmeyen bir medeniyet olduğunu kanıtlamaktadır. Düşünce özgürlüğü iddiaları ise yalandan, sahtelikten ve şarlatanlıktan başka bir şey değildir; ancak kastedilen özgürlük, çarpık ve saptırılmış bir din olsa bile, dini, değerleri ve ahlakı terk etme özgürlüğüdür. Dolayısıyla bu insanlar nezdinde özgürlük, dini ve değerleri mutlak olarak terk etmektir ki böylece ülkeleri ve beldeleri, ademoğullarının ve insanların hayatından, hayvanların ve behimelerin ahırının hayatına daha yakın olsun. Bu nedenle sünnetiyle tarih, bu medeniyetleri terk etmeyecektir; zira kuvvet olarak daha güçlü ve toplum olarak daha çok olan medeniyetler yok olmuştur. Nitekim sadece birkaç yılın geçmesiyle Batı medeniyeti unutulacak ve tarih onu, Roma, Babil ve Pers medeniyetlerinden bahsettiği gibi hatırlayacaktır... Ancak öte yandan İslam ümmeti bugün, medeniyetinin geçmişine gururla ve hürmetle bakmakta ve milletlere değerlerinin, mefhumlarının ve fikirlerinin yüceliğini göstereceği o günü sabırsızlıkla beklemektedir. وَتِلْكَ الْأَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ“O günleri biz insanlar arasında döndürüp duruyoruz.” [Al-i İmran 140] Özgürlük Anıtı'na sahip Amerika ve Jean-Jacques Rousseau ve onun toplumsal sözleşmesiyle kafamızı çatlatan Fransa gibi bir ülkenin,üniversitelerindeki öğrencileri, hocaları ve yöneticileri de dahil olmak üzere öğretim üyelerini tutuklayacağı, onları düşünce ve ifade özgürlüğünü kullandıkları suçlamasıyla hapse atacağı ve bunun da antisemitizm altında olacağı, bunun da ötesinde Amerika ve Fransa'da yaşayan Semitik Yahudilerin, Yahudi varlığının uygulamalarını eleştirmelerine ve antisemitizm suçlamasıyla karşılanmamalarına rağmen, Siyonizm ve antisemitizm suçlamasının arasının eşitleneceği kimin aklına gelirdi. Peki Batı medeniyeti neden birkaç aydan kısa bir sürede elinde geriye kalan değerleri gözden çıkardı?! Belki de bunun cevabı, Allah’ın daha önceki milletlere aktardığı sünnetini, kaçınılmaz olarak onlara idrak ettireceği ve onlardan hiçbir iz kalmayacağı olabilir; bakınız işte İslam ümmeti, değer ve fikirlerini yüceltmeye başlamış, kendisine yakışan makamı elde etmek için bakışlarını, izzetinin ve konumunun yükselmesinin sebeplerine çevirmeye başlamıştır. Zira o insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olup onun akidesi tüm akideler üzerine egemen olacak, onun medeniyeti tüm medeniyetlerin tacı olacak ve değerleri ve fikirleri de yıpranmış ve köhnemiş tüm değer, akide ve inanışların yerini alacaktır.
İslam medeniyeti kısa süreliğine oturduğu yerden ayrılır ve tekrar geri dönerek o yere tutunup oturuncaya kadar yerini terk eder; bu da sadece dayandığı temelin güçlü olmasından ve kaynağında hiçbir şüphe ve kuşkunun olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Müslümanlar arasında medeniyetin ifsat olması, aslın ve kaynağın ifsat olmasından değil, sorumluların ifsat olmasından kaynaklanmaktadır. Gayrimüslimler açısından olana gelince; onun ifsadı kaynağından ve aslından gelmektedir; şayet aslının ifsat olmasının ötesinde ifsat olmuş bir anayasaya dayanıyorsa bu, toplum üzerinde bir baskı oluşturacak ve şu anda Batı medeniyetinin sorumluları arasında olduğu gibi medeniyetin ve ideolojinin ifsadını hızlandıracaktır.Dünyadaki şu aptal Biden tarafından yönetilen birinci ülkeye ya da başında ineğe tapan bir kişinin olduğu İngiltere’ye bir bakış; bu bakış bizi, bu medeniyetin batmasını beklememize ve hem İslam’ı hem de yeryüzünde yeniden hükmetmek ve gerek İslam bayrağı altında gerekse tek derdi Allah’ı razı etmek ve değerleri ve fikirleriyle İslam’ı yaymak olan bir Halife’nin ve devletin altında hayırlı değerleri yaymak için İslam’dan başka bir medeniyetin, değerin, yönetimin ve devletin olmadığını müjdelememize sevk ediyor.
Ülkeler bir fikir üzerine yükselir ve inşa edilir; maddi şekiller ve gelişme ise sadece fikir ve değer yönünün bir yansımasıdır; şayet bu fikir suiistimal edilirse, devlet hızla gerileyip sonra da yok olacak ve neredeyse hiçbir medeniyet veya ülke bu tarihi andan kurtulamayacaktır. Işte Batı medeniyeti.. artık batma ve gerileme sürecindedir; bir de buna başkanlar ve siyasi zümre de dahil sorumluların bayalığı eklenirse şüphesiz bu, oradaki imarın yıkımının habercisi demektir. Tıpkı İbn Haldun'un dediği gibi, bu beklenenden daha hızlı olacaktır; zira kevni sünnetlerin takip ettiği fikri ve kültürel değişim mantığı, bir medeniyeti kendi haline bırakması pek olası değildir. Dolayısıyla dünyada birinci devlet konumunu kazanacak ve Batı medeniyetinin yerini alacak olan sadece İslam medeniyetidir; zira buradaki önemli fark, bu yeni medeniyet insanlar arasında adaleti ve iyiliği yayarak Allah'a ibadet edecek, dolayısıyla onun derdi sömürgecilik ve insanların mallarını yemek değil; aksine onun derdi Allah Subhanehu ve Teala’yı razı etmek olacaktır.
Halkın desteğine gelince; nitekim onun yıldızı sönmeye ve her düzeyde gerilemeye başladı ve sonuncusu da askeri güç olacaktır; dolayısıyla insanların doğal desteğini alan bir devlet olmadığından halkın desteği neredeyse artık mevcut değildir. Aksine sistem, devlet ve insanlar arasında bir düşmanlık ve bölünme hali vardır. Dolayısıyla sadece İslam beldelerinde değil, aksine Batı’daki insanlar da kendi ülkeleri tarafından temsil edilmiyorlar; örneğin şu Amerika, iki ana parti arasında neredeyse şüphe götürmez bir bölünmüşlük vardır ve her parti sahip olduğu şeylerden memnundurlar! Bir de buna, yetkililerin ve devletin antisemitizm bahanesiyle öğrencilerine, yöneticilerine, protestocu üniversite öğrencilerine uyguladığı baskı durumunu, yüzlerce öğrenciyi tutuklayıp dövmesini ve hapse atmasını da eklersek bu bakış açısıyla bizler, Amerikan RAND Corporation’ın Amerika'daki duruma ilişkin son okumasında bu başlığı koyduğu gibi, güneşi sönmeye yaklaşan ülkelerle karşı karşıyayız. Amerika, Batı ve Batı medeniyetine gelince; tarihin onları öğütmesi ve çökertmesi çok kısa bir zaman alacaktır. سُنَّةَ اللهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللهِ تَبْدِيلاً “Allah’ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.” [Ahzab 62] Dolayısıyla dinleri ve akideleri farklı olsa da bütün insanlarla insan olmaları vasfıyla muamele eden ve onların insanlıklarını gözeten yeni bir medeniyet kurulacaktır; zaten bir medeniyetin, aynı tür ve değerlere sahip bir medeniyetin yerine geçmesi akıl ve vakıa olarak kabul edilemez. Bir de buna biz Müslümanlar olarak Kur’an ve sünnette bunun vaat edildiğini ve yakında kurulacak devletimizin, Allah'ın izniyle yeryüzünün hem doğusunda hem de batısına hakim olacağını da eklersek, işte o zaman bizler, yeryüzünün varisi olacağımızdan daha emin olacağız. وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ “Andolsun Zikir’den sonra Zebur’da da: "Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık.” [Enbiya 105] Ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّ الله زَوَى لِيَ الأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَإِنَّ أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مُلْكُهَا مَا زُوِيَ لِي مِنْهَا“Gerçekten Allah bana yeri topladı da, onun doğusunu batısını gördüm. Hiç şüphe yok ki, ümmetim bana toplanan yerlerin mülküne ulaşacaktır.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Halid El-Eşkar (Ebu El-Mu’taz Billah)