Cumartesi, 10 Muharrem 1447 | 2025/07/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Amerika, İran'ın Nükleer Silah Sahibi Olması Hakkındaki Tartışmayı Sonlandırdı!

بسم الله الرحمن الرحيم

Amerika, İran'ın Nükleer Silah Sahibi Olması Hakkındaki Tartışmayı Sonlandırdı!

21 Haziran 2025 Cumartesi günü şafak vakti, Amerika, İran'daki üç nükleer tesise yönelik hava ve füze saldırıları düzenledi ve 80 metre derinliğe kadar zırhlı betonları delebilen bombalar kullandı.Trump, nükleer tesislerin tamamen yok edildiğini açıkladı.

Doğrudan İran'a yönelik acımasız saldırısında olduğu gibi ve ister doğrudan olsun, ister gaspçı Yahudi varlığına verdiği tam ve sürekli destek yoluyla olsun, isterse de Müslüman ülkelerdeki zalim ve tiran yöneticilere verdiği sürekli destek yoluyla olsun Amerika'nın Müslüman ülkelere yönelik saldırgan eylemleri, evet tüm bu eylemler Amerika'yı, tüm İslam ümmetine karşı gerçek ve tehlikeli bir düşman konumuna sokmuştur. Bu saldırı, ümmetin hafızasının derinliklerinde canlı olarak kalmaya devam edecektir. Ayrıca İran ile diğer Müslüman ülkeler arasındaki mezhepsel veya etnik farklılıklar, Amerika'nın ve gaspçı varlığın İran'a yönelik saldırısını kabul etmek için asla bir gerekçe olamaz.

Bununla birlikte basiretli bir gözle ve siyasi açıdan bakan biri, açık bir şekilde Amerika'nın mevcut savaşa niteliksel bir müdahalede bulunduğunu, yani Yahudi varlığı ile İran arasında barış anlaşmasına yol açacak müzakereler için uygun koşulları oluşturmak amacıyla müdahale ettiğini görecektir.Buna benzer bir adım da daha önce İran'ın Lübnan'daki partisini ve kolunu terk etmesi ve Beşar Esad'ın koruması altında bulunan Suriye'deki varlığını terk etmesiyle atılmıştı.Nitekim Yahudi varlığı, İran'ın nükleer silaha sahip olmasına yol açacak nükleer endüstriyi temsil eden İran tehdidinin son şeklini de vurma ve İran'ın Ortadoğu'nun ikinci nükleer gücü olmasını engelleme konusunda ısrar edince, işte o zaman Amerika Yahudi varlığının bu argümanını ortadan kaldırmak için müdahale etti.

Trump tarafından yapılan tüm açıklamalar, İran ile Yahudi varlığı arasındaki savaşın devam etmesinin artık bir anlamı kalmadığını ortaya koymak için gelmiştir. Dolayısıyla ateşkesin olması ve müzakerelere gidilmesi gerekmektedir. Nitekim bu, 24/6/2025 Salı sabahı, yani ABD'nin İran'a yönelik saldırısından üç gün sonra ve İran'ın 23/6/2025 gecesi Katar'daki el-Udeyd hava üssünü vurmasından sonra duyurulmuştur ki zaten ABD, üsse zarar verebilecek hedeflerden dolayı burayı boşaltmıştı. Dolayısıyla el-Udeyd üssüne yönelik füze saldırısı, ağır bir darbe almasının ardından İran'ın, önce ateşkesi, ardından barış görüşmelerini kabul etmesi için onun yüzsuyunu koruma mesabesinde olmuştur.

Buna karşılık İran'dan ve nükleer tesislerinden gelen haberler, İran'ın reaktörleri ve zenginleştirilmiş uranyum stoklarını korumak için önemli adımlar attığına işaret etmektedir.Bu da İran'ın gerçek nükleer kapasitesinin tamamen ortadan kaldırılmadığı anlamına gelmektedir; en kötü durumda, nükleer bomba sahibi olma süreci bir süre ertelenmiş olabilir ve bazı teknik tahminlere göre de bu süre iki ila üç yıla kadar uzayabilir.

Bu olaylar, işgalci varlığın, nükleer silahlar da dahil olmak üzere bölgede stratejik silahlara sahip olan tek güç olarak kalmaya çalıştığını ve bu tür silahların Ortadoğu'da başka bir gücün elinde bulunmasının kendi varlığı için tehlike oluşturduğunu düşündüğünü teyit etmektedir.Ancak aynı zamanda Amerika'nın, bu varlığın sahip olduğu aynı eğilime sahip olduğu kesin değildir.Zira Amerika, 1952 yılından beri, yani Musaddık'ın İran başbakanı olarak göreve gelmesinden bu yana, İran üzerindeki siyasi nüfuzunu genişletmeye çalışmıştır.Nitekim bunu, 1979 yılındaki Humeyni devrimi sayesinde başarmıştır; zira bu devrim, Amerika'nın İran'daki İngiliz nüfuzunu ortadan kaldırma ve o dönemde Sovyetlerin İran'a yayılmasını engelleme imkanı vermiştir.Brookings Enstitüsü'nün Foreign Affairs dergisinde 7/1/2019 tarihinde yayınlanan “Orta Doğu'nun Yeni Jeopolitik Coğrafyası: Bölgeyi Değiştirmek İçin Amerika'nın Rolü” başlıklı ayrıntılı rapor şunlara işaret etmektedir:Amerika, Türkiye, İran, Yahudi varlığı ve Suudi Arabistan'ın yanı sıra Amerika ve Rusya'yı da içeren 4+2 denklemine dayalı olarak Orta Doğu'nun yeni coğrafi ve siyasi şeklini istikrara kavuşturmak için ciddi bir şekilde düşünüyor; nitekim bu denklem, Orta Doğu'nun güvenliğini ve istikrarını korumak için belirli bir tür ittifak oluşturmaktadır.Her halükârda Amerika’nın, bu yönde ya da başka bir yönde ilerlese de, İran'da güçlü bir nüfuz oluşturduktan sonra onu terk etmesi imkansızdır; zira Amerika, Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'de şimdiye kadar İran'a etkin bir şekilde itimat etmiş ve aynı zamanda, Yahudi varlığının varlığını tehdit etmesine de izin vermeyecektir.

Buradan Amerika'nın İran'da yaptığı askeri harekatın ve bunun öncesinde de İran ile Yahudi varlığı arasında alevlenen füze savaşının, savaş halini sona erdirip Amerika'nın Ortadoğu'daki eski-yeni projesini tamamlamak için uzun sürebilecek müzakerelere girmenin bir başlangıcı olarak anlaşılabilir; böylece Amerika, Ortadoğu'daki nüfuzunu ve kontrolünü sürdürebilecek ve Ortadoğu'da Amerikan çıkarlarını ve nüfuzunu tehdit eden başka herhangi bir projelerin ortaya çıkmasını engelleyebilecektir.

Amerika'nın Ortadoğu'daki istikrar hakkındaki konuşması, aslında istikrara yönelik gerçek tehdidin, bölgede hiçbir dış otoriteye boyun eğmeyecek ve boyun eğmeyi kabul etmeyecek olan yeni bir sistemin ortaya çıkması olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır.Bu da ancak bölgede, Hilafet Devleti'nin kurulmasıyla mümkün olabilir.İşte onların ağızlarından dökülen, göğüslerinde gizledikleri ise daha büyük olan şey budur.Beşar’ın Suriye'den firar edip devrimciler İdlib'den Şam'a doğru ilerlediğinde, ABD eski Dışişleri Bakanı Blinken'ın “Hilafet hariç her şey kabul edilebilir” şeklinde bir açıklama yaptığını gördük ve işittik.Benzer şekilde bu varlığın başbakanı da birçok kez “İslami halifeliğin kurulmasına izin vermeyeceğiz” demiştir.

Amerika'nın nihai amacı, İngilizlerin nüfuzunu en düşük seviyeye indirdikten sonra Ortadoğu'yu yeniden düzenlemek, önümüzdeki uzun yıllar boyunca bölgenin yetenek ve kaynakları üzerindeki egemenliğini ve nüfuzunu güvence altına alacak şekilde yeniden düzenlemek ve özellikle İslam'a dayalı yeni bir sistemin ortaya çıkmamasını sağlamak için çalışmaktır.

Amerika ile onun ajanları ve yandaşlarının kendisi için çalıştığı şey işte budur.Ümmetin isteği ve arzuladığı şey ise, Hilafetin yeniden tesis edilmesi, vahdetinin gerçekleşmesi ve Rabbinin şeriatıyla hükmedilmesidir. Nitekim ümmet, yaşamış olduğu zulüm, zillet, yerinden edilme ve ölümün nedeninin, kendisini gerçekten gözetecek bir çobanı (yönetici) kaybetmesinin ve onun yerine, azabın en kötüsünü tattırmak için kurtları ağıllarına girdiren birinin gelmesinin doğal bir sonucu olduğunu idrak etmiştir. Nitekim ümmet,çeşitli sınıf, şekil ve bağlılıktaki kral, emir ve başkanların tam bir gücü ve iş birliği sayesinde düşmanları tarafından her türlü felaketi tatmıştır.

Amerika'nın kendisi için çalıştığı şey ile ümmetin istediği ve arzuladığı şey arasındaki nihai karar ve belirleyici unsur, asla geri çevrilmeyen iradesi, hiç kimsenin kudretine karşı koyamayacağı gücü ve kendisinden sonra hiçbir hükümdar olmayanın hükmü olan Aliy ve Kadir Allah’tır; zira O, dilediğini yapar ve kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir; bu yüzden akıllı ve mümin kişi, Allah'ın yanında ve safında olan ve O'na hakkıyla tevekkül edendir.

إِن يَنصُرْكُمُ اللهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.” [Al-i İmran 160]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Muhammed Ceylani

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER