Salı, 22 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Nusret Talep Etme Hakkındaki Sorunun Cevabı

Okab Alhak’a

Soru:

Esselamu Aleykum

Kitleleşme kitabında, ümmet yoluyla yönetimi teslim alma merhalesi ve nusret talep etme amelleri geçmektedir. Peki nusret talep etmek, kaynaşma merhalesinde midir yoksa yönetimi teslim alma merhalesinde midir? Söz verdiğimiz gibi detaylı bir şekilde açıklamanızı rica ediyorum. 

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekatuh.

Nusret talebi, kaynaşma merhalesinin sonlarında olmuştur. Şayet değişime muktedir olan güç ehli icabet etmiş olsaydı Allah’ın izniyle üçüncü merhale gelmiş olacaktı. Özellikle “Minhac” kitabı olmak üzere bu meseleyi kitaplarımızda açıklamıştık. Yine de sana bazı hususları açıklayalım: 

1- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem değişime kaynaşma merhalesinde başladı. Ebu Talip ölünce Mekke toplumu donuklaştı ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e kapıları kapattı. Dolayısıyla Ebu Talip’in ölümüyle birlikte Kureyş’in Rasul’e dönük eziyetleri amcası Ebu Talib’in hayatında yapamadıkları derecede ileri boyuta ulaştı. Böylece Rasul’ün koruması Ebu Talip’in zamanından daha zayıf bir hale geldi. Bunun üzerine Allah, korumaları ve yardım etmelerini talep etmek için kendisini Arap kabilelerine sunması için Rasulü’ne vahyetti ki böylece Allah’ın kendisine gönderdiklerini güvenli ve korunmuş bir şekilde tebliğ edebilsin. Nitekim İbn-i Kesir sirette, Ali Bin Ebi Talib’in şöyle dediğini aktarmıştır: Allah, Rasulü’ne kendisini Arap kabilelere arz etmesini emredince, bizi Arap meclislerinden birine sevk etmek için ben ve Ebu Bekir onunla birlikte olduğumuz halde Mina’ya çıktı. Ayrıca İbn-i Kesir, İbn-i Abbas’tan Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: “Sende ve kardeşinde benim için bir güç göremiyorum. O halde Arap kabilelerinin evlerinin -Arapların meclisinin- kapısını çalmak için yarın benimle sokağa çıkar mısın? Dedi ki: dedim ki, işte bu Kinde ve onun etrafındakiler Yemen’den hac yapanların en iyisidir, bu Bekir Bin Vail’in evleri ve bu da Beni Amir Bin Sa’saa’nın evleridir. Kendin seç. Dedi ki: Kinde ile başladı ve oraya geldiler.”             

2- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yardımlarını talep ettiği o vakitte güç ehlinin “kabileler” olduğu açık olduğu gibi talep edilenin de aralarında Allah Subhanehu’nun hükümlerinin tatbik edildiği bir varlık kurmak için Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i korumaları ve ona iktidar vermeleri için olduğu da gayet açıktır. Yani onlar yardımın devleti ikame etmek için olduğunu biliyorlardı. Bundan dolayı Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sonra devletin yöneticileri olmayı istediler. Aynı şekilde Benu Şeyban, kendilerinden yardım talep edildiğinde şöyle dedi: Biz iki yer arasına konuşlandık. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: ما هاتان الضرتانBu iki yer arası da neresidir?” O da (Şeyban) şöyle dedi: “Kisra nehri ile Arapların suları arasındaki bir yer (İran sınırına yakın bir yer). Kisra; herhangi bir hadise çıkarmayacağımıza, bir hadise çıkarıcıyı barındırmayacağımıza dair bizden söz almıştır ve orada ancak bu şartla konaklamış bulunuyoruz.Senin bizi kabule davet ettiğin iş ise hükümdarların hoşuna gitmeyebilir. Arapların suları tarafına düşen yerden sana yardım etmemizi istersen bunu kabul ederiz.” Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: ما أسأتم في الرد إذ أفصحتم بالصدق، وإن دين الله لن ينصره إلا من أحاطه من جميع جوانبهSiz bana kötü bir cevap vermediniz. Zira doğruyu söylediniz. Kesinlikle Allah’ın dinine ancak (dinden taviz vermeksizin) bütün yönleriyle kuşatan yardım edebilir.” Dolayısıyla yardımın Arap ve Acemler için yönetim ve cihat anlamına geldiğini biliyorlardı. Bu yüzden Araplarla savaşmayı kabul ettiler ancak İran ile savaşmayı kabul etmediler.    

3- Sonra Allah Subhanehu, Medine’de İslam Devleti’nin kurulması için bir nusret olan İkinci Akabe Biatı emrine hükmedince bunun ardından ikinci merhale, yani devletin kurulması merhalesi girdi. 

4- Tüm bunlar açıkça gösteriyor ki nusret talebi, üçüncü merhaleden önce, yani kaynaşma merhalesinde olmuştur. 

5- Hizbin, geçen yüz yılın altmışlı yıllarında nusret talep etme çalışmalarına başladığında yaptığı işte budur ve hala da yapmaya devam etmektedir. Allah Subhanehu’dan, bu ümmete ilk ensarın siretini tekrar edecek ensarlar ikram etmesini temenni ediyoruz. Böylece Raşidi Hilafet Devleti’nin olduğu İslam Devleti kurulsun ve göklerde Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in rayesi olan Ukab Râyesi dalgalansın. İşte o gün müminler, Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir…   

Kardeşiniz                                                                                                                          H. 13 Şaban 1434

Ata İbn Halil Ebu Raşta                                                                                                     M. 22 Haziran 2013

Cevaba, emirin aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz:

http://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3364/

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER