- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fıkhî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)
Soru-Cevap
Nusret Talebi ve Hizb’in Şu Anda Hangi Merhalede Olduğu?
Aysenur Cigci’ye
Soru:
Esselamu Aleykum Şeyhimiz. Allah Subhanehu ve Teala sizi hayırla mükafatlandırsın ve bu asil yolda size yardım etsin. Hilafeti kurmak için nübüvvet metodu hakkında bir sorum olacaktı. Bildiğimiz üzere bu metotta üç merhale vardır…
……………..
Bu paragraftan nusret talep etme amelinin ikinci merhaleye ait olduğunu anlıyorum. Bunu Hizb’in birkaç güvenilir üyesine sordum. Fakat bu görüş hakkında fikir ayrılığı oluştu. Bazıları nusret talep etme amelini üçüncü merhaleye ait olduğunu söylerken, diğerleri ise bunun ikinci merhaleye ait olduğunu ve bu amelin toplumla kaynaşmayla paralel ilerlediğini söylüyorlar.
Bu cevaba bağlı olarak şu anda partinin hangi merhalede olduğunu bilmek istiyorum.
Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.
Ummu Zeyd, Belçika
Cevap:
Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.
Sormuş olduğunuz konu, “Hizb-ut Tahrir’in Değiştirme Metodu” kitapçığından olup konu aşağıdaki şekildedir:
(… Hizb, bu etüt sonrasında nusret talep etme işinin birinci merhaledeki kültürlendirme işinden ve kaynaşma merhalesinin olduğu ikinci merhalede ortaya çıkmasına rağmen ikinci merhaledeki kaynaşma işinden farklı olup toplum davetin karşısında donuklaştığı ve davet taşıyıcılarına yönelik eziyetler şiddetlendiği zaman nusreti talep etmenin ittiba edilmesi vacip olan metottan bir parça olduğu sonucunu çıkarmıştır.
Bunun içindir ki Hizb, yaptığı amellerin yanı sıra nusret talebinde de bulunmuş ve buna muktedir olanlardan nusret talep etmeye başlamıştır. Nusreti ise şu iki maksatla talep etmiştir:
Birincisi: Daveti taşımayı emin bir halde yürütebilmek için himaye talep etmek maksadıyla.
İkincisi: Hilafet’i ikame etmek ve Allah’ın indirdikleriyle yönetimi hayata, devlete ve topluma geri getirmek için yönetime ulaşmak maksadıyla.
Hizb, bu nusret amellerini yapmakla birlikte halakalarda mürekkez kültür vermek, toplu kültürlendirme yapmak,ümmetin İslam’ı yüklenmesi ve ümmet nezdinde kamuoyu oluşturmak için ümmete odaklanmak, sömürgeci kafir devletlerle mücadele etmek, planlarını ve komplolarını ifşa etmek, yöneticilerle çekişmek, ümmetin maslahatlarını benimsemek ve işlerini gütmek gibi yapmakta olduğu tüm amellerini de yapmayı sürdürmüştür. Allah’tan kendisi ve İslami ümmet için kazanmayı, zaferi ve başarıyı gerçekleştirmesini temenni ederek bunları yapmayı da sürdürmektedir. Dolayısıyla Raşidi Hilafet’in kurulması olan üçüncü merhale gerçekleşecek ve işte o zaman müminler Allah’ın zaferiyle ferahlayacaklardır.) Menhac kitapçığında geçenler bitti… Siz, nusret talep etme amellerinin ikinci merhalede, yani kaynaşma merhalesinde mi yoksa üçüncü merhale,yani yönetimi teslim alma merhalesinde mi olduğunu soruyorsunuz… Aynı şekilde Hizb’in şu anda içinde bulunduğu merhale hakkında soruyorsunuz…
Daha önce H. 13 Şaban 1434 - M. 22 Haziran 2013 tarihinde böyle bir soruya detaylı bir şekilde cevap vermiştik. Görünen o ki siz, buna atıfta bulunulan cevabı görmemişsiniz. Bu nedenle o cevabı size olduğu gibi aktarıyorum. Zira o, özellikle sorunuzun ilk bölümü olmak üzere sorunuzun doğrudan bir cevabıdır. Söz konusu cevapta şöyle geçmektedir:
[Nusret talebi, kaynaşma merhalesinin sonlarında olmuştur. Şayet değişime muktedir olan güç ehli icabet etmiş olsaydı Allah’ın izniyle üçüncü merhale gelmiş olacaktı. Özellikle “Menhac” kitabı olmak üzere bu meseleyi kitaplarımızda açıklamıştık. Yine de sana bazı hususları açıklayalım:
1- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem değişime kaynaşma merhalesinde başladı. Ebu Talip ölünce Mekke toplumu donuklaştı ve Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e kapıları kapattı. Dolayısıyla Ebu Talip’in ölümüyle birlikte Kureyş’in Rasul’e dönük eziyetleri amcası Ebu Talib’in hayatında yapamadıkları derecede ileri boyuta ulaştı. Böylece Rasul’ün koruması Ebu Talip’in zamanından daha zayıf bir hale geldi. Bunun üzerine Allah, korumaları ve yardım etmelerini talep etmek için kendisini Arap kabilelerine sunması için Rasulü’ne vahyetti ki böylece Allah’ın kendisine gönderdiklerini güvenli ve korunmuş bir şekilde tebliğ edebilsin. Nitekim İbn-i Kesir sirette, Ali Bin Ebi Talib’in şöyle dediğini aktarmıştır: Allah, Rasulü’ne kendisini Arap kabilelere arz etmesini emredince, bizi Arap meclislerinden birine sevk etmek için ben ve Ebu Bekir onunla birlikte olduğumuz halde Mina’ya çıktı. Ayrıca İbn-i Kesir, İbn-i Abbas’tan Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: لا أرى لي عندك ولا عند أخـيك مَنَعَة، فهل أنت مخـرجي إلى السوق غداً حتى نقرّ في منازل قبائل النـاس - وكانت مجمع العرب - قال: فقلت هذه كِنْدَة وَلَفُّها، وهي أفضل من يَحُجُّ من اليمن، وهذه منازل بكر بن وائل، وهذه منازل بني عامر بن صعصعة، فاختر لنفسك، قال: فبدأ بكندة فأتاهم “Sende ve kardeşinde benim için bir güç göremiyorum. O halde Arap kabilelerinin evlerinin -Arapların meclisinin- kapısını çalmak için yarın benimle sokağa çıkar mısın? Dedi ki: dedim ki, işte bu Kinde ve onun etrafındakiler Yemen’den hac yapanların en iyisidir, bu Bekir Bin Vail’in evleri ve bu da Beni Amir Bin Sa’saa’nın evleridir. Kendin seç. Dedi ki: Kinde ile başladı ve oraya geldiler.”
2- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yardımlarını talep ettiği o vakitte güç ehlinin “kabileler” olduğu açık olduğu gibi talep edilenin de aralarında Allah Subhanehu’nun hükümlerinin tatbik edildiği bir varlık kurmak için Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i korumaları ve ona iktidar vermeleri için olduğu da gayet açıktır. Yani onlar yardımın devleti ikame etmek için olduğunu biliyorlardı. Bundan dolayı Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den sonra devletin yöneticileri olmayı istediler. Aynı şekilde Benu Şeyban, kendilerinden yardım talep edildiğinde şöyle dedi: Biz iki yer arasına konuşlandık. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: ما هاتان الضرتان “Bu iki yer arası da neresidir?” O da (Şeyban) şöyle dedi: “Kisra nehri ile Arapların suları arasındaki bir yer (İran sınırına yakın bir yer). Kisra; herhangi bir hadise çıkarmayacağımıza, bir hadise çıkarıcıyı barındırmayacağımıza dair bizden söz almıştır ve orada ancak bu şartla konaklamış bulunuyoruz. Senin bizi kabule davet ettiğin iş ise hükümdarların hoşuna gitmeyebilir. Arapların suları tarafına düşen yerden sana yardım etmemizi istersen bunu kabul ederiz.” Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: ما أسأتم في الرد إذ أفصحتم بالصدق، وإن دين الله لن ينصره إلا من أحاطه من جميع جوانبه “Siz bana kötü bir cevap vermediniz. Zira doğruyu söylediniz. Kesinlikle Allah’ın dinine ancak (dinden taviz vermeksizin) bütün yönleriyle kuşatan yardım edebilir.” Dolayısıyla yardımın Arap ve Acemler için yönetim ve cihat anlamına geldiğini biliyorlardı. Bu yüzden Araplarla savaşmayı kabul ettiler ancak İran ile savaşmayı kabul etmediler.
3- Sonra Allah Subhanehu, Medine’de İslam Devleti’nin kurulması için bir nusret olan İkinci Akabe Biatı emrine hükmedince bunun ardından ikinci merhale, yani devletin kurulması merhalesi girdi.
4- Tüm bunlar açıkça gösteriyor ki nusret talebi, üçüncü merhaleden önce, yani kaynaşma merhalesinde olmuştur.
5- Hizb’in, geçen yüz yılın altmışlı yıllarında nusret talep etme çalışmalarına başladığında yaptığı işte budur ve hala da yapmaya devam etmektedir. Allah Subhanehu’dan, bu ümmete ilk ensarın siretini tekrar edecek ensarlar ikram etmesini temenni ediyoruz. Böylece Raşidi Hilafet Devleti’nin olduğu İslam Devleti kurulsun ve göklerde Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in rayesi olan Ukab Râyesi dalgalansın. İşte o gün müminler, Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir…] Daha önceki cevap bitti.
Hizbin şu anda hangi merhalede olduğuna gelince; aynı şekilde yukarıda gayet açıktır. Kesinlikle o, üçüncü merhale değildir. Çünkü üçüncü merhale, yönetimi teslim alma ve İslam’ı bir devlette genel ve kapsamlı bir şekilde doğrudan tatbik etme anlamına gelmektedir. Bu husus, Hizb için henüz gerçekleşmemiştir… Ancak Hizb, kaynaşma merhalesinin sonlarında bulunmaktadır. Dolayısıyla Hizb, insanlığı cehalet ve küfrün karanlıklarından kurtarıp onu yeniden hakkın ve İslam’ın nuruna kavuşturmak için Allah’ın izniyle Raşidi Hilafeti ikame ederek İslami hayatı yeniden başlatmak için ciddi bir şekilde çalışmaktadır… Hizb, Allah’ın izniyle bunun olacağından emindir. Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır.
Umarım mesele açıklığa kavuşmuş ve Menhac Kitabı’ndaki o pragrafın anlaşılmasında hasıl olan karışıklık ortadan kalkmıştır.
Kardeşiniz | H. 22 Receb 1440 |
Ata İbn Halil Ebu Raşta | M. 29 Mart 2019 |
Cevaba, Emir’in (Allah onu korusun) aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz:
http://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3945/