1- Ayakları Örtmek İle İlgili Hükümler 2- Brunei Sultan'ının Şeriatı Uygulama Niyetini Açıklaması Ahmad U
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru:
es-Selamu Aleykum Değerli Şeyhimiz
Zamanınız olduğunda sorumu cevaplarsanız sevinirim, Allah sizi korusun.
Birinci Soru: İctimaî Nizam kitabı ile ilgilidir:
1- Kitabın 65. sayfasında yukarıdan 7. satırda şöyle denmektedir: "Bu salıvermenin ayakları kapatması zorunlu değildir. Zaten ayaklar örtülüdür." Bu cümle, genel hayat elbisesi altına ayakları örtecek bir şeyin giyilmesinin farz olmadığı anlamına mı geliyor?
2- Yine İçtimai Nizam'ın aynı sayfanın alttan 5. satırda şöyle geçiyor: "Çünkü ayaklara kadar aşağı salıverilen geniş elbise giymek farzdır." Cümlede geçen "a kadar" sözcüğü, ayakların Cilbab ile örtülmesine gerek olmadığına işaret etmez mi? Bu, dil açısından böyledir. Zira bir önceki paragraf zaten örtmenin farz olduğunu belirtiyor. Dilsel incelik açısından "ayaklara kadar aşağıya doğru" demek daha doğru değil mi?
İkinci soru: Facebook'ta Brunei Sultan'ının Şeriatı uygulama niyetinde olduğu ve bu amaçla anayasada değişiklik için çalışmalar yaptığına dair bazı haberler yer aldı. Bu meselesinin gerçeği nedir? Teşekkür ederim.
Cevap:
Aleykum'us Selam ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Birincisi: Ayakları örtmek sorusuna gelince:
1- Sorunuzun ilk cümlesi şöyledir: "Ayakları örtmesine gerek yoktur. Çünkü zaten ayaklar örtülüdür." Bu cümle, bir karış ya da iki karış, daha fazla değil yerde süründüğü zaman kadının kamusal hayatta giydiği elbisenin altına ayaklarını örtecek bir çorap giymesine gerek olmadığı anlamına gelir. Nitekim sorunun alıntı yapıldığı cümlenin tamamı okunduğunda bu açıkça anlaşılır.
2- Sorunuzun ikinci cümlesine gelince: "Çünkü ayaklara kadar aşağı salıverilen geniş elbise giymek farzdır." Ayaklar, çorap ya da benzeri şeyler ile örtüldüğünde, kamusal hayat elbisesinin ayaklara ulaşması yeterlidir. Yerde sürüklenmesine gerek yoktur. Çünkü ayette belirtilen salıverme gerçekleşmiş oluyor. Nitekim bu dediğimiz, sorunun ikinci cümlesinin alıntı yapıldığı paragrafın tamamı okunduğunda açıkça görülür.
3- Meselenin daha iyi netleşmesi için önceki soru cevabı size tekrar edeyim:
A- Kadınlar, özellikle de çölde yalınayak yürüyor ya da ayakkabı giyiyor ya da tamamen ayaklarını örtecek benzeri şeyler giyiyorlardı. Bu yüzden ayakları açıktı. Yürürken ayakları açılmaması için elbiselerini yerde sürüklüyorlardı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem kibirlenerek elbisenin yerde sürüklenmesini yasaklayınca, Ummu Seleme elbisesini yerde sürüklemediği zaman, yürüdüğünde ve yürürken ayaklarını hareket ettirdiğinde, ayaklarının açılacağını düşündü. Çünkü ayaklar, çıplaktı ve herhangi bir şeyle örtülmüş değildi. Yalınayak yürüyor ya da ayakları örtmeyen bir ayakkabı giyiyordu. Bunun için Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Öyleyse kadınlar eteklerini nasıl yapacaklar?" diye sordu. Çünkü kadınlar, ayakları açılmasın diye cilbablarını veya abalarını yerde sürüklüyorlardı. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem onlara yerden bir karış sonra bir dirsek salıvermelerine cevaz verdi. Nihayet elbise, yerde sürüklenecek şekilde ayaklara kadar salıverildiği için eğer ayaklar çıplak ise ayaklar görünmesin. Dolayısıyla konu, "Ayakları örtmek için elbisenin sürüklenmesidir" Yani soru, ayakları örtmek için sorulmuştur. Diğer bir deyişle cilbabın ayaklara kadar yerde sürüklenmesi, ayakları örtmek içindir. Elbisenin yerde sürüklenmesinin illeti, ayakları örtmektir. İlletli olanın varlığı veya yokluğu illet ile olur. Ayaklar örtülü ise, elbise yerde sürüklenmez. Aksine ayette geçen salıvermenin anlamının gerçekleşmesi yeterlidir.
يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ "Cilbablarını salsınlar" yani elbise örtülü ayaklara kadar salınır.
B- Ummu Seleme karış veya dirseği nereden ölçtü meselesine gelince, sorun, elbisenin yerde sürüklenme meselesidir. İşte Ummu Seleme'nin hakkında sorduğu meselede budur. Elbise yerde sürüklenmediği zaman, yürürken ayakların açılacağını düşündü. Bu, doğrudur, çünkü elbise yerde az bir şey sürüklenmez ve kadın da yalınayak yürüyorsa veya ayakları örtmeyen bir ayakkabı giymişse, o zaman yürürken ayakları hareket ettiğinde, ayaklarının bir kısmı açılacaktır. Bu nedenle Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ona yere bir karış salıvermesine izin verdi. Çünkü hadis, elbisenin sürüklenmesi hakkındadır. Sürükleme kelimesi, yerde sürükleme anlamına gelir. Bu kelime karışın, yerde sürüklemeden yani ayakların aşağısından başladığını göstermektedir.
Tekrar ediyorum bu, yürürken ayağın açılmaması içindir. Şayet ayaklara çorap giyilmiş ise, cilbabın çoraplı ayakların üstüne kadar salıverilmesi yeterlidir. Yani ayağın geri kalanı örtülü olduğu sürece ayak bileklerine kadar salıverilmesi kâfidir.
İkincisi: Brunei konusuna gelince, evet aynen dediğiniz gibidir. Fakat İslam'ın hükümlerinin uygulanması, sadece hadlerin uygulanması değildir. Aksine İslam, bir devlet tarafından hayat, devlet ve toplum sistemi olarak doğru bir şekilde uygulanması gerekir. Devlet, içeride İslam'ı uygular, davet ve cihat yoluyla da dünyaya taşır. Güvenlik ve eman, sömürgeci kâfirlerin etkisinden uzak Müslümanların otoritesi ile olmalıdır.
Brunei, bundan yoksundur. Topraklarında yaşayan Gayrimüslimlere değil de sadece Müslümanlara uyguladığını söylediği hadler bile böyledir. Brunei Sultanlığının yabancı kâfirlere açık olduğu bilinmektedir. Sonra güvenlik ve eman kendi otoritesine değil, Batının özellikle İngiltere'nin otoritesine dayalıdır. O nedenle bu mesele orada yaşayan Müslümanların duygularını istismar etmekten başka bir şey değildir.
Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta
Facebook sayfasının linki:
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=220629058105179