Soru Cevap Libya'daki Siyasi Gelişmeler
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru:
02 Haziran 2014 günü meşruiyeti ihtilaflı Başbakan Ahmed Maytik'in başkent Trablus'taki Başbakanlık konutuna Misrata Kartalları Tugayına bağlı yoğun askeri takviye eşliğinde girebildiği açıklandı. Genel Ulusal Kongre, 25 Mayıs 2014'te Trablus oturumu sırasında yeni Başbakan Ahmed Maytik'e güvenoyu verdi. Eski başbakan Abdullah es-Seni ise görevi yeni başbakana teslim etmeyi reddetti. Eski başbakan, 29 Mayıs 2014 günü başbakanlık konutunda kabine toplantısı yaparken, yeni başbakan da bakanlar kurulunu bir otelde topladı. Ve parlamento seçimlerinin 25 Haziran 2014 tarihinde yapılacağını açıkladı. Emekli Albay Halife Hafter de 16 Mayıs 2014'te Kongre'ye isyan ederek hükümeti tanımadığını açıkladı ve parlamentonun feshedilmesi çağrısında bulunarak seçimlerin öne alınmasını istedi. ABD ve Avrupa'nın da Libya'da olup bitenlere ilişkin bir hareketlilikleri gözlemlendi. Bu hareketliliğin orada olup bitenler ile ne ilgisi var? Ve bu olup bitenlerin emekli albay ile ilgisi nedir? Albay neyi amaçlıyor?
Cevap:
1- Libya'nın, Raşit Halife Ömer ibn el-Hattab döneminde fethinden bu yana köklü İslami bir ülke olduğu bilinmektedir. Bütün halkı, Müslümandır. Libya, sömürgeci İtalya tarafından 1912 yılında işgal edilip nüfuzu orada yayılana dek 13 asır boyunca Hilafet ve İslami yönetim altında refah, istikrar, güven ve emniyet içinde yaşadı. İtalyanların bu işgaline karşı mücahit Libya halkı direndi. İtalya'nın Dünya Savaşı sırasında yenilgisinden sonra İngiltere, Libya'ya girip kontrolü ele geçirdi. Orada kurulan krallık sistemi, 1951 yılının sonuna kadar devam etti. Ardından Libya, sembolik olarak bağımsızlık kazandı. İngiltere Libya'daki nüfuzunun Amerika tarafından Mısır'daki Abdünnasır yoluyla tehdit edildiğini görünce, insanları kandırmak ve Libya'da İngilizlere bağlı rejimi, Amerikan hâkimiyetinden kurtarmak amacıyla ajanı Kaddafi ve beraberindeki subaylara, 1969 yılında darbe yapmaları talimatını verdi. Böylece İngilizler, Libya'daki nüfuzunu korudular.
2- Amerika, Libya'da nüfuz sahibi olabilmek için yıllarca çalıştı, ama başarılı olamadı. Çünkü Kaddafi, İngiltere'ye sadık bir ajan ve Libya'da İngiliz nüfuzunun devamından yanaydı. Kraliyet Askeri Akademisinde daha öğrenci iken Kaddafi'yi keşfeden İngiltere, yıllarca onu kollayıp gözetti. Kaddafi de İngiltere'nin Afrika'daki çıkarlarını sürekli koruyup kolladı.
Dolayısıyla 2011 yılında Libya'daki ayaklanmaya kadar Libya'da ABD'nin herhangi bir etki ve nüfuzu yoktu. Böylece Kaddafi, İngiltere'ye sadık bir ajanı olarak kaldı. Arap Baharı, Hüsnü Mübarek ve Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali'yi devirdi. Ardından son sürat sınırı geçerek Libya'ya uzandı. İngiltere, ümmetin değişim istediğini görüp Kaddafi'nin sonunun yaklaştığını anlayınca, ondan kurtulmaya ve onun alternatifini hazırlamaya karar verdi. Bu nedenle İngiltere ile Fransa, yeni siyasi liderlik arayışını girdiler. Ardından 2011 Şubat ayında Ulusal Geçiş Konseyi'ni [NTC ] kurdular. 05 Mart 2011 yılında da Kaddafi rejiminden ayrılan Adalet Bakanı Mustafa Abdul Celil, Konsey başkanı seçildi. Sırasıyla Mahmut Cibril ve Abdurrahim el-Keyb de başbakan oldular. Temmuz 2012 yılında Genel Ulusal Kongre kuruluncaya kadar Konsey devam etti ve resmen 08 Ağustos 2012 tarihinde Ulusal Konseyi'nin görevlerini devraldı. Sonra Ali Zeydan başbakan olarak seçildi. Nihayet o da Nuri Ebu Sehmin başkanlığındaki Kongre tarafından görevden alındı. Ardından Kongre, Abdullah es-Seni'yi geçici başbakan olarak atadı, sonra görevden alıp yerine Maytik'i başbakan olarak seçti. Hatta o tarihte bile es-Seni ile Maytik arasında resmi görev devir teslim töreni yapılmadı. Ülke çapına ve geneline yayılan silahlı grup ve Libyalı devrimcilerin, kurulan Konsey, Kongre ve hükümetler üzerinde büyük etkileri oldu. Bu yüzden bir Konsey feshediliyor, onun yerine başka bir Konsey kuruluyordu. Bir hükümet yıkılıyor, onun yerine başka bir hükümet kuruluyordu.
Anayasanın hazırlanması ve 18 ay içinde genel seçimlerin yapılması için Ulusal Kongre kuruldu. Kabaca bir hesap yapıldığında, 08 Ağustos 2012 tarihinde Konsey'in görevini devraldıktan sonra Kongre tarafından yürütülen yönetim görevi, bu hesaba göre 02 Temmuz 2014 tarihinde son bulacak demektir. Ama Kongre, kendi görevini 24 Aralık 2014 tarihine kadar uzattı. Kongre'nin görevinin uzatılması konusunda karşı çıkanlar ve kabul edenler olmak üzere insanlar ikiye bölündü. Ama nihayet işlerin idaresi konusunda geçici bir hükümet kuruldu. Cumhurbaşkanlığı, parlamento ve hükümetten oluşacak yeni siyasi duruma meşruiyet kazandırmak için Seçim Komisyonu tarafından genel seçimlerin 25 Haziran 2014 tarihinde yapılacağına karar verilmesiyle bu siyasi döngü sona erdi.
3- Amerika, Libya'daki siyasi ortamın, Libya'da İngiliz yanlısı siyasi ortamı güçlendiren bazı Fransız uzantılar ile bir İngiliz ürünü olduğunu biliyor. Bu, yapılacak herhangi bir seçimde Avrupa yanlısı kişilerin çok az sayıda "bağımsızlar" ile birlikte seçimlerde ön plana çıkacakları anlamına gelir. Yapılacak bu seçimlerin ardından ortam istikrara kavuşacak ve Kaddafi yönetiminin devrilmesinde fiili askeri etkisini istismar etmek isteyen Amerika'nın emelleri de yok olup gidecekti. Daha fazla ve daha etkili nüfuz sahibi olabilmek için bunun istismar edilmesi, bu şartlarda seçimler yoluyla mümkün gözükmüyordu. Çünkü şartlar, hâlâ Avrupa'dan yana idi. Onun için Amerika, askeri olarak kartları yeniden karmak ve Amerikan yanlısı yeni siyasi elit oluşturmak, sonra da seçimler yapmak amacıyla Libya'daki koşulları yeniden düzenlemek istedi. Bunun ilk adımı olarak askeri ajanını harekete geçirdi. Bu kişi, çoğu Avrupa ajanı olan Ulusal Kongre'nin hâkim olduğu statükoya karşı darbeye benzer bir eyleme kalkıştı. Amaç, kartları yeniden karmak ve Amerika için daha uygun koşullar oluşturana kadar seçimleri ertelemekti. Amerika, Libya'da tek başına kalmak istemese de en azından Avrupa'ya ortak olmak istiyordu. Böylece siyasi arena sadece Avrupa'ya kalmayacaktı. Bu yüzden Hafter harekete geçti. Onun biyografisi, onun Amerika yanlısı olduğunu gösterir. Kaddafi, Çad savaşında Hafter'i sattı ve varlığını inkâr etti. Bu yüzden Hafter ve yaklaşık 300 Libyalı asker, Mart 1987'de esir düştü. Ardından Çad ile temasa geçen Amerika, 1990 yılında serbest bırakılması için CIA aracılığıyla Çad ile pazarlık yaptı. Amerikan uçakları Hafter ve ekibini ilk önce Zaire'ye sonra da Amerika'ya götürdü. Amerika Birleşik Devletleri'nde ona siyasi sığınma hakkı verildi. Sonra yurtdışında Libya muhalefet hareketine katıldı. Ve böylece Hafter, 20 yılını Virginia'da geçirdi. CIA tarafından gerilla savaşı eğitimi verildi. 17 Şubat 2011 devriminden sonra Libya'ya geri döndü. Devrimde özellikle Bingazi şehrinde önemli rol oynadı. 2011 yılının sonunda Libya'daki yeni askeri komutanlar, Hafter'in, eski rejim ordusunun halefi olarak kurulan Ulusal Ordu'nun yeni Genelkurmay başkanı olarak seçilmesini kabul ettiler. Çad'daki geçmişi ve Amerikalılar ile bağlantıları nedeniyle Ulusal Ordu'ya katılması karşısında açıkça şüphelerini dile getiren bazı muhaliflerin eleştirilerinden sonra ordudan uzaklaştırıldı. Bunun üzerine Genelkurmay başkanlığı görevini eski İçişleri Bakanı Abdülfettah Yunus el-Abdi'ye devretti.
4- 14 Şubat 2014'de harekete geçen Hafter, kendisine bağlı güçlerin Libya'daki askeri ve stratejik yerleri ele geçirdiğini açıkladı. Yaptığı açıklamada, Ulusal Kongre [parlamento] ve hükümetin çalışmalarının askıya alındığını söyleyen ve Libya'nın siyasi geleceği için bir yol haritası belirleyen Hafter, "Askeri darbe yapmadık. Askeri yönetim için de çalışmıyoruz. Sadece biz, Genel Ulusal Kongre'nin gitmesini isteyen sokağın talebini yerine getirdik." dedi. Bu ilk girişimi ile Hafter, belirlenen yol haritasına göre iktidara ulaşmak ya da Libya'daki mevcut yönetimi devirerek siyasi amaçlarını gerçekleştirmek için Libya yönetimine baskı uygulamak istedi. Bu nedenle 16 Mayıs 2014'de tekrar yeniden harekete geçen Hafter, Bingazi'de terörist olarak nitelediği silahlı gruplara "Onur Savaşı" kapsamında askeri operasyonlar başlattı. Daha sonra operasyon başkent Trablus'a sıçradı. Kendisini Ulusal Ordu Komutanı ve terörist gruplardan Libya'nın kurtarıcısı olarak lanse ediyordu. Ona bağlı askerler, 17 Mayıs 2014'de parlamentoya baskın düzenleyerek, kısa bir süre içinde çevresini kontrol altına aldılar sonra da geri çekildiler. Hafter'e bağlı Ulusal Ordu sözcüsü Muhammed Hicazi, Reuters'e yaptığı açıklamada "Saldırı yapanların, Ulusal Ordu'ya bağlı güçler olduğunu ve terörist gruplara yönelik saldırı başlattıklarını" söyledi. 25 Haziran 2014 tarihinde yapılması planlanan seçimlerin yaklaşması ile Libya, Halife Hafter ve ona bağlı güçlerin başkent Trablus ve parlamentoya saldırılarının ardından daha fazla kargaşa içine sürüklendi. Bundan bir hafta önce de 17 Şubatta Bingazi'de el-Aksa Şehitleri Tugayı'na karşı bir operasyon başlatmıştı. Hükümet yanlısı bu Tugay, Libya'nın en büyük ve en iyi silahlı gruplarından biri sayılır. Sonra 19 Mayıs'ta Tebruk Hava Üssü komutanı, Hafter'i desteklediğini açıkladı. Hemen sonra bir grup muhalif asker ve Ulusal Polis içinden bazı kişiler, Hafter'e sadakatlerini açıkladılar. Bunun sonucunda Hafter'e bağlı güçler, ülkenin Hava Kuvvetlerinden yararlandılar. Bingazi'de kontrolü ele geçirmek için yapılan girişimde uçak ve helikopterler kullanıldı. Şimdi de Zintan adlı silahlı gruplar, Hafter ile ittifaka girince, Hafter'in gücü iyice artmış oldu.
Müslüman Kardeşler cemaati ve terörizmle mücadele üzerinde odaklaşan Hafter, Mısır'da olanları taklit etmek istedi. 20 Mayıs 2014 tarihinde Şarku'l Avsat gazetesi onunla yapılan bir röportajı yayınladı. Röportajda Amerika'nın Mısır'da takip ettiği üslubun etkisi altında kaldığına işaret eden Hafter, "Mısır'da olup bitenlerden etkileniyoruz" diye konuştu. es-Sisi'nin Mısır'da yaptığına benzer şekilde yetkiyi insanlardan aldığını söyledi. Hafter'e bağlı birliklerin sözcüsü Albay Muhammed el-Hicazi, geçen hafta yaptığı açıklamada, "es-Sisi izlenmeye ve ümitlenmeye değer bir iş gerçekleştirdi. Çünkü Mısır'ın geleceği, es-Sisi'nin başarısına bağlıydı. Hafter, es-Sisi'nin yolunu takip edecek. Eğer halk isterse Hafter cumhurbaşkanlığına aday olabilir." diye konuşmuştu. [30.05.2014 Anadolu Ajansı]
5- Ardından 25 Mayıs 2014 Pazar günü Genel Ulusal Kongre, Halife Hafter'in tehditlerine rağmen bir oturum düzenledi ve parlamento, yeni Başbakanı Ahmed Maytik hükümetine güvenoyu verdi. Ahmed Maytik hükümeti, oturuma katılan mevcut 94 milletvekilinin 83'nün oyunu alarak Ulusal Kongre'nin çoğunluğunun güvenoyunu almış oldu. Oturumun düzenlenmesi konusunda ısrar edildi. Kongre Başkanı, milletvekillerine gönderdiği kısa mesajda belki bu "son oturum olabilir" diyerek onları oturuma katılmaya çağırdı. Ama saat 11.00'de gerçekleşmesi planlanan oturum, toplantı ve karar yeter sayısı nedeniyle akşama ertelendi. Hafter'e bağlı güçlerin Kongre binasına saldırdıktan sonra binanın kapatılması üzerine milletvekilleri, Trablus'ta eski kralın sarayında toplandılar. Trablus müfrezelerinden askerler de sarayın bekçiliğini yaptılar. Onların sarayda toplanmaları, bu toplantının düzenlenmesi üzerindeki ısrarı gösterir.
Ama Hafter, seçimlerin ertelenmesine davet ederek yeni başbakan atamayı reddetti. Hafter, "Yeni başbakan, ülkeyi tekrar istikrara kavuşturamaz" dedi ve "Haziran ayında yapılacak parlamento seçimlerinin ertelenmesi" çağrısında bulundu. [26.05.2014 AFP] 21 Mayıs 2014'de Hafter, "Silahlı Kuvvetler Yüksek Konsey" adına "Yüksek Yargı Konseyi'nden " acil durum hükümeti ve yaklaşan parlamento seçimlerini denetlemesi için sivil Devlet Başkanlığı Yüksek Konseyi atamasını talep etti. Ve "Başkanlık Konseyi seçilen parlamentoya yetkiyi devredecek" diye de ekledi ve "Ülkede en yüksek yasama ve siyasi erk olan Genel Ulusal Kongre, [Parlamento] çalışmalarını halkın istediği gibi askıya almayı reddettiği için ordunun bu kararları almak zorunda kaldığını" söyledi. Ardından "Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi geçiş döneminde ve sonrasında güvenliği devralacak." diye ifade etti. [22.05.2014 AFP] Hafter'in talebine yanıt veren Yüksek Yargı Konseyi "Tüm taraflar arasında uzlaşma sağlanması amacıyla bir Sosyal Komite kurulacağını açıkladı. Komitenin, Anayasa Kurucu Meclis Başkanı, Âlimler Birliği Başkanı, Hakikatleri Araştırma ve Uzlaşma Komisyonu Başkanı, Mevzuat İnceleme Komitesi Başkanı, Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı, İhtiyarlar ve Şura Konseyi Başkanı ve 17 Şubat Konseyi Başkanı'ndan oluşacağını ve bu komisyonun tüm taraflar ile temas halinde olacağını" söyledi. [26.05.2014 el-Cezire] el-Cezire'nin, "Komite kurma girişi, Hafter'in son girişimini reddetmek için midir?" sorusuna Konsey Başkanı, açıklama yapmaktan kaçındı. Görünüşe göre Yüksek Yargı Konseyi Hafter'in çağrısına yanıt vermedi fakat doğrudan reddetmedi de. Ancak taraflar arasında uzlaşma sağlayacak bir komisyonun kurulacağını açıkladı. Bu da Hafter'in yargının desteğini alamadığı anlamına gelir.
6- Amerika'nın tutumuna gelince, açıkça Hafter'in yaptıklarının arkasındadır. Hafter'i harekete geçiren Amerika'dır. Üstelik Hafter'in biyografisi, Çad hapishanesinden sonra Amerika yolculuğu, Virginia'da geçirdiği yaklaşık yirmi yıl boyunca Amerika tarafından eğitilmesi bunun işaretidir. Yine şu göstergeler de buna işaret etmektedir:
A- ABD'li yetkililer tarafından yapılana açıklamaların mantuk ve mefhumu bunu gösterir:
-Bu olaylar sırasında ve Hafter'in askeri eylemlere başladığı 14 Şubat 2014 ila 16 Mayıs 2014 tarihleri arasında Amerika, Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns'ü Libya'ya gönderdi. Burns yaptığı ziyaret sırasında "Yükselen şiddet içerikli aşırılık, sadece Libya için değil aynı zamanda Libya'nın uluslararası ortakları için de büyük bir meydan okumadır." dedi. Devamla "Libya'nın başarısı için kendi güvenliği oluşturması çok önemlidir" diye konuştu ve "Aşırı şiddet karşısında Amerikan yardımları artacak " diye de söz verdi. Ardından "Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ortaklar, Libya'nın doğmakta olan ordu ve güvenlik güçlerini eğitmeye devam edecektir" diye de ekledi. [24.04.2014 Reuters] Yani Libya üzerindeki kontrolü pekiştirmek için aşırılık ve terörizm ile mücadele kartını kullanacaktır. Bu nedenle ajanı Halife Hafter, Amerikalılar tarafından kendisine sunulan bu kartı kullandı.
- Amerika, Hafter ile olan temas ve görüşmeyi reddetmedi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jennifer Psaki, 20 Mayıs 2014 tarihinde düzenlediği basın toplantısında "Libyalı komutan Halife Hafter'le son zamanlarda hiçbir görüşmemiz veya temasımız olmadı. Üç haftadır biz Libya'daki hareketleri ne kınıyoruz ne de destekliyoruz." açıklamasında bulundu. Kendisine Hafter'in askeri eylemi hakkında sorulduğunda, askeri darbe olarak tanımlamaktan kaçındı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü düzenlediği basın konferansında "Eski büyükelçi David Satterfield'in son olarak Libya'dan çağrılmasına" işaret etti. Ve "Ülkesinin son iki gün içinde Libya olaylarını yakından izlediğini" söyledi. Sözcü, temas veya görüşmenin olmadığını reddetmekten ziyade son zamanlarda temas veya görüşmenin olmadığını söyledi. Burada 24 Mayıs 2014 Cumartesi günü el-Hayat gazetesinin, ABD'nin Libya Büyükelçisi Deborah Jones'in "Hafter'in eylemleri "terörist" gruplara yöneliktir ve buna karşı değiliz." dediğini aktarması dikkat çekicidir.
B- Sonra Hafter ile yapılan röportajlarda, Amerika'nın onu desteklediğine dair göstergeler var. 20 Nisan 2014 tarihinde Washington Post gazetesine bir röportaj veren Hafter, "Libya'da terörist grupları ortadan kaldırmak için düzenli ordunun tüm birimleri ile yaklaşık bir hafta kadar önce saldırı başlattık. Ve şimdi bu saldırıları sürdürüyoruz. Biz çatışmanın tek çözüm olduğunu düşünüyoruz. Zintan ile koordinasyon hakkında ne dersiniz sorunuza gelince, biz tek bir birimiz." diye konuştu.
C- Yine ABD kuvvetlerinin Sicilya'ya doğru hareket ettikleri yönünde tekrar tekrar yapılan açıklamalar da bu amaca hizmet eder. Bunun amacı, Libya içindeki grupları korkutmak ve ajanı Hafter'e moral vererek desteklemek ve Hafter'e yardıma hazır olduğunu göstermektir:
- Pentagon sözcüsü John Kirby, 20 Mayıs 2014 Salı günü yaptığı açıklamada "Amerikan Deniz Piyadelerine ait birliklerin [Marines] Sicilya adasına konuşlandırıldığını" söyledi. Kirby, bunu Trablus'taki ABD Büyükelçiliği çalışanlarını ve Amerikan vatandaşlarını tahliye etmek gibi görevler ile gerekçelendirdi.
- Şarku'l Avsat gazetesi, 21 Mayıs 2014'de şunu aktardı: "Dün Savunma Bakanlığı üst düzey bir yetkili, Libya'da artan kargaşa ile birlikte ABD'nin Trablus Büyükelçiliğindeki Amerikalıları tahliye için İtalya'da uçakların hazır beklediklerini söyledi. Pentagon yetkililerinin, durumu "saat saat, dakika dakika takip ettiklerine dikkat çekti." Yine aynı gazetede ABD'li yetkililerden "ABD'nin, Deniz Piyadelerinin ve Sicilya'da konuşlu uçakların sayısını artırdığı ve Amerikalıların tahliyesi için hazır beklediklerini" aktarıldı. İspanya'daki 60 Deniz Piyadesi ile Osprey tipi uçak helikopterlerden dördünün Sicilya Sitjonala deniz hava üssüne doğru yola çıktıkları bildirildi. İsminin açıklanmasını istemeyen iki üst düzey yetkili, "Böylece Sicilya'da konuşlanan yedek Deniz Piyadelerinin toplam sayısının yaklaşık 250'ye ulaştığını, İtalya'da Libya'ya yakın bir yerde ve hızlı hareket edebilecekleri bir konumda bulunduklarını" söylediler.
- AFP ajansı, 27 Mayıs 2014 tarihinde bir ABD'li yetkiliden "Deniz Kuvvetleri'nden bin asker taşıyan ABD savaş gemisinin, ABD'nin Trablus Büyükelçiliği çalışanlarının olası tahliyesine katılmak için bir kaç gün içinde Libya kıyılarına ulaşacağını" aktardı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Libya'daki ABD'li vatandaşların Libya'dan ayrılmalarını istedi. Yapılan açıklamada "Dışişleri Bakanlığı, ABD'li vatandaşları Libya'ya seyahat etmekten uyarır ve şuan orada bulunan ABD vatandaşlarının derhal orayı terk etmelerini önerir" denildi. Devamla "Libya'daki güvenlik durumu öngörülemiyor ve ciddi istikrarsızlık söz konusudur." açıklamasında bulunuldu. [28.05.2014 Reuters]
7- Böylece Amerika, Hafter hareketi aracılığıyla Libya'da seçimlerin ertelenmesi için çalışıyor. Başarısız olmasına rağmen Mali deneyiminden yararlanıyor. Orada 22 Mart 2012 tarihinde seçimlere yaklaşık bir ay kala Fransız yanlısı siyasi elitin seçimleri kazanacağından korktuğu için bir subay aracılığıyla darbe yapmıştı. Amerika, böyle bir atmosferde seçimlerin yapılmasını istemedi. Darbe yoluyla koşullar değiştikten sonra ancak seçimlerin yapılmasını istiyordu. Ama bu ortamın devamını sağlayamadı. Fransa, askeri müdahale ile darbeye son verdi ve darbenin üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra da seçimler yapıldı. Seçimlerden Fransa yanlısı "Ebu Bekir Keita" Mali'nin yeni cumhurbaşkanı olarak zaferle çıktı. Ve 19 Eylül 2013 günü de Cumhurbaşkanlığı görevine resmen başladı. Görünen o ki Amerika, Libya'daki şansının Mali'deki şansından çok daha iyi olduğunu düşünmüş olabilir!
Sonra es-Sisi deneyimini tekrarlamak istedi. Ama gerçekte Mısır'daki durum ile Libya'daki durum arasında fark vardır. es-Sisi, ordu komutanı idi ve askeri güç ondan yanaydı. Hafter'e gelince, gücü daha çok askeri fraksiyona benziyor. Onun durumu, Libya'daki herhangi bir başka askeri fraksiyonların durumu gibidir. Ona bağlı güçler biraz fazla olabilir. Ama aradaki fark o kadar büyük değil. Dolayısıyla bu durum, o zamanki es-Sisi liderliğindeki Mısır ordusunun vakasından tamamen farklıdır. Libya'daki silahlı güçler, Hafter ile Ulusal Kongre arasında ikiye bölünmüş durumdadır. Örneğin Zintan, Yıldırım ve Ka'ka Tugayları Hafter'in çalışmalarına katıldıklarını açıklarken, Misrata Kartalları Hafter'den ziyade Ulusal Kongre'ye daha yakındır. Gruplar ve askeri birimlerden oluşan askeri güçlerin durumu budur. Oraya buraya yaklaşımları farklıdır. Bu nedenle Hafter ile es-Sisi eşit değildir. Çünkü askeri vaka farklıdır. es-Sisi, ordu komutanı ve aktif güce sahipti. Parlamentoyu feshedip Cumhurbaşkanı ve hükümeti azletti. Çünkü ordu komutanı olduğu için güçlü bir konumda idi. Hafter ise ABD desteği ile isyana liderlik eden emekli bir askerden ibarettir. Ne hükümeti azledebilir ne Parlamentoyu feshedebilir ne de devlet kurumlarını devre dışı bırakabilir. Ona karşı gelen basite alınamayacak güçler var. İşte bu yüzden Bakanlar Kurulunu toplayan Maytik'i tutuklamak veya benzeri şeylerle tehdit eden Hafter, Bakanlar Kurulu toplantısını engelleyemedi. Meşruiyeti tartışmalı Başbakanlık Daire Müdürü eşliğinde harekete geçen Misrata Kartallarına bağlı askeri güçler, Başbakanlık konutuna saldırdı ve belgelere el koydular.
Libya hükümetinin yeni Başbakanı Ahmed Maytik, 02 Haziran 2014 günü akşam saatlerinde başkent Trablus'taki Başbakanlık konutuna Misrata Kartalları Tugayına bağlı yoğun askeri destek eşliğinde girebildiği açıklandı. Maytik, hükümetin başı Abdullah es-Seni'den daha görevi teslim almadan ve Hafter'in tehditlerine aldırış etmeden Başbakanlık konutuna girdi. Eğer seçimler zamanında yapılırsa, Amerikan ajanlarının kazanmaları mümkün gözükmüyor. Amerika, terörle mücadele bahanesiyle Hafter ve başkaları aracılığıyla kaos ve huzursuzluk yaratmak için kumar oynamayı sürdürecek. Belki de ülkede kaos ve kargaşayı artırmak için belirli silahlı İslami hareketlere, seçimler iptal etmek veya ertelemek amacıyla baskınlar düzenleyebilir. Böylece ajanlarını güçlendirebilir ve daha fazla ajan kazanarak nüfuzunu pekiştirebilir. Bu nedenle bunu gerçekleştirmek için Amerika'nın, Hafter'in eylemine verdiği desteği sürdürmesi tahmin ediliyor. Eğer bunun fayda etmeyip istenilen sonucu elde edemeyeceğini ve seçimlerin zamanında yapılacağını düşünürse, o zaman belli bir formül üzerinde orada güçlü nüfuz sahibi Avrupalılar ile anlaşmaya çalışacaktır.
8- Bu, askeri güç açısından böyledir. Diğer yandan Libya'daki durum, Mısır'daki durumdan farklıdır. Avrupalıların, özellikle İngilizlerin Libya'da derin kökleri vardır. İkinci Dünya Savaşı'ndan Kaddafi'nin devrilişine kadar Libya'da nüfuz sahibi İngilizlerdi. Yeni yeni ajanlar üretebilirler. Fransa ve diğer Avrupalıların yardımı yanı sıra bölgedeki kukla rejimlerin desteği ile dizginleri elinde tutabilirler. Mısır'daki duruma gelince, Amerikalılar Abdünnasır ve beraberindeki subaylar aracılığıyla 23 Temmuz 1952 darbesinden itibaren Mısır'da Avrupalıların köklerini söküp attı. Dolayısıyla bugüne kadar Mısır sahnesi Amerika'nın kontrolünde kaldı. Böylece her iki vaka birbirinden farklıdır. Avrupa nüfuzu, Libya siyasi ortamında daha güçlüdür. Beklenen o ki Fransa, Almanya, İtalya ve diğerlerinin desteğiyle, Katar ve komşu Kuzey Afrika ülkelerdeki ajanlarının yardımıyla İngiltere, nüfuzunun devam etmesi için elinden geleni yapmaya çalışacaktır. Özellikle konumu nedeniyle Libya, Avrupa'yı korkutan sözde yasadışı göçün hareket noktasıdır. Libya'da gücün başkalarının eline geçmesinden korkuyor. Onun için son nefesine kadar gücü elinde tutmak için uğraşacaktır. Siyasi ortamın da hâlâ ağırlıklı olarak Avrupa "İngiltere" yanlısı olması, onu bu konuda cesaretlendiriyor. Amerika, Avrupa'nın, özellikle de İngiltere'nin o gücü elinde tutmaya yönelik güçlü arzusunun farkındadır. Bu nedenle Amerika, tüm yumurtaları aynı sepete koymuyor. Yani Libya konusunda Avrupa ile bağlantıyı koparmıyor. Bir yandan askeri eylemler ile kargaşa çıkarması için Hafter'i kışkırtırken, aynı zamanda da Libya'ya ilgi konusunda Avrupa ile birlikte hareket ediyor. Avrupa ülkeleri ile Amerika, 23 Mayıs 2014'de Libya'daki durum ile ilgili olarak ortak bir bildiri yayınladılar. Yayınlanan ortak bildiride "Avrupa Birliği, Fransa, İtalya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri, tekrarlanan şiddet eylemleri hakkında derin endişe duymaktadır ve tüm tarafları güç kullanmaktan kaçınmalarına, siyasi yolla anlaşmazlıkların çözülmesine davet etmektedir." denildi. Açıklamanın devamında "İktidarın barışçıl geçişine yol açan süreç, geniş bir mutabakata dayalı olmalıdır ve bu süreci zedelemeye yönelik herhangi bir eylemden kaçınmak gerekir." diye ifade edildi. Açıklamayı yorumlayan Reuters, "Batılı güçler, Hafter öncülüğündeki saldırıların Libya ordusunun parçalanmasına ve ülkede daha fazla kargaşa yaratılmasına yol açmasından korkuyorlar." dedi. Bu, Libya'da Avrupa ülkelerinin ne kadar etkili olduğunu gösterir. Aksi takdirde Amerika, bu ülkeler ile ortak bir bildiri yayınlamazdı.
9 - Böylece Libya'da Avrupa nüfuzunu ortadan kaldırma konusunda Amerika ve onun maşası Hafter'in başarılı olacağı beklenmiyor. Ama endişe ve kargaşa yaratacaklar. Libya'da tek başına İngiliz döneminin artık sona erdiğine ve Amerika'nın da oyunda var olduğuna dair Avrupa özellikle İngiliz yanlısı siyasi ortama güçlü bir mesaj verecekler. Bununla birlikte yangın devam edecektir. Avrupa -Amerikan çatışması, Libyalı maşalar üzerinden Libya'ya girdiği sürece yangın her an tutuşmaya hazırdır. Müslümanların katledilmesi ve akan kanlar sömürgeci kâfirleri pek umurunda değil. Aksine hoşlarına gider hatta yangına benzin bile dökerler. Batı devletlerinin temel hedefi, nüfuzlarını yaymak ve amaçları da Libya petrolleridir. Çıkarları değişse de İslam'a ve Müslümanlara düşmanlıkta aynı çizgide buluşabilirler.
Artık Libya, uluslararası çatışma girdabına düşmüş oldu. Bu devletler, nüfuzlarını yaymak ve ganimetlerden en büyük paya sahip olmak için Libya'yı savaş alanına dönüştürdükleri için olaylar yatışmadı, mevcut durum sakinleşmedi. Uluslararası müdahale nedeniyle halk devrimden amaçlanan hedeflere ulaşamadı. Çünkü Batı'yı özellikle Avrupalıları temsil eden ve halkın pahasına onların çıkarlarını gözeten Kaddafi rejimine karşı intifadaya kalkışan ülke halkının öncüleri ve devrimcilerin çoğu, görüş netliğine sahip değil. Nasıl insanlar bir kez daha Batılı ülkelerin ağlarına düşebilirler ve bu Batılı güçler arasındaki çatışmanın araçları olabilirler?
10- Özetle İngiltere ve arkasında Avrupa, olayların önüne geçmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Olası en kısa sürede seçimler yapılarak meşruiyet kazanmış bir hükümetin kurulması ile mevcut çıkmazdan kurtulmak için zamana karşı yarışıyorlar. Öyle ki eski siyasal düzeni, kendilerine sadık yeni yüzüyle yeniden oluşturarak Libya'nın kendi nüfuz alanlarından dışarı çıkmasını istemiyorlar. Bu nedenle ilk fırsatta seçimlerin yapılması için uğraşıyorlar. Libya resmi haber ajansının da belirttiği gibi Seçim Komisyonu, bu konudaki tartışmaları alevlendiren Genel Ulusal Kongre'nin yerini alacak yeni parlamento seçimi için 25 Haziran'ı seçim tarihi olarak belirledi.
Bu durumu fark eden Amerika ve yandaşları, seçimleri engellemeye ve Seçim Komisyonu tarafından 25 Haziran olarak belirlenen tarihte seçimlerin düzenlenmesi için mevcut aşamayı denetleyecek yeni bir hükümet oluşumunu önlemeye çalıştılar. Amerika'nın bu konudaki aracı da Hafter oldu. 25 Mayıs 2014 tarihinde Hafter öncülüğündeki Libya Ulusal Ordusu sözcüsü tarafından okunan açıklamada "Genel Ulusal Kongre toplantısını önlemek ve tutuklamak ilk hedefimiz olacaktır" denildi. Aynı zamanda ordu da "Kongre'nin herhangi bir yerde yapacağı toplantıyı, yasadışı bir eylem ve yasal olarak da bundan sorumlu." kabul etti. 24 Mayıs 2014 Cumartesi günü geç saatlerde yapılan açıklamada "Parlamento üyeleri yarın toplanmak istiyorsa, tutuklama için meşru bir hedef olacaklar." denildi. Amerika'nın amacı, çatışma ve mevcut istikrarsızlık ortamını korumaktır. Çünkü bu durum daha sonra Amerika'ya Libya'nın siyasi haritasına ve fırsatını bulabilirse Libya'da aktif siyasi ortama ajanlarını empoze etme olanağı sağlayacaktır. Ya da en azından Avrupa'nın özellikle İngiltere'nin Libya'da aktif ortağı olacaktır.
Bu nedenle Avrupa tarafından desteklenen İngiltere, seçimlerin kendine sadık mevcut siyasi ortamın gölgesi altında yapılmasını sağlayarak, Libya'da nüfuzunu korumanın çabası içindedir. Amerika ise mevcut siyasi ortamın saflarına sızıp onu kendi lehine değiştirmek ya da en azından o siyasi ortama adamlarını soktuktan sonra seçimleri olması için seçimleri ertelemek istiyor. Amacı, Libya'da nüfuz sahibi olabilmektir.
11- Son olarak dünyanın dört bir tarafına hayır ve adaleti taşıyan İslam'ın yayılması için fetihlerin hareket noktası olan Müslümanların ülkelerinin bir savaş meydanına dönüşmesi acı vericidir. Sömürgeci kâfirler, bizi öldürmek ve servetlerimizi yağmalamak için adeta birbirleri ile yarışıyorlar. Sadece kendi elleri ile değil, aynı zamanda bizim rengimize sahip ajan çocukların elleri ile akan her damla kanımız için kıs kıs sinsi sinsi gülüyorlar.
Sömürgeci kâfirler, bizim düşmanlarımızdır. Dolayısıyla bizi öldürmek için ellerinden geleni yapmaları şaşırtıcı değildir. Onların yanında yer alan, kimisi Amerikan, kimisi Avrupa yanlısı, İslam ve Allah'ın kelimesini yüceltmek için değil, sömürgeci kâfirlerin çıkarları için kendi aralarında savaşan Libyalı gruplara gelince, en büyük günah ve vebal onlara aittir. Müslümanların kendi aralarında savaşmaları İslam'a göre büyük bir suçtur. Müslim'in Ebu Hurayra'dan rivayet ettiği bir hadise göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ، دَمُهُ، وَمَالُهُ، وَعِرْضُ "Her Müslümanın Müslümana kanı, malı ve ırzı haramdır." İbn Mâce'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği hadiste ise şöyle dedi: Ben Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i Kâbe'yi tavaf ederken gördüm şöyle diyordu: مَا أَطْيَبَكِ وَأَطْيَبَ رِيحَكِ، مَا أَعْظَمَكِ وَأَعْظَمَ حُرْمَتَكِ، وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ، لَحُرْمَةُ الْمُؤْمِنِ أَعْظَمُ عِنْدَ اللَّهِ حُرْمَةً مِنْكِ، مَالِهِ، وَدَمِهِ، وَأَنْ نَظُنَّ بِهِ إِلَّا خَيْرًا "Sen ne güzelsin, kokun da ne hoştur. Sen ne kadar büyüksün, hürmetin de çok büyüktür. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki, Allah katında müminin hürmet ve kıymeti senin hürmetinden daha büyüktür. Onun malını, kanını haram kılmış ve bize mümin hakkında ancak hayır düşünürüz." Yine en-Nesâi, Abdullah ibn Amr'dan rivayet ettiğine göre Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ "Şüphesiz dünyanın yok olması Allah katında Müslüman bir kişinin öldürülmesinden daha ehvendir."
Velhasıl Libya'da üçüncü bir grup daha vardır ki onlar dürüst ve samimi insanlardır. Onların başlıca kaygısı, hayat, devlet ve topluma İslam'ı hâkim kılarak iyilik ve adaleti geri getirmektir. Biz, bu gruptan olmayı umuyoruz. Onlar ki Avrupa ve Amerikan yandaşlarının karşısında dururlar. Onları doğru yola iletirler ve kendi aralarındaki savaşı durdururlar. Hep birlikte silahlarını İslam'ın ve Müslümanların düşmanlarına yöneltirler. Libya'yı tüm sömürgeci kâfir ve hain ajanlardan temizlerler. Libya'yı aslına geri döndürürler. O Libya ki fatihlerin hareket noktasıdır. Kur'an-ı Kerim hafızlarının ülkesidir. İslam ile korunan Allah'ın gücü ve kuvveti ile İslam'ı koruyan İslam'ın kalesidir.
وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ "Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler." [Yusuf 21]