The Sunday Telegraph gazetesinden bir gazeteci, partinin faaliyetleri ve üyelerinin şehrinde sığınmacılara yönelik faaliyetlerinden endişe duyduğunu söyleyen bir milletvekilinin açıklaması hakkında soru sormak üzere Hizb-ut Tahrir / Britanya Medya Bürosu ile iletişime geçti.

İngiliz medyası ve dar görüşlü milletvekilleri, yanlış anlatıları gündeme getiriyorlar ve aşırıcılık yaftası ile popülerliklerini artırmanın derdindeler. Bu aslında kendi kalelerine bir goldür, zira İngiltere’nin göçmenlere karşı acımasız ve duygusuz olduğu aşikârdır. Bu tür politikacıların çetin politikaları, birbirini izleyen hükümetlerin onlarca yıldır izledikleri sömürgeci dış politikaları yerine göçmenleri sorun olarak gördüklerini gösteriyor.

İngiltere’deki mültecilerin çoğu, Britanya’nın beslediği ve desteklediği diktatör rejimlerden çok zulüm görmüştür. Mülteciler, Hizb-ut Tahrir’in Müslüman ülkelerdeki çalışmalarından haberdardırlar. Çünkü Hizb-ut Tahrir, sömürgeci hegemonyanın son bulması ve Nübüvvet metodu üzere İslami hayatı yeniden başlatmak için ciddiyetle çalışan tek partidir.

İngiliz medyasının ve politikacıların etrafa yaymak istedikleri aşırılık yaftası aslında bu suçlamaları yapanların bağnaz küstahlığını ortaya koyuyor. Onlar, vahyin indirdiği değişmez kurallara ve ahlaki standartlara bağlı kaldığı için Peygamberi SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in aşırılık yanlısı olduğunu mu sanıyorlar? Yoksa onlar, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in öğretilerine bağlı kaldıklarından dolayı Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sahabesinin de mi aşırılık yanlısı olduğunu düşünüyorlar? Bu ne kadar iğrenç bir suçlamadır!

Bu tür ikiyüzlü bağnazlar, İngiliz sömürgeciliğinin dehşetini sona erdirmek isteyenleri aşırılık yanlısı olarak etiketliyorlar. Görüldüğü gibi suçlamaları asılsızdır. Bağnaz ayrıcalıklı seçkinlerin kaprislerine direnen herkes aşırılık yanlısı olarak etiketlenirken, karalamaya ve susturmaya çalışan korkak dalkavuklar ise aşırılık yanlısı olarak damgalanmıyorlar.