حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
No: DNK–2020–MB–TR–10 |
H. 23 Rabi’-ul Âhir 1442 M. Salı, 08 Aralık 2020 |
Danimarka’daki Liseler, Hükümetin İslam Karşıtı Politikalarını Uyguluyor
Bazı lise müdürleri, 6 Aralık’ta Jyllands Posten’deki bir makalede, liselerinde namaz kılan öğrencilere ilişkin tutumlarını dile getirdiler. Pozisyonları ittifakla şöyledir: Müslüman öğrenciler okullarda namaz kılamaz veya tüm öğrencilerin kullanabileceği “sessiz bir oda” gibi namaz kılmak için mola sırasında boş bir oda tahsis edilemez. Müdürler Başkanı Birgitte Vedersø, “büyük şehirlerdeki” liselerde, yani birçok Müslüman öğrencinin bulunduğu liselerde, namazı yasaklayan genel bir politikanın olduğunu kabul ediyor.
Aynı makalede Entegrasyon Bakanı Mattias Tesfaye, bu yasaklama politikasına ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ara verildiğinde namaz çağrısı yapılmasını beklememelisiniz.”
Bir kez daha bu, sözde “din özgürlüğü”nün bu ülkedeki Müslümanları kapsamadığını açıkça ortaya koyuyor. İkiyüzlülük gittikçe kötüleşiyor. Gerçek şu ki, liselerin belirtilen amacı, öğrencilerin liberal özgürlük değerlerini “şekillendirmektir”. Genellikle çeşitli liselerde çeşitlilik, hoşgörü ve kapsayıcılık gibi fikirlerden dem vurulur. Bununla birlikte, öğrencilerin Batının çifte standartlarında eğitim gördükleri açıktır.
Namaz yasağı politikası, İslam söz konusu olduğunda hoşgörüsüzlüğün, tam olarak toplumun geri kalanında olduğu gibi, standart bir yaklaşım olduğunu gösteriyor. Öyle ki Müslümanlara karşı ayrımcılık yaygındır ve Danimarka Parlamentosu’nun değişmez politikasıdır.
Müdürler, yasağı meşrulaştırmak için çeşitli bahaneler kullanıyor. Bazıları çelişkili laiklik argümanını kullanıyor, çünkü laiklik, farklı bakış açılarına sahip insanları barındırabileceğini iddia ediyor. Yasak politikası ise tam tersini ortaya koyuyor. “Tarafsızlık” kullanılan başka bir aptalca argümandır. Liselerin “dini” kurumlar değil, tarafsız alanlar olduğu iddia ediliyor. Bu, bazı büyük şirketlerin ve üniversitelerin çalışanlarına ve öğrencilerine namaz odası tahsis ettikleri için “tarafsız” olmadıkları anlamına mı geliyor? Bu saçma bir iddiadır.
Müdürler Başkanı ve Entegrasyon Bakanı, “sosyal kontrol” bahanesini yani diğer öğrencilerin namaz kılmak için bir öğrenci üzerinde “baskı” oluşturabileceği korkusunu kullanıyor. Peki, liselerin, “kucaklaşma yemeklerine”, aşağılayıcı ritüellerle partilere katılmaya, içki içmeye veya belirli giyim tarzına zorlanan öğrencilere yönelik “sosyal kontrol” korkusu nerede? Ayrıca, Müslüman öğrencilerin isteyerek namaz kılmadıklarının kanıtı nedir?
Bu açıklamaların ortak noktası, asılsız olmak, komiklik, zayıflık, şiddetli hoşgörüsüzlük ve ikiyüzlülüktür. Yasak politikası, liselerin Danimarka hükümetlerinin izlediği İslam karşıtı politikaları uyguladığını gösteriyor. İslami semboller, davranışlar, değerler ve kimlik, sürekli siyasi saldırılara maruz kalıyor. Entegrasyon Bakanı Mattias Tesfaye, Müslümanın namazını “savaş çığlığı” olarak nitelendirdi.
Namaz, İslami kimliğin önemli bir dayanağıdır. Buna ek olarak, namaz odası, liselerde sıklıkla propagandası yapılan müstehcen davranışların aksine, sağlıklı çevrenin ve iyi İslami davranışların odak noktası olabilir. Liselerde partiler, içki ve zina o kadar çok yaygın ki, lise eğitiminin ayrılmaz bir parçası haline gelmişlerdir.
Müslüman ebeveynleri, aileleri ve temsilcileri, Müslüman çocuklarının liselerde namaz kılabilmesi için lise idarelerine baskı yapmaya çağırıyoruz. Müslüman bir topluluk olarak, özellikle şüphe ve yasakla karşı karşıya kaldıklarında Müslüman öğrencilerin kimliklerini korumalarını desteklemeliyiz. Bu yaklaşımlarıyla lise müdürleri, Batı kültürünün zayıflığını, çifte standartlarını ve İslam’ın gücünü kanıtlıyorlar.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Danimarka Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+45) 50 59 90 66 www.hizb-ut-tahrir.dk |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk |