24 Ekim 2017 tarihinde BBC Arapça’nın aktardığına göre ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, “IŞİD’le mücadelenin sonuna geliniyor. İran destekli milisler Irak’ı terk edip ülkelerine geri dönmeli. Yabancı savaşçılar ülkeyi terk ederek Iraklılara kendi hayatlarını inşa etme şansı vermeli”dedi. France24 sitesi ise Tillerson’un şöyle dediğini aktardı: “Irak’taki İranlı milisler evlerine geri dönmeli.” Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre “Tillerson’un bu açıklamaları aynı zamanda İran Devrim Muhafızları ve Kudüs Gücü’ne de yöneliktir.”

Selman ile El İbadi arasında Riyad’da imzalanan Suudi Arabistan-Irak Koordinasyon Kurulu toplantısına katılan küresel terörün mimarı ve sponsoru süper devletin Dışişleri Bakanınca yapılan bu gibi açıklamalar, İran’ın Orta Doğu’daki nüfuzunu sınırlamaya çalıştığını iddia eden ABD’nin bölgesel amaçlarına hizmet etmektedir. Oysa bu iddia, tam bir saçmalık olup gerçekler ile taban tabana zıttır. Çünkü Irak ABD’nin kontrolündedir ve İran yanlısı Irak ile İranlı milislere IŞİD mücadelesine katılma talimatı vermiş, uluslararası koalisyon adı altında da milislere hava desteği sağlamıştır. Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşmanın iptalinden dem vuran, zaman zaman İranlı kurum veya kişilere ambargo uygulayan Başkan Trump’ın yaptığı da bu minvaldedir!

Şüphesiz İran, ABD’nin ebedi müttefikidir ve ABD’nin Müslüman ülkelerdeki entrikalarının en önemli destekçisidir. Endişe ve huzursuzluk kaynağıdır. Körfez ülkeleri, Amerika, Rusya ve diğer ülkelerden askeri ve güvenlik garantörlüğü elde etmek için devasa silah anlaşmaları imzalayarak ABD kasasına para akıtıyorlar. Dolayısıyla Amerika’nın İran’a saldırı düzenleyeceği ve nüfuzunu sınırlayacağı sözü, sıradan insanların ve gerçek değişim farzından geri durarak mucize bekleyenlerin rüyalarını süsleyen gazete manşetlerinden başka bir şey değildir... Ciddi ve aktif şekilde çalışan Allah kulları ise Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesi altında İslami hayatı yeniden başlatmak için ellerinden gelen bütün güçlerini sarf ederler...

وَيُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُحِقَّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ“Oysa Allah, sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kâfirlerin ardını kesmek istiyordu. Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.”^{[Enfal 7-8]}