Hükümet, küresel Korona virüs salgınını frenlemenin yeni önlemi olarak İslami sermayenin ağırlıkta olduğu Nairobi-Eastleigh ve Mombasa-Old Town bölgelerini tamamen kapattı. Hükümet, bu adımın iki banliyödeki sakinleri cezalandırmak anlamına gelmediğini, aksine Kenyalıları enfeksiyondan korumayı amaçladığını, çünkü bu bölgelerde yüksek oranda COVİD-19 vakalarına rastlandığını iddia etti.

Bu önlem, ekonomik durumu daha da kötüleştirecektir. Çünkü şehirdeki sakinlerin çoğu günlük geçimlerini esnaflık yaparak kazanıyor. Bölgelere konuşlandırılan ağır polis gücü, 15 günlük tecridin iki bölgedeki sakinleri ekonomik olarak mağdur etmek ve cezalandırmak için planlandığını gösteriyor. Görünüşe göre devlet, Korona virüse açlık korkusunu da eklemeye karar verdi. Çetelerin Eski Şehir sakinlerini terörize etmesi şok edici. Bölgelere güvenlik personeli konuşlandırılmış değil! Hükümet, bölgeleri tecrit ederek virüsü uslandıracağı iddiasında. Taşkınlar nedeniyle evsiz kalan vatandaşlarını ölüme terk etmesi ise şaşırtıcı. Yağmurların başlamasından bu yana meydana gelen sel baskınlarında şimdiye kadar 100’den fazla kişinin hayatına kaybettiği iddia edildi.

Kapitalist devletlerin, sağlık konularında ekonomik kazanımlara öncelik verdiklerini söylüyoruz. Kenyalı yetkililer, Çin’de salgının yayılmaya başladığı günlerde ülkeye uçuşlara izin verdiler. Hükümetin şu an suçu vatandaşların üzerine attığı görülüyor, ancak virüsün ülkeye girmesine izin veren kendisi.

Öncelikle yapılan testler övgüye değer, ancak vatandaşların test yaptırmaması boş vaatleri bir norm haline getiren yetkililere olan güvenlerini kaybettiklerinin bir göstergesi. Kötü sağlık sistemi ve kamusal sosyal hizmetler, vatandaşların devlete güvenmemelerini sağladı. Medya kuruluşlarında yer alan haberlerde, insanların devletin karantina merkezlerinden kaçtıkları görülüyor. Bazıları dayanılmaz durumda, intihar etmeye kalkışıyor!

Genel olarak Korona virüs salgını sadece Kenya’da değil, tüm dünyada insanların işlerinin hakkıyla güdülmediğini gösterdi. Ayrıca sadece Kenya’da değil tüm dünyada laik liderlerin sürekli hayal kırıklıkları yaşattıkları görüldü. Dolayısıyla vatandaşlar ile aralarında geniş bir uçurum söz konusu. Bu bağlamda tüm dünya, son derece güdücü bir devletin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmalı. Lideri, idareciliği konusunda kralların kralı Allah Subhânehu ve Teâlâ huzurunda muhasebe edileceğinin tamamen farkında. Bu devlet, Nübüvvet metodu üzere Hilafettir. Vatandaşları Hilafete güven duyacaklardır.