حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LB-BA-2025-MB-TR-03 |
H. 5 Şevvâl 1446 M. Perşembe, 03 Nisan 2025 |
كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِباً
“Ağızlarından çıkan söz ne büyük iftiradır. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.” [Kehf 5]
Suçlu Yahudi Varlığıyla Normalleşme Çağrısı, Allah’a, Rasûlüne ve Müminlere İhanettir, Allah ve Rasûlüne Düşmanlık Yapanlara Yaranmaktan Başka Bir Şey Değildir
Allah’ın ve Müslümanların asla onaylamayacağı çarpıcı bir gelişme yaşandı. Akkar Milletvekili Walid Baarini, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, “Normalleşme, hamaset ve gösterişle olmaz. Eğer bizi saldırılardan koruyacaksa normalleşmeye evet! Eğer topraklarımızı geri alacak ve işgali önleyecekse normalleşmeye evet! Eğer Lübnan’a yıllardır özlemini çektiği barış ve refahı getirecekse normalleşmeye evet! Normalleşmeye evet, başta Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği Arap girişimlerine hayır” ifadelerine yer verdi. Bu açıklamalar, en hafif ifadeyle, yüz karasıdır ve apaçık bir iftiradır! Müslümanlar asla böyle bir şeyi kabul etmez ve bu sözler onları hiçbir şekilde temsil etmez. Bu tür sözlerden, ancak diplomatik makamlara yaltaklanmak ve yardakçılık yapmak isteyenler razı olabilir. Milletvekili, söz konusu o rejimlerin bazılarını anarken bazılarını da bilerek es geçmiştir!
Bu tür marjinal açıklamalar, 27 Kasım 2024’te ilan edilen ateşkesle birlikte artan ve ivme kazanan haberlerle paralellik arz ediyor. Lübnan yönetimiyle Yahudi varlığı arasında yalnızca kara sınırlarının belirlenmesi meselesinde değil, çok daha kapsamlı dolaylı görüşmelerin olduğu iddia ediliyor. Netanyahu’ya yakın “İsrail”li siyasi bir yetkilinin Şarku’l Avsat gazetesine yaptığı açıklamada, “Lübnan ile yürütülen kara sınırlarıyla ilgili müzakereler, ‘geniş kapsamlı ve bütüncül bir planın’ parçasıdır. “İsrail”, Lübnan’la ‘ilişkilerin normalleşmesini ilgi duymaktadır.” ifadelerini kullandı. Aynı yetkili, ‘Başbakanın politikası Ortadoğu’yu değiştirdi ve biz bu ivmeyi sürdürerek Lübnan’la ilişkilerin normalleşmesini sağlamak istiyoruz’ iddiasında bulundu. Hem biz hem de Amerikalılar, Lübnan’da yaşanan değişimlerin ardından artık bunun mümkün olduğuna inanıyoruz.” dedi. Yahudilerin ve arkalarındaki Amerika’nın, bu işgalci gaspçı varlığı meşrulaştırıp Müslüman topraklarında normalmiş gibi gösterme çabası elbette şaşırtıcı değil. Ancak bu denli edepsiz açıklamaların bir Müslüman milletvekilinden gelmesi, seçmeni olan Müslümanlara ihanetten başka bir şey değildir.
İslam ümmetinin bir parçası olarak Lübnan’daki Müslümanlar, tıpkı dünyanın dört bir yanındaki diğer Müslümanlar gibi, bu varlığı —varlığı ne kadar uzun sürerse sürsün- yalnızca Filistin’de değil, Lübnan, Suriye ve diğer İslam beldelerinde sürekli suç işleyen bir varlık olarak görmektedirler. Hain ve aldatma üzerine kurulu bu varlıkla ne barış, ne müzakere ne de uzlaşma mümkündür. Ortadan kaldırılana kadar bu varlıkla tek iletişim yolu güçtür, Lübnanlı Müslümanlar bunu böyle bilir ve evlatlarına da bu bilinci aşılarlar. Yönetici, milletvekili ya da politikacı... Kim olursa olsun, Müslümanların çocuklarından her kim bu çizgiden saparsa, ümmetin bu konudaki inancına ihanet etmiş sayılır! Ümmet, 1980’lerde Enver Sedat’ın başlattığı normalleşme girişimlerinden bu yana, bu yola sapanlara karşı sürekli nefret ve öfke duymuştur. Tüm İslam alemi ve bilhassa Lübnanlı Müslümanlar, bu tür kimseleri bünyelerinden atmalı, bu gibi teslimiyetçi normalleşme yanlılarının bir mecliste, meydanda veya herhangi bir ortamda bu zehirli ve sapkın fikirlerini dile getirmeye kalktıklarında ise onlara şiddetle karşı çıkmalıdırlar.
Şunu kesinlikle belirtmeliyiz ki, doğudan batıya tüm Müslümanlar, Aziz ve Celil olan Allah’ın Yahudiler hakkında buyurduğu şu vaadin mutlaka gerçekleşeceğine inanırlar:
فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً“İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7] Buhari ve Müslim’de geçen bir sahih hadiste Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
تُقَاتِلُكُمْ الْيَهُودُ فَتُسَلَّطُونَ عَلَيْهِمْ ثُمَّ يَقُولُ الْحَجَرُ يَا مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي فَاقْتُلْهُ“Sizler Yahudilerle muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hatta taş: “Ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahudi’dir! Gel de onu öldür!” diyecektir.” Bu vaat mutlaka gerçekleşecektir. Belki de Aksa Tufanı operasyonu, ahir zamanda Yahudilerin kökünün kazınacağı ile ilgili ilahi vaadin gelişinin habercisidir.
Ey Lübnan Müslümanları! Yahudilerin ve arkalarındaki Amerika’nın, onların uşakları olan yöneticilerin ve yönetimdeki diğer işbirlikçilerin üflediği ve bölgede yayılan bu habis rüzgâra karşı uyanık olun; Allah’ın samimi kullarıyla birlikte olun ki, Allah’ın şeriatı yeryüzünde hâkim olsun ve vaat edilen hilafet yeniden tesis edilsin. Artık bu kişilerin kökünü kazımak için ümmetin tek umudu Hilafettir. Kuşkusuz bu, Allah’a zor değildir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem içinde bulunduğumuz bu ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin kurulacağı müjdesini vermiştir:
ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”
Tüm Müslümanları, özellikle de âlimleri, bu münker karşısında sessiz kalmamaya, bu tür çağrılara ve makam-mevki ne olursa olsun bu çağrıda bulunan kimselere dur demeye, bu kimselere karşı bizimle birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Zira Filistin davası Müslümanlar için her türlü pazarlığın üstündedir. Yahudilere düşmanlık, her şeyden önce gelir. Bu bir inanç ve sadakat meselesidir. Sadece ikiyüzlüler ve işbirlikçiler bu iman meselesinden saparlar. Allah Muhkem Kitabında Yahudiler hakkında şöyle buyurmuştur:
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكَ لَيَبْعَثَنَّ عَلَيْهِمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَن يَسُومُهُمْ سُوءَ الْعَذَابِ إِنَّ رَبَّكَ لَسَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ“Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara en kötü eziyeti yapacak kimseler göndereceğini ilân etti. Şüphesiz Rabbin cezayı çabuk verendir. Ve O çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” [Araf 167]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |