Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti, 28 Receb 1437 / 05 Mayıs 2016 günü, Müslümanların kalkanı, bayraklarının dalgalandırıcısı olan Hilafetin yıkılışının 95. yıldönümü anısına bir konferans düzenledi. Hilafet, Müslümanlar ve Gayrimüslimlerin işlerini şeri hükümlere göre güder. Cihat ve davet yoluyla Âleme İslam’ı taşır. Özellikle ümmet, yöneticiler karşısında korku duvarlarını kırınca Hilafetin vakti zamanı gelmiştir. Başta ümmet, temel haklarını talep etmek için sokaklara döküldü. Sonra bu dökülüş, ümmetin tacı ve incisi kutsal Şam devrimine yol açtı. Şam devriminde önceki devrimlere benzemeyen sloganlar yükseldi, sesler yankılandı. Şam halkı, “La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah”ın halkıdır diyerek İslam yönetimi talep etti. Bu da diğer milletlerin, Batının uykularını kaçıran, Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilafet isteyen Şam devriminin üzerine açıkça ve alenen üşüşmelerine neden oldu.

Lübnan, Şam diyarına giriş kapılarından biridir. Bu nedenle devrime pek uzak değildir. Suriyeli göçmen kardeşlerimiz tarafsız olduğunu iddia eden Lübnan yönetiminden zulüm ve keyfilik görse de, Lübnan, hep devrimin yanında idi ve devrim halkına da kucak açtı. Buna karşılık hükümet ortaklarından bir parti, Suriye halkını katlederek Şam’daki zorba rejimin suç ortağı oldu. O partinin savaşçıları, silahı ve mühimmatıyla sınırlardan elini kolunu sallayarak hesapsız sualsiz geçtiler. Onların durumu bu iken Lübnan cezaevleri devrim sempatizanları ve destekçileri ile sözlü bile olsa dolup taştı. Sevgili Şam halkına yardım sesleri yükseltenler hemen “terör” suçlamalarıyla yaftalandılar. 

İşte böyle bir atmosferde Hizb-ut Tahrir olarak biz, “Şam Devrimi... Lübnan Ve Hilafetin Alametleri”temalı bir konferansa davet ettik. Şam devrimine yardım sesleri yükselsin, Lübnan’ın kimliğine ve onun İslam ülkelerinin bir parçası olduğuna vurgu yapılsın istedik.

Suriye ve Lübnan halkının birleştiricisi, Doğuda Endonezya’dan Batıda Fas’a kadar İslam ümmetinin de birleştiricisidir, o da İslam Hilafet Devletidir. 

Konferans konuşmaları, üç temel eksende ele alındı:

Birinci eksen: Lübnan ve devrim

İkinci eksen: Amerika ve devrim

Üçüncü eksen: Hilafetin alametleri

Bu üç eksende de net, berrak ve saf görüşler ortaya konuldu. Bu görüşler şunlardır: Şam devriminin anlamı ve Lübnan’la bağlantısı. Lübnanlı Müslümanlar çevredeki Müslümanlardan koparılamaz. Batı özellikle Amerika, Şam devriminin açık düşmanıdır. Zorba rejim, sapkın müttefikleri, Doğu ve Batıdaki efendilerinin katliamları karşısında Şam halkının kahramanca sebatı. İslam ümmetinin birlik ihtiyacı ve birliğin ancak Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadi ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi Nübüvvet metodu üzere Hilafet ile gerçekleşeceği.

Buna göre konferansta varılan sonuçlar şunlardır:

Birincisi: Lübnan, çevredeki Şam diyarından ayrılmaz bir parçadır. Tüm Müslüman ülkeler, tek bir vücut gibidir, ümmetin elem ve acısı bütün parçalara sirayet eder.

İkincisi: Hizbullah’ın, ümmetin özellikle Suriye’deki projesine düşmanca yaklaşımına engel olmak ve böylece Suriye halkının akan kanını durdurmak Lübnan hükümetinin sorumluluk ve yükümlülüğündedir.

Üçüncüsü: Lübnan yönetimi, Şam halkının kanını akıtan kimseler ile Şam devriminin sempatizanlarını aynı kefeye koymaktan vazgeçmek zorundadır, hatta farzdır.

Dördüncüsü: Mezhepçilik kabul edilemez. Batının özellikle Amerika’nın besleyip büyüttüğü mezhepçilik ve etnik çatışmayı reddetmek ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın verdiği isme sıkıca tutunmak.

هو سماكم المسلمين من قبل“Önceden size Müslümanlar adını verdi.”^{[Hacc 78]}

Beşincisi: Gerçek savaş, sömürgeci kâfir Batı iledir. Kardeşler arasındaki iç savaş, bir yangındır ve tüm halkı yakar. Cesetlerimiz üzerinden sömürgeci Batının yolunu aydınlatır.

Altıncısı: Şam halkının özellikle yoğun bombardıman ve sistematik katliam esnasındaki sebatı, Şam halkının, mücrim rejim, alçak müzakere heyeti ya da pusuda bekleyen Batı olsun tüm entrikacılara isyankâr olduğunu gösterir.

Yedincisi: Mübarek devrimin gerçek garantörü, tüm bileşenleri ile laik rejimi söküp atmak ve yerine Allah’ın yönetimini koymaktır. Hizb-ut Tahrir’in uğrunda gece gündüz çalıştığı Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde şekillenen Allah’ın yönetimi, Müslüman ve Gayrimüslim olsun tüm tebaaya adaletli davranır. Umarız zafer, yakındır. Bu, Allah’a zor değildir

Sekizincisi: Tüm samimi insanları, samimiyetle çalışan kimselere yardım elini uzatmaya davet etmek. Özellikle de zorlu koşullarda, ümmetin maruz kaldığı ve Allah’tan başka hiçbir kimsesinin olmadığı bu tür felaketler sırasında. Ardından da belli bir hedef ve açık bir yolla ciddiyetle çalışanlar gibi çalışmak.

Konferansın sonunda Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz, davetimizi kabul edip icabet eden değerli konuk ve katılımcılara içtenlikle şükranlarımızı, takdir ve teşekkürlerimizi sunduk. İnşaAllah çaba ve gayretleri boşa gitmez.

Konferansa emeği geçen ve yardım eden herkese teşekkür ediyoruz. Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ, emeklerini iyilik terazinize ekler. O gün mal ve çocuklar fayda etmez. Ancak kalbi selim ile gelen müstesna.

Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ, bize ve tüm İslam ümmetine en kısa zamanda zafer ve ferahlık nasip eyler. Bu, Allah’a zor değildir. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.

Nimeti, lütfu ve cömertliğinden ötürü Allah’a hamdolsun.