Pakistan’ı etkisi altına alan seller nedeniyle tahıl, meyve ve sebze mahsullerinin tamamı zayi oldu. Bu yüzden gıda fiyatları ciddi şekilde arttı. Fiyatları sabit tutmak için temel gıda malzemelerinin arz ve talebini incelemek, gerekirse ithal etmek tabii ki hükümetin görevidir. Ancak Pakistan’ın siyasi ve askeri liderliği, bölgedeki Amerikan planını geliştirme kararı aldı. İnsanlık trajedisini istismar ederek, Hindistan ile ticaret yapmayı göz önünde bulundurduğunu duyurdu.

Pakistan, gıda ihtiyacını sadece Hindistan’dan mı karşılıyor? İran, Afganistan, Orta Asya ve diğer Müslüman ülkelerden gıda ithal edilemez mi? Pakistan’ın ihtiyaçları söz konusu olduğunda neden Hindistan hemen akla geliyor? 5 Ağustos 2019 ‘da işgal altındaki Keşmir’i zorla ilhak eden, oradaki Müslümanları olduğu kadar Hindistan’daki Müslümanları cezalandıran Hindistan değil midir? Her şeyden önce Hindistan’ın iktidar partisinin önde gelen üyeleri, sürekli olarak Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret ediyorlar. Şimdi soğan ve domates için mi Hindu Devletinin önünde eğileceğiz?

Eğer bugün Hilafet kurulup Endonezya’dan Fas’a kadar İslam dünyası tek bir devlet ve tek bir Halife altında birleşseydi, herhangi bir doğal afetle mücadelede büyük kaynaklara sahip olurduk. Dolayısıyla ister Hindistan’dan, ister Amerika’dan, ister Avrupa’dan, isterse Birleşmiş Milletlerden olsun kâfirlerden yardım istemeye gerek kalmazdı. Hilafet, herhangi bir bölgedeki kayıpları diğer bölgelerinin kaynakları ile hızla telafi edecektir. Medine’de kıtlık olduğunda ikinci Raşit Halife Ömer El Faruk, Amr bin As yönetimindeki Mısır’dan getirdiği yiyecek kervanları ile krizi hemen sona erdirmiştir.

Ey Pakistan Müslümanları! Demokrasi de dâhil olmak üzere insan yapımı herhangi bir sistemde bir liderlik, dininizi ve dininizin garanti ettiği ihtiyaçları asla karşılayamaz. Böylesi bir liderlik, her zaman sömürgeci güçlerin çıkarlarının hizmetinde olacak ve koruyacaktır. Yöneticilerin, Amerikan savaşına girmek veya FATF ve IMF emirlerini uygulamak zorunda kaldıklarında, yeterli kaynak olmadığı iddiasında bulunmadıkları ortada. Efendilerinin ihtiyacını karşılamak için tüm devlet mekanizması hemen seferber edilirken, halkımız sellere maruz kaldığında ve gıda kıtlığı yaşadığında mazeretler listesi uzayıp gider.

Mevcut sel ve gıda krizi, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin bir an önce kurulması gerektiğinin altını çiziyor. Gerçekten de Hilafet, kurulduğu andan itibaren dakikalar içinde seferber olacak, hâlihazırda sahada çalışan samimi gönüllüler lejyonlarına önderlik etmek, onları yönlendirmek ve yardım etmek için tüm devlet mekanizmasını harekete geçirecek ve halka hızla yardım sağlayacaktır.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Halkımızın çektiği acıyı hemen sona erdirebilecek güç ve yetenektesiniz. Kıyamet günü Allah katında hesap vereceksiniz. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için hemen Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Hilafet, acı çeken halkımıza zamanında yardım edecek ve düşmanlarımızın kapılarını yüzlerine sıkıca kapatacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ  “Eğer din uğrunda yardım isterlerse, yardım etmeniz gerekir.”^{[Enfal 72]}